Maral : En Güzel Hikayem 9. bölümünü hepimiz merakla
bekliyorduk. Sanırım dizinin en çok da bu kısmını seviyorum. Her seferinde bir
sonraki bölümü heyecanla beklememize neden oluyor. Hafta boyunca beraber
tahminler yapıyoruz, neler olabileceğini konuşuyoruz. İşte yine böyle bir bölüm
daha geldi geçti. Benim en sevdiğim bölümler arasına girebilir bu arada!
Sanırım bunun sebebi Maral ve Sarp’ın başına bu bölüm trajik bir şey gelmemesiydi
(Çok şükür!). Bu haftaki bölüm yorumumda onları en sona bırakıyorum. Çünkü
onlar hakkında söyleyecek şeyim çok. Ve bu hafta değişik bir şey yapıp, herkes
hakkında tek tek konuşmak istiyorum biraz. Başlığımın sebebi de buydu. Her
meyve bu pastada farklı bir kişiyi temsil ediyor. Keki tabii ki Sarp ve Maral!
Meyvelerini ise yazıyı okuduktan sonra yorum kısmına kim hangi meyveyi temsil
ediyor siz yazın ne dersiniz? Her zamankinden daha farklı bir yorum sizleri
bekliyoru dım dım dım!
Ne talihsiz başım var, vefasız yâra düştüm!
Arya’yla başlamak istiyorum. Daha önce de söyledim.
Gelmesine sevinmiştim. Fakat daha sonra Deniz’in Arya üzerinden Maral’la
uğraşması bana “keşke gelmeseydi” dedirtmişti. Bu bölüm tekrar başa döndüm ve
gelmiş olmasına tekrar mutlu oldum. Hatta keşke kalsa ve Maral’la birlikte
yönetseler Luna’yı. Maral’ın Aslı’sı var evet ama bence güçlü ve sağlam bir
dosta da ihtiyacı var. Şimdi diyeceksiniz ki Arya mı güçlü? Özel hayatı pek
yolunda gitmiyor olabilir ve bu konuda yanlış insana aşık olmuş olabilir. Ama
bence bu onun zayıf olduğu göstermez. Üstelik Deniz karşısında tam bir kaplan! Zaten tam da bu yüzden kalmasını isterim. Deniz’in Maral’la
uğraşmalarının önünü alabilir, hiç değilse Maral’a yardımcı olabilir diye. Zira
Deniz (-ki şok edici bir şekilde kendisini seviyorum) Maral’la uğraşmaktan
vazgeçmeyeceğini belli etti. Neyse ki ateş olsa cürmü kadar yer yakar.
Diğer
yandan Arya, Sarp hakkındaki tüm gerçeği öğrendi. Bana sorarsanız ben daha çok
yıkılır, toparlayamaz diye düşünüyordum ama yine de sağlam kaldı. Sarp’ı
anlıyor olması ise en güzeli! Ben inkar eder, inanmaz, DNA testi falan ister
diyordum ama o Nilüfer’le görüşmek istedi (kızımız zeki). Yalnız şimdi açık
konuşalım o sahneye çok inanamadım. Hadi Arya gidip Nilüfer’in ağzını aramak
istedi, peki Nilüfer nasıl anlattı hemen? “Melek kalplim derdim, ona güzel
cümleler söylerdim” dedi resmen ve hiç tanımadığı bir insana. Hakkında “bu kız
bana bunları niye soruyor” diye hiç düşünmedi bile. Ya Nilüfer fazla iyi
niyetli, saf ya da Halis’ten bahsedilince akan sular duruyor. Başka açıklama
bulamadım. Bu arada bu bölüm alkışın en büyüklerinden biri Arya’ya (diğeri tabi
ki Maral’a, geleceğiz ona da). Maral’ın evine kadar gidip özür dilemesiyle
kalbimi bir kez daha çeldi. Hepimiz biliyoruz bunu Sarp için yapmadı aslında. Onun da dediği gibi; “içinden gelerek” yaptı. Arya’cığım seni her ne
kadar sevsem de, anlayamadığım tek şey Benan’a güvenebileceğini nasıl
düşündüğün? Tamam aşkın gözü kör, yaptın bir hata ama sonucunu gördün. Hala mı
be canısı? Tamam biraz yakışıklı bir tip (çaktırma çocuk baya yakışıklı şimdi
bence!) ama dilin yanmış işte. Bir kez daha yandın. Umarım bunun bedelini
bebeğini kaybetmekle ödemezsin…

Seni yavaş yavaş kendime hazırlıyorum canısı.
