Vay arkadaş... Hadi Polat’la oynadın. Erhan’la, Rascoln’le,
Pusat’la oynadın. Seyirciye de mi katakulli be Tilki? Biz ne yaptık sana? Ne güzel
heyecanla beklemiştik Polat-Tilki çatışmasını ama ne oldu? Tilki canlı
kalkanla ortaya çıktı. Adam hızını alamıyor sadece dizidekilerin değil, bizim
hevesimizi de kursağımızda bırakıyor. Üstüne üstlük bir de Polat’a pusu attı
nereye gidiyoruz böyle diye düşündüm bir an. Av kiiim, Avcı kim? Polat’ın
jipinin kurşun geçirmez olması güzel de pusunun ortasında durması anlamsız
geldi bana. Hazır önüne katmışken Tilki’nin peşine düşsene. Son derece gereksiz
bir çatışma izledik. Neyse ki kaybımız olmadı ama Tilki de izini kaybettirmeyi
başardı. Yani yine istediğini aldı.
Thor'un çekici varsa bizim Polat'ın da balyozu var. Balyoz mu o?
Polat takibe devam etse de eline tek geçirebildiği Tilki’nin ona
bıraktığı hediye paketiydi. Neyse ki kötü bir sürprizle Pusat’a veda etmedik.
Etseydik annem çok üzülürdü ve ben de burada Kurtlar Vadisi Pusu’ya çok sert laflar hazırlardım. Neyse ki Polat
kolayca kurtardı. Böylece Pusat’ın da birkaç bölümdür yaptığı gereksiz rüzgar
dinmiş oldu. Polat- Pusat meselesinin bu şekilde aradan çıkması gerçekten
sevindirici. Zira ikisi karşı karşıya değil aksine daha da sık yan yana
gelmeliler.
Ulen Britani'yi vurmasa mıydım leş oldu el leşşş
Fragmanda gördüğümde çok gülmüştüm, bölüm içinde görünce bir kez
daha güldüm. John Smith hakikaten renkli bir karakter. İngiliz halife fikri
İngilizler’in aklına gelse belki de 100-150 yıl önce çizdikleri Ortadoğu
siyaseti bambaşka olurdu. Oturup tek tek adamlarına el öptürmesi ise adeta yine
100-150 yıllık bir zamanın fotoğrafıydı. O veya bu sebeple bölgede el öpmeyi
seven çok odak vardı, hâlâ da var. Bu yüzden sahne oldukça vurucuydu.
Halife’nin seçtiği “Samedi” ismi ise ne yalan söyleyeyim çok
hoşuma gitti. Hiç düşünmeden üstüme alındım. Çok teşekkür ederim. Tabii Samedi
ismi aynı zamanda yanılmıyorsam Haiti yerel dininde en kötü üç tanrıdan birinin
adıydı. Bu bakımdan da John Smith için isabetli bir isim olmuş.
Halife Samedi hiç boş durmadan ilk icraatını yaptı ve Nedim
Bey’i çocukları kozuyla tehdit etti. Nedim Bey’in tehdide pabuç bırakmaması
gerçekten sürpriz oldu. Akiflerin Şedid kampına yaptıkları operasyonun bu kadar
kolay geçmesinin sebebi de tam olarak bu. John Smith asla böyle bir karşılık
beklemiyordu. Şu dünyada herkes Nedim Bey kadar zalime karşı kararlı durabilse
hiçbir problemimiz kalmaz.
Tabii bu kararlı duruşun bir de faturası var. Hem de çok ağır bir
fatura. Adam yok yere evladını kaybetti. Eli sağlam silah tutan o delikanlının
neden öldüğünü anlayamadım. Bence Vadi içinde epey işe yarayabilirdi. Ölümü ise
seyirciye hiçbir şeyi ispatlamadı. Herhangi bir karaktere herhangi bir
motivasyon da sağlamadı. Resmen figüran gibi harcadılar çocuğu. Yazık oldu...
Saçım şekil, hedefle aramdan çekil.
John Smith agresifliğindeki biri bu Akiflerin operasyonuna
cevap vermeden duramazdı. Daha Akifler kendi üslerine yeni varmışken Mr. Smith’in
petrol kuyusunu patlatması tam bir misilleme oldu. Hakkını verelim o sinirine
rağmen oldukça akıllı bir hamlede bulundu. Yanan bir kuyu diğerlerinin değerini
arttırır. Ayrıca bu çok büyük bir hasar demektir. Yıllarca söndürülemeyen
petrol kuyuları oluyor. Burada faturayı Akif’e kesmek lazım. Milyonlarca
dolarlık bir zarar var. Maaşından peyderpey ödesin.
Bu İhtiyarlar benim ömrümü yiyecek. Tamam çok güçlüsün, ağasın,
paşasın ama birazcık insan hayatına değer ver yahu. Nail Bey’i güpegündüz ortadan
kaldırmışlar, Başkan rahat rahat “bizler önemli değiliz” deyip konuyu kapatıyor.
