Şaşkınım, sinirliyim ve ne
yazacağımı bilmez bir haldeyim. İlk kez böyle duygular yaşıyorum. Hikayesine,
rejisine, oyunculuklarına başından beri sevgiyle sahip çıktığım bir işin, 54. bölümde
geldiği durum gerçekten içler acısı. Oysa ki geçtiğimiz birkaç hafta beni
oldukça memnun etmişti. Farklı bir akış izlemekten dolayı keyifliydim. Fakat
dün yayınlanan bölümden sonra artık eskisi kadar iyimser olur muyum, bilmiyorum.
Hep yazdım yine yazayım;
büyük yalanın ortaya çıkmasını ısrarla isteyen bir izleyici olmadım. Hikaye
derdini nasıl anlatıyor ona baktım. Fakat çoğu zaman, sırrın ortaya çıkmasıyla başka
hikayelere çok güzel geçişler yapılabileceğinin de altını çizdim. Ancak bugün
geldiğim noktaya baktığımda, müthiş bir “oyalanmışlık” duygusu hissediyorum.
Evet şimdi hissediyorum. Bunun ilk
sinyallerini hafta içi yayınlanan fragmanı izlediğimde fark ettim. Şu ana kadar
izlediğim en tuhaf fragmandı. Amacı neydi hiç anlamadım. Şunu merak ediyorum, Efsun
gerçekten ölecek olsa bunu bize fragmanda mı izletirdiniz? Ne bileyim biraz gizem
yaratmak, merak uyandırmak istemez miydiniz? O fragmanı izleyip de ekran başına koşacak,
başka dizilere kaymış O Hayat Benim
izleyicisi var mıdır acaba? Peki benim gibi dizinin kemik izleyicilerine biraz
ayıp olmuyor mu?
“Bu hafta bana replik
yazmayı unuttular mı acaba? Öff hiç “Gebeş” diyemedim!”
Bence Efsun ölmedi. Ama farzedelim
ki öldü, niye bunu bana fragmanda gösteriyorsunuz? Bunu bölümü izleyerek
öğrenmem daha şık değil mi? Ben hafiften bir “alay” seziyorum kusura bakmayın.
Gerçeğin ortaya çıkmasından bu kadar kaçmanıza, korkmanıza haftalardır sesim
çıkmıyor ama en azından rica edeceğim izleyiciyi bu “oyalanmışlık” duygusundan
kurtaracak ele avuca gelir sahneler yazın. Efsun ölse de, ölmese de o fragman
olmaz diyorum.
Efsun, Bahar gittiği için
sarsılabilir, psikolojisi bozulabilir, mezarda sabahlayabilir. Zaturre de olur,
verem de olur. Bunları anlarım. Ama bu kızın etrafındaki insanlar neden tıbbın
imkanlarını bu derece reddeder işte onu anlamış değilim. Amaç Efsun’u öldürmek
bu belli ama, en azından diyaloglar özenli olsaydı keşke. Eve gelen doktora
bile “Hastaneye gitmesine gerek yok “
diye replik yazmışsınız. Hastanedeki doktor “Ciğerleri hamur olmuş” diyor mesela. Hamur mu? Ailesi Efsun’u
hastaneye götüreceğine, özel uçakla Kıbrıs’tan Bahar’ı şifa niyetine getirmeyi
daha mantıklı buluyor. Sen tedavine başla sonra sirkeli suyla ateş de
düşürürsün, Kıbrıs’dan ilimi de getirirsin! Çare antibiyotik ama belli ki sen
Bahar’ın sesiyle iyileştireceksin hastayı. Diziyi izleyen doktor bir arkadaşım gece
bana şöyle bir mesaj attı. “İlk yardım eğitimlerinde bazen Mr. Bean izletiriz,
artık favorim bu hastane“.
O böreği yemezsen hayatın
yoluna girmeyecek Bahar. O derece mühim bu börek işi!
"Bahar'ın pamuk şekerinden yesin, çok romantik olur"diyen kişiyle tanışabilir miyim?
Bahar ile Ateş neden
İsviçre’ye Kıbrıs üzerinden gidiyor bu hafta da anlamadım. Belki öncesinde bir
tatil yapmak istemiş olabilirler tabii! Bahar ve Ateş’in Kıbrıs sahnelerini
beğenmedim. Ateş gibi eğitimli, görgülü, mevki sahibi, zengin bir adama pamuk şeker
yedirmek nedir Allah aşkına? Biz tutku diyoruz siz neler yapıyorsunuz. Bahar’a
börek yedirdiği o romantik sahneyi de unutmamak lazım tabii! Yakamozun olduğu
bir gecede denize soksanıza şu çifti. Çenelerinden değil de dudaklarından
öpüştürsenize. Kumaşı bu kadar güzel iki oyuncuya bu sahneler reva mı?
Bölümün en çarpıcı
cümlesi ise Sultan’dan geldi. “Bu acıyı ikinci defa yaşatma bana” dedi. Oradan
bir hikaye çıkacak gibi gözüküyor.
Lokanta sahibi Süreyya’yı
pazarda salça satarken görmek ilginçti tabi. Ama asıl ilginç olan Sakine’nin bu
kadar becerikli bir kadının salça yapmasına şaşırmasıydı. O salçayı Sakine’de
yapar, Süreyya’da. Buna bu kadar şaşıracak ne var ki? Eski bölümleri izleyen
herkes bilir!
Hafta içi iyi bir fragman
bekliyorum. Bari bunu çok görmeyin.
Emeğinize sağlık.
Kısa Kısa
En son Filiz Akın ile Ediz
Hun böyle bir poz vermişti
Bu dip boyayı değiştirsen Efsun. Kapatmadı siyahları, çok da akıyor üstelik
"Bakma İsmail bakma, bırak muhatap olmaya değmez hıh!
Mehmet Emir arıyor işte
açsana Hasret, şaşırmanın sırası değil
Böyle bir arabası olan ve
bu kadar güzel bakan adama ceset taşıttınız be!
Ağır taşımak, topuklu ayakkabı giymek, folik asit kullanmak hamileliğin olmazsa olmazıdır!
Ancak aşık bir Atahan o
taşlara oturur. Yoksa işi olmaz orada. İstanbullu olanlar anlar bunu.
“Ben bu diziye niye
girmiştim sahi? Neyse sezon sonunda hatırlarım”. Umudumuzsun Cengiz.