Arya’dan sonra tansiyonu biraz yükseltelim. Deniz ve Benan
zamanı! Yani ben hala anlayabilmiş değilim nedir bu ikisi arasındaki olay? 9
bölüm oldu hala en ufak bir ipucumuz bile yok. Eğer bana ikisi arasındaki
ilişkiyi çiz deselerdi, Deniz’in ellerine bir ip çizer, ucunada bir kukla
kondururdum. Heh işte o kukla Benan! Ben ikisi arasındaki ilişkinin “yurtdışında
okuduğunu söyledim işe girebildin” den çok daha öte olduğunu düşünüyorum. Çünkü
Deniz nereye isterse oraya gidiyor Benan. Malum Maral ve Arya’yı şutlama
operasyonları (her zaman ki gibi) başarısız oldu. Ve hemen başka bir planla
Benan’ı yine yönlendirdi. Yalnız sabah Deniz Luna’ya geldiğinde Maral’ı
gördüğündeki o suratını çerçeveletip odama asayım diyorum, nasıl? Zeki kadın
olduğu da doğrudur. Mesela Arya’yla yemeğe gidecekken Benan’a takım elbise
giydirip “nefret ettiğin şeyler senin silahındır” demesine bayıldım! Ama neyse
ki teoride kalıyor Deniz’ciğimin planları. Teknikte baya başarısız. Bu
başarısızlığının devamını diliyoruz. Bir de o telefondaki “canım” ı unutmadık.
Onu da bir ara bize fısıldarsa fena olmaz bence. Deniz ve Benan’ın bu çirkin
oyunları nereye kadar devam eder bilmiyorum ama ikisinin de sonu “güvenlik alın
bunu dışarı!” olacağını düşünüyorum.
Aslında ne yalan söyleyeyim, Arya, Maral
ve Sarp’ın Benan’ı denemek için düzenledikleri sahte nikaha Benan gelince şok
olmuş ve Arya için delice sevinmiştim. İşte tam da o sırada gözüme girebilirdi
Benan. Ama kendisinden tam da bekleneceği gibi “yapamayacağım” dedi ve gitti.
Hayır madem yapamayacaksın, gelme o zaman balım! Ne diye gelip kızın
duygularıyla oynuyorsun? Belki de çocuğunu düşürmesine bile sebep olmuş
olabilirsin! Gerçi düştüğünü sanmam. Çünkü Benan, koştu Deniz’e hamilelik
durumunu yetiştirdi ve tabii ki Deniz bu durumu kullanacak. Ordan bir entrika
daha doğar bence.

Belki şurdan bir balık kardeş geçer.
Deniz ve Benan kötülük kardeşleri (bunlara bir isim bulmak
şart oldu cancağızlarım) bir tarafa bırakıp Halis ve Oytun’dan bahsetmek
istiyorum. Öncelikle şunu söylemeliyim ki, Halis gibi bir baba nasıl olmuşta
Sarp’ı terk etmiş anlamıyorum. Sert görünümünün arkasında yumuşacık, “melek
kalpli” bir adam var resmen. Evlatlarına düşkün. Sonradan böyle yumuşamış
desem, hiç mi pişman olup oğlunu görmek istememiş diye düşünmeden edemiyorum.