Nail Bey’i koruyamama zafiyetinin hesabını ne kendi içinde sorguluyor ne de
Polat Alemdar’a soruyor. Bu rahatlık benim sinirlerimi bozuyor. Polat da böyle
yapa yapa az kalsın Harun Bey’in ölmesine sebep olacaktı.
Laf aramızda Polat Alemdar bu koltuklarda da iyi televizyon izlenir.
Bu memlekette insan hayatına değer verilmesi gerektiği
hassasiyetine ne zaman ulaşacağız çok merak ediyorum. “Vatan sağ olsun” çok
anlamlı bir cümle de her türlü tedbiri aldıktan sonra o cümlenin bir değeri
var. Kendi içinde güvenlik zafiyetleri gösterdikten sonra “Vatan sağ olsun” lafı
sadece suçun üstünü örtme girişimi olarak kalır. İhtiyarlar’a hümanizm dolu
günler diliyorum. Ha, Irak ve petrol piyasası konusunda her zaman olduğu gibi
yine sonuna kadar haklılar. Orası ayrı...
Fehmi’nin Pusat’ın izini bu kadar kolay bulmasını beklemiyordum.
Hakkı’nın “işini bitirelim mi efendim” minvalindeki konuşmaları çok
eğlenceliydi. Sanki bıraksan becerebilecekmiş gibi gayet kendinden emin. Fehmi
yol verseydi de görseydik keşke nasıl becereceğini. Fakat şimdilik bir hasta
ziyaretiyle yetindiler.
Hakkı’yı her ne kadar eğlenceli bulsam da hasta ziyaretine sütle
gitmemesini epey ayıpladım doğrusu. Hadi Pusat sana “Cahit'i indireceğim hiçbir
şey değişmedi” deseydi elin boş gittiğin için utanmayacak mıydın Hakkı? Biz de
seni racon, adap bilir sanıyorduk. Bir de üstüne üstlük Pusat’ın konseye emanet
ettiği mallara oturdu. Konseyin ihtiyacı mı var yahu? Peki Pusat’ın ihtiyacı mı
var? Abisi ona çok daha güzellerini alır. Fakat alemde adınız tamahkar konseye
çıkar ki sonra ne yapsanız o imaj düzelmez. Otur Hakkı, sıfır! Pusat'ın hastanedeki kabahatini bilen çocuk halleri de pek sevimliydi. Güzel bir oyunculuk sergiledi.
Merhaba, şey ben yan villada oturuyorum. Evde kahve bitmiş de bir fincan kahveniz var mı acaba?
Yusuf’un nerede olduğunu merek etmeye başlamıştım ki
çalılıkların arasından gördük. Eve giriş operasyonu güzeldi fakat evde o kadar
uzun süre beklemesi her ne kadar sahnenin gereği olsa da tanıdığımız Yusuf’a
uymayan bir hareketti. Mete’nin sadece yanında iki kişiyle eve girmesi de Mete’den
beklenmeyecek bir hareketti. Tüm bu beklenmeyecek şeylere rağmen yine güzel bir
Yusuf operasyonu izledik. Bu çocuğun belge merakı beni benden alıyor. Nereye
gitse belge arıyor. Polat, Mülkiye’liydi sanırım Yusuf da Ankara Hukuk’dan. Hem
kendi dosyasını buldu hem de hazır Mete keklik gibi gelmişken onu kaldırdı. Aslında
bu Mete için de iyi oldu. Zira Yusuf paranoyasından kuryelere sıkmaya
başlamıştı. Korkuyla yüzleşmek lazım. Tabi korkun Polat değilse...
Polat, Pusat’ı kurtardı ama Saf’iye hâlâ Tilki’nin elinde ve Tilki,
Polat’a 12 saat süre vermişti. Tam bu noktada fragmanda görülen Rusya seyahati
anlam kazandı. Polat başta biraz bocalasa da Tilki’ye karşı nasıl hareket etmesi
gerektiğini öğrenmiş. Peşinden koşup tuzaktan, tuzağa düşeceğine farklı bir yol
denedi. Tilki’nin Rusya’daki kardeşi Stefan’a çökme fikri gerçekten
akıllıcaydı. Operasyona yine üç kişi gittiler. Polat, Cahit ve Yasin...
Bu andan sonra adım adım planı izledik. Cahit’in başarısız içeri
sızma girişimi ve esir düşmesini garipsedim. Sonrasında Polat’ın direkt
kumarhaneye dalması iyice garip geldi. Hani “madem kumarhaneye dalıp
çağırabiliyorsun niye Cahit’i yolluyorsun?” diye düşünüyordum. Fakat hakkını
verelim Kumarhane’yi dağıtıp masaya oturması da bir eski vadi rüzgarıydı.
Kurt Seyit ve Şura'yı niye bitirdiniz!
