44.bölümü izninizle listemde en eğlenceli bölümler arasına, hatta
üst sıralara yazıyorum. Kaç defa kahkaha attığımı hatırlamıyorum. Gülümsemeye bile
hasret kalmışken, dramdan ve entrikadan bunalmışken bu bölüm gerçekten sürpriz
oldu ve ilaç gibi geldi. Öykü’nün her şeye rağmen vazgeçmeyip, gurur yapmadan
hatta üstüne bir de intikam naraları atarak Ayaz ve Işık’ın etrafında dolanmasını
izlemek çok keyifliydi. Kiraz Mevsimi’nin ilk bölümleri gibi hareketli ve
eğlenceli sahnelerdi hepsi. Umarım bu hava önümüzdeki bölümlerde de bozulmaz.
"Bana yine bir şeyler oluyor"
Mete’yi ilk tehdit ettikleri sahnede “haahh, çok şükür şimdi
belasını bulacak” dedim ama tahmin edersiniz ki çok sürmedi. Şeref ve Eşref’in,
ama özellikle Şeref’in yarım akıllı tavırlarını görünce ona da tamam dedim
açıkçası, yeter ki keyfimiz daim olsun. Mete’nin bu ihale konusunun ardından
yeni bir hikâye çıkar mı acaba? Mete’nin yeniden aşık olacağının açıklanmasının
ardından bu defa ben sağa sola bakıp kız beğenir oldum, ama bakarsınız ihale
mafyasının kızına aşık olur da bizim de içimizin yağları erir. Dahası, bu hafta
Mete ilk defa samimi bir şekilde, hiçbir çıkarı olmadan birine yardım etmeye
çalıştı, Emre’ye. Söyledikleri arasında öyle bir cümle vardı ki, eminim hepimiz
Mete’nin kulaklarında çın çın çınlasın istedik. “İki kalp birbiri için
çarpıyorsa…” dedi, Öykü’nün kalbinin Ayaz için çarptığını bile bile o tüm
yaptıklarına rağmen. Bunca kötülüğün ardından Mete’ye damardan iyilik mi
enjekte ettiler ne oldu anlamadım ama birkaç doz daha yüklerlerse hiç fena
olmaz.
O parayla anca 20 kilo patates alınabiliyor Şeyma, aç kesenin ağzını biraz !
Şeyma bu haliyle çok tatlı değil mi? Mete’ye kafa tutması
hatta inceden tehdit etmesi işe yaradı. Sadece kendini Mete’nin pençesinden kurtarmakla
kalmadı, Öykü ve Ayaz’a da çöpçatanlığa başladı. Bunu yapacağını Mete’ye
söylemesine rağmen Mete’nin hiç aldırış etmeyip bir de meydan okumasına kaç
puan? Öyle özgüven dostlar başına.
Hayır o baş dönmesi Atlı Karınca'dan değil, aşk sarhoşluğundan...
Burcu ve Emre’nin dönüşü de muhteşem oldu. Bir süredir bu
ikilinin aşkını izlemeye de hasret kalmıştık. Her ne kadar gelir farklılıkları
nedeniyle ve hatta Burcu’nun zaman zaman yaptığı tutarsız ve şımarık tavırlar
yüzünden sarsılmış olsalar da, Kiraz Mevsimi’nin bu şeker çiftini yeniden böyle
aşık görmek benim çok hoşuma gitti. Emre’nin Burcu’ya gücünün yettiği ölçüde
aldığı hediye ve Burcu’nun bunu evlenme teklifi sanmasına rağmen gerçeği
anladıktan sonraki kabullenişine ve hediyeyi küçümsemeden kabul ettiği sahneye
bayıldım. Emre’nin bir süre önce bir kafede şarkı söylediğini hepiniz
hatırlayacaksınız. Ben İlker ve Sibel’in yerinde olsam çoktan Emre’yi kendi restoranımda
akşamları şarkı söylemeye ikna etmiştim. Emre’nin ve daha doğrusu Mehti Aras
Aydın’ın sesini sadece bölüm şarkılarında arada bir duymak yerine, her hafta