Her yorumda söylüyorum, yine söyleyeceğim; Nilüfer göründüğü gibi suçsuz ve
masum değil bence. İkisi arasında her ne olduysa oğlunu terk etmesini açıklamaz
gerçi. Ama mutlaka bir olay var orda. Hatta Halis’in Sarp’ı bilmediğini
düşüneceğim nerdeyse artık. Gerçi Sarp küçükken arayıp çağırmıştı ama
bilemiyorum, her şeyden şüphe duyar oldum. Kafamda deli sorular! Halis&Oytun
sahnesinde düşündüklerim tam da bunları işte. Bir de Oytun’un ne kadar naif ve
düşünceli bir adam olduğu. Maral’ı sevmesine rağmen Sarp’la olduğunu öğrenir
öğrenmez geri çekildi. Bir de bu çocuğa tehlikeli falan diyorsunuz. Ben Oytun’u
seviyorum! Zor bir babanın elinde büyümüş. Üstelik babasına kendini kanıtlama
zorunluluğu olduğunu hissederek büyümüş. Kimbilir bu durum onun omuzlarında ne
kadar ağır yük olmuştur. Gitme fikrini duyunca üzüldüm şahsen. Yalnız bir
dakika ya, gidecek mi gerçekten?! Gitmesin. Oytun’un varlığını seviyorum. Hem
daha biz Sarp&Oytun sahneleri izlemek istiyoruz. Duygusal kardeş sahneleri!
Umarım tercihini kalmaktan yana yapar, tabi bu çizgisini hiç bozmadan.
Öte yandan bu bölüm Halis’in İnci’nin yanındaki güçlü
tavırlarına bayıldığımı da söylemem gerekir. Malum Arya’nın Sarp’ı Makas Canan’dan
kurtarma operasyonu başarıyla sonuçlandı ve Canan, Sarp’ın peşini bıraktı
(rahat bir nefes alalım hemen bu kısımda). Tabii illa Halis’e söyleyecekti bu
durumu ama Sarp’ı hiç katmadan İnci ve Yaman’ı attı önüne. Bu durum Sarp’ın
ekmeğine yağ sürdü tabii. Dediği gibi “bir taşla iki kuş”. Hem Canan’dan
kurtuldu hem de bir süreliğine de olsa İnci ve Yaman’dan. Halis masaya
yumruğunu vurdu ve ikisinin de gözünü korkuttu. Halis’ten beklediğimiz
hareketler bunlar. Devamlı Luna’da oturmaktan başka bir şeyler yaptığını görmek
de güzel. Evet Halis’le ilgili en büyük takıntım bu! Tamam Luna’yı eğlenceli
buluyormuşsun, ne güzel. Ama senin diğer şirketlerin battı batacak artık,
benden söylemesi. Luna’da bütün gün oturmaktan, a bir de Deniz’le
flörtleşmekten, başka bir şey yaptığı yok. Biraz diğer şirketlere de git be
adam.
Demek beni seviyorsun tatlı çocuk.
Öp öp öp öp do-ya-ma-dım
Eveeet, şimdi gelelim hepimizi asıl ilgilendiren kişilere!
Esas oğlan ve esas kıza. Maral ve Sarp’tan bahsediyorum tabii ki. Yorumumun
başında da söylediğim gibi, bu bölüm başlarını bir şey gelmemiş olmasına nasıl
sevindim anlatamam. Her bölüm bir sıkıntı, stres vardı başlarında. Bu bölüm
yoktu denemez tabii ama en azından kendileriyle alakalı değildi. Arya için
koşturdular. Bence ikisine de bir pelerin diktirmek lazım;
Superman&Superwoman! Yanyana olduklarında etrafa saçtıkları enerji ekrandan
odalarımıza doluyor (Hazal ve Aras’ın bu uyum için ne kadar şanslı olduklarını
da söylemeden olmaz). Bu bölüm Sarp için çabalayan Maral’dan ziyade, Maral iyi
olsun diye çabalayan Sarp’ı görmek çok güzeldi. Öncelikle sırf Maral’ı işe geri
alsın, suçsuzluğunu anlasın diye Arya’ya tüm gerçekleri anlatıp, büyük bir risk
almasıyla benden tam puan aldı. Tereddüt bile etmedi sevdiği için elini ateşe
sokarken. Bölümün etiketi olan #gerçektenseven işte tam da bu yüzden Sarp
içindi bence.