Baştan söyleyeyim Stefan’ı sevdim. Rolüne gayet oturmuş. Tilki’yi
de andırıyor hani. Oturup Polat’la poker oynama sahneleri fena değildi ama
Polat’ın kazanacağını bildiğimiz için gerilimden uzak oldu. Fakat Memlekette
votka dahi içmeyen Polat’ın poker oynaması önemli bir ayrıntı. Bu Rusya, Türk
erkeğini bir şekilde bozuyor. Polat’ın saatine bakışından bir şeylerin döndüğü
belliydi ama ne yalan söyleyeyim Cahit’in işin içinde olmasını beklemiyordum.
Zaten bu bölüm hep beklemediğim şeyler oldu. Hatta Stefan “sıkın kafasına”
dediğinde adam sıkınca bir an olaydan tamamen koptum. Fakat Polat kendi telefonundan
Cahit’in geldiğini gösterince inanılmaz bir keyif aldım. Kurtlar Vadisi Pusu’yu bu keyifli anlar için seviyorum.
Buluşma noktasından çantayı alıp Stefan’a götüren sarışın adama
bayıldım doğrusu. Üstelik Stefan’ın Cahit’i vurmasına engel olma şekli de akıl
doluydu. Umarım Vadi’de bir süre kalır. Meğer Cahit’in ümüğüne çöken uzun da
bizdenmiş. Uzun da kalır inşallah. Stefan’ın elinden Cahit’i öyle güzel aldılar
ki senaristleri alkışlamak lazım. Sonra ne oldu? Disco Disco Partizani...
O son silahı doldurmayacaktım...
Dedim ya Rusya, Türk erkeklerini bozuyor diye... Polat’a da
kumar yetmedi bir de disko yaptı. Tüm o yanıp sönen ışıklar arasında epey
eğlendiğine eminim. Sonrasında Stefan’la baş başa kaldı ki şunu söyleyebilirim
Rusya operasyonu başından sonuna muhteşem kurgulanmış oldu. Yasin Komutan’ın
sadece ölülere gösterdiği yüzünü dahi gördük. Geçen bölüm sağlam karizma çizdirmişti
ama bu bölüm toparladı. Tek başına operasyon yapmak bu adama yakışıyor. Hazır Yasin
Komutan’ın lafı açılmışken Polat ile aralarında geçen “abi” muhabbeti sanırım
bize Yasin’in Polat’a artık daha yakın olacağını gösteriyor. Yeni mekana
gideceklerden biri olabilir. Çok da güzel olur.
Hala izlememiş olanlar önümüzdeki haftaya kadar izlesin.
Operasyon: Rusya tamamlandı ama iş daha tam olarak bitmemişti.
Polat, Tilki’yi aradığında Saf’iye namlunun ucundaydı ki zaten öncesinde bir
kere de kalbi durmuştu. Söylemeden geçemeyeceğim kalbinin durması sahnesi
tamamen ziyan olmuş. Ekipte hiç mi Pulp Fiction izleyen yoktu? O iğne öyle
batırılmaz. Bıçak gibi kalbe saplarsın ve sonra yerdekinin çırpınışını
izlersin. Büyük ıska oldu ama neyse...
Polat, Tilki’ye “kardeşin Stefan elimde” derken gerçekten de
Tilki’nin ilk defa öfkeleneceğini düşünüyordum. Bir şeyleri kırıp dökmesini
bekliyordum ki verdiği cevapla şok oldum! “Benim öyle bir kardeşim yok.” Yalnız ben değil eminim izleyicilerin büyük
çoğunluğu da şok olmuştur. Belli ki geçmiş 12 yılın aksine konu Tilki olunca buralar Kurtlar Vadisi Pusu değil Tilkiler Vadisi Pusu.
Aklıma hemen kendisinde
zaaf yarattığı için Ersoy psikopatının çocuğuna ve karısına kıyması geldi.
Tilki’nin seçimi de Ersoy’un seçiminden farklı değil. Buradaki dev başarı biz
seyircilere bunu hiç mi hiç hissettirmeden son ana kadar, Tilki’nin repliğine
alık alık götürmüş olmaları. Bu çok ustalık isteyen bir iştir. Kurtlar Vadisi
Pusu senaristleri gerçekten formunda.
Ay adam resmen bana yürüyor. En iyisi konuşamıyor taklidi yapayım. Martin boyun devrilsin Martin!
Ha, bana sorarsanız Tilki’nin önünde iki seçenek var. Ya sözüne
rağmen Saf’iye’ye sıkmayacak ya da Saf’iye’nin hemen ardından aynı gece
içerisinde Elif’in ve Polat’ın sevdiği herkesin peşine düşecek. Ben sıkmayacak
diyorum. Sonuç ne olursa olsun Pazartesi günü gelecek olan fragman izlenme
rekoru kırar. Kurtlar Vadisi Pusu 259. Bölüm böylece bitmiş oldu. Ben de
heyecanla hem fragmanı hem de yeni bölümü bekleyeceğim.
Haftaya görüşürüz.