dinlemek çok keyifli olurdu. Açıkçası çoktandır Emre’nin bu yeteneği ile
yükselmesini bekliyorum, hatta ilk bölüm yorumlarımda Emre’nin bir ses
yarışmasına katılmasını beklediğimi de yazmıştım. Bu ya da benzeri bir
değişiklik belki zaten senaristlerin planları arasındadır. Bekleyip görelim.
Gideceğim yere kadar bırakabilir misiniz güsel bağyan?
Ayaz Öykü’den kaçmakla kurtulamayacağını anlayınca ve onu ne
kadar üzdüğünü görünce lunaparkta yeniden arkadaş olmaya çalıştı ama bu kısmını
tam çözemedim. İki haftadır Mete’nin tehdidi ile bucak bucak Öykü’den kaçarken
ve hatta sevgili yalanı uydurmuşken, şimdi Mete’nin gözünün önünde bu af dileme
çabaları biraz çelişkili geldi ama sahnelerin güzelliğinden dolayı bunu çok da
önemsemeyebilirim.
Bişey yemeden bindiniz inşallah?
Sosyal medyada paylaşılanlara bakarak, Necmiye Hala’ya ve
Zeynep Kankonde’ye bu eğlenceli sahne ile veda ettik sanırım. Kendisine yeni işlerinde
başarılar diliyorum, her şey gönlüne göre olsun. Necmiye Hala karakterini
diziye katıldığı ilk haftalardaki eğlenceli hali ile hep hatırlayacağız.
44. bölüm başta da söylediğim gibi hiç tahmin etmediğim
şekilde çok eğlenceli geçti. Bölümün ilk dakikalarından son sahnesine kadarki
akıcılığı, eğlenceli ve hareketli sahnelerin bölümdeki dengeli dağılımı ile bölüm
su gibi akıp geçti. Ayaz henüz gerçekleri Öykü’ye anlatmadı ve açıkçası son
sahnede kaldıkları durumda da açıklamasını pek beklemiyorum ama mutlaka bir
şekilde ortaya çıkacak. Gerçekler ortaya çıkana kadar bir süre daha Öykü Ayaz
çekişmesi izlemek isterim açıkçası, hemen can ciğer kuzu sarması olmadan önce
kaçan kovalanır sahneleri izlemek hiç fena olmaz. 45.bölüm fragmanından tam
olarak ne olacağı anlaşılmıyor ama benim tahminim henüz yeniden sevgili
değiller. Fragmanı yorumumun sonuna ekledim ama önce bir süreliğine ara
verdiğim EN listesine bakalım mı?
EN komik sahne: Açıkçası iki sahnede sağlam kahkaha attım, o
yüzden ikisini de yazmak lazım. (1) Işık’ın sunumuna yapılan sabotaj ve capsler
nefisti, akıl edeni tebrik ediyorum (2) Öykü’nün goril kostümü ile Ayaz’ın
evinde yerde emeklerken yakalanmasına şu an bunu yazarken hala gülüyorum.

EN romantik sahne: Ayaz’ın yattığında yastığında Öykü’nün
kokusunu duyduğu ve fotoğrafları bulduğu sahne. Öykü’nün her şeye rağmen
kendisinden vazgeçmemesinden daha fazla mutluluk veren ne olabilir?

EN büyük palavra: Ayaz’dan geldi. Gidip yüzüğün yenisini
aldım desene delikanlı gibi. Gölden çıkartmış, biraz zor olmuş ama yapmış.
İlker’e anlatırken doğru söyle bari, bunları Öykü’ye anlatırsın : )

Kısa zamanda EN sevilen karakter: Sanırım Şeref. EN komik replik de ondan geldi: "Benim tek
korktuğum Ayaz Sivas’ın ayazı"

EN başarılı sunum: Ayaz’ın dosyadan çıkan pastel boya
çizimlere rağmen atlatabildiği sunum. Elbette gerçekte bunun olması mümkün
değil ama kabul edelim güzel kıvırdı.

EN havalı hafiyeler: Öykü ve Burcu, bu sahne de çok
eğlenceliydi.

En karizma: Elbette Ayaz