Peki ya Sarp, Arya ile iş birliği içindeyken Maral’ın
kıskanmalarına ne diyeceksiniz? Bence çok tatlıydı. Üstelik şüphelerinde
haklıydı bence. Adam kızın kardeşine tuzak kurmuş, ama kızla adam canciğer! Kız
adamı kurtarmak için yardım ediyor. Kim şüphelenmesin? Ne bilsin ki kız, Nilüfer
Arya’nın hamile olduğunu anlayıp Sarp’a söyledi, Sarp da bu durumu kullandı.
Ama Sarp burada da tek bir hareketiyle gönlümü aldı! Hangisi mi? Maral’ın
şüphelerini ve kıskançlığını anladığı an onun elini tuttu ve bu iş birliğini
neden onunla yapmadığını hemen açıkladı. O an Maral’ın tüm şüpheleri yerle bir
oldu ve bölüm boyunca bir daha görmedik kıskandığı bir sahneyi. Sarp’tan on
numaralık bir hareketti!

Güzelmişsin de sen, bi aşık olayım madem
Bu bölüm o kadar tatlılardı ki, Sarp, Maral’ı öpmelere
doyamadı. Nasıl içten, nasıl sahici… Aslında entrikalar tekrar başlamadan önce
biraz onları izlesek fena olmaz hani. Mesela bu bölümün en sevdiğim kısmı nasıl
tanıştıklarının gösterilmesiydi. Ne zamandır bekliyorduk bunu! Bölümlerde ufak
ufak o zamanlara geri dönülsede neler yaşamışlar izlesek keşke. Ne çok şey
istedin Irmak! Ama onlarda bu kadar tatlı olmasalarmış değil mi canım?
Acımadı ki acımadı ki!
Yazımı bitirmeden önce değinmeden geçmek istemediğim,
bölümün en sevdiğim kısımları var. Önceliği Nur Yerlitaş’a vermem lazım. Diziye
inanılmaz bir renk katmış. Canan’la olan kapışması her bölüm izlenecek tatta
olmuş. Ne fazla kalmış ne de az. Bu bölüm beni en çok güldüren isim oydu.
Sen elmayı seviyosun diye elma da seni sevmek zorunda mı?!
Sıralamada sonraki isim tabii ki Aslı ve Taso! Aslı’nın
sonunda Benan’ın gerçek yüzünü görmüş ve ondan vazgeçmiş olması günü bayram
ilan etmeme sebep olabilir. Ama bunun için Taso’ya aşık olmasını bekleyeceğim
sanırım. Mutlaka olacak, demedi demeyin. Benden Taso’ya taktik; Aslı’dan biraz
uzak dur, kaçan kovalanır taktiği her zaman iş görür, ilgisiz görünmeye başla. Zaten
Aslı boğulmaktan hoşlanmadığını kendi ağzıyla da söyledi. Ama Taso ne yapsın,
Aslı odasına gelince sudan çıkmış balığa döndü. Eğer dediğimi yaparsa kapısına
yapışmazsa Irmak değilim!
Oytun'a mı benziyon bana mı acaba?
Bu bölümün en sevdiğim sahneleri arasına Sarp ve Arya
sahnelerini eklemezsem olmaz. Taso’nun dediği gibi “kan çeker”. Öyle de oldu.
Sarp aslında Arya’nın hamileliğini kendisi için kullanıyor sanarken, bunu
kardeşi için yapıyordu. Arya’nın kalmasını istememin en büyük nedenlerinden
biride bu. Beraber öyle şirinlerdi ki. Bazen de duygusal… Mesela Sarp’ın koruma
içgüdüