Ya hep, ya hiç!

Bana Baba Dedi 4. Bölümü ile dün akşam ekranlardaydı. Bir önceki bölümde Kaan ve Bora’nın anneleri Müjgan, bebeğin iyi bakılmadığına kesin kanaat getirmiş ayrıca oğullarının Macit yüzünden sürekli özgürlüklerinden taviz verdiklerini fark etmişti. Bunun üzerine kendisi harekete geçti ve pılısını pırtısını beş tane bavulun içine sığdırdıktan sonra oğullarının evine yerleşti.

 Müjgan’ın orada olması bazı açılardan avantajken bazı açılardan ise dezavantajdı. Evet, Su bebek emin ellerdeydi ama aynı eller Kaan ve Bora’nın yakasını da kavramış, kulaklarını annelerinin sesi doldurur olmuştu. Bir taraftan emirler, bir taraftan aşırıya kaçan ilgiler…

Anne sevgisi bir başka oluyor tabii. 

Aslında bu bölüm anne-çocuk ilişkisinin en doğal hâliyle yansıtıldığı, sıcak ve sevecenlikle hepimize hitap eden bir bölümdü. Anne sevgisinin ne kadar başka olduğu gözlerimizin önüne serildi, Müjgan’ın sözleri kulağımızda bir küpe niyetine sallanmaya başladı. Evlenmiş olabilirsiniz hatta evlenmekle kalmayıp boşanmış, kapınızın önünde bebeğinizi bulmuş ve bin bir farklı şeyle karşılaşmış da olabilirsiniz bunların hiçbiri annenizi alâkadar etmez. Benden duymuş olmayın ama yüz yaşına da gelseniz anneniz size aynı gözle bakar, aynı sevgiyle kucaklar. Az annelik diye bir şey yoktur çünkü. Ya hep varsındır, ya hiç yoksundur. Arası bulunmaz, konu annelik olduğunda arafta kalınmaz. Hani Kaan hep diyor ya, anne yüreğidir, döner diye bazen yanıldığını düşünmeden edemiyorum ama içtenlikle haklı olmasını diliyorum. Belki hiçbir bebeğin annesiz büyümesini istemediğimden belki de annemsiz büyüyemeyeceğimi bildiğimden… Varacağımız sonuç ne olursa olsun, Müjgan’ın orada olmasını gerektiren birçok şey var. Ve bana soracak olursanız bu şeylerden en önemlisi Macit’e kafa tutmak. Deli deliyi görünce değneğini saklarmış derler ya, Macit’te Müjgan’ı görünce değneğini sakladı, suspus olup oturmaktan ve tansiyonu çıkmış gibi davranmaktan başka çare bulamadı. 

Geçenlerde yine tuhaf tuhaf bakıyoruz... 

Macit, Müjgan’dan korka dursun, benim size anlatmam gereken başka olaylar da var. Mesela Kaanların apartmanındaki beş buçuk aydır kiralanamayan evi kimin kiraladığı gibi… Macit, evin uzun süredir kiralanamıyor olması üzerine kirada üç yüz liralık indirime gitmiş, hâl böyle olunca eve hemen bir talip çıkmıştı. Fakat şansa bakın ki tam olarak aynı zamanlarda Cüneyt biriciği Ayşen’in bir eve ihtiyacı olduğunu duymuş, ona yardım etme isteğiyle yanıp tutuşmaya başlamıştı. Durumlar böyle olunca Bora planlar yapmaya başladı ve havuçlar, salatalıklar, tuzluklar kullanarak bu planları diğerlerine de aktardı.

Öncelikli işleri Rafet’i ikna edip diğer kiracıları evi tutmaktan vazgeçirmek oldu. Sonra da adım adım başarıya ulaştılar ve Didem ile birlikte yaşayacak olan Ayşen’i Macit’e kabul ettirmek için kızlara sahte bir aile oluşturdular. Macit bu aileyi sevdi ve evi kiralamaya karar verdi. Az kalsın Rafet bu işe taş koyacak, evi bir hemşerisine kiralamak isteyecekti ama bunu yapmadı ve bizimkilerin başladıkları işi tamamlamasında önemli bir rol oynamış oldu.

Haftaya bizi neler bekliyor orası bilinmez ama bu bölümde yukarıda yazdıklarımı teker teker izledik ve belki biraz da detay gördük. Göremediğimiz şey Zeo ve Aktar idi. Bu bölümde onlara hayli az yer verilmiş, onların üzerinde fazla durulmamıştı. Bir sonraki bölümde de böyle olmamasını diliyor, önümüzdeki haftalara bakmaya söz vererek yazımı bitiriyorum.

Hayattaki en değerli varlıklarımıza… Annelerimize… 


BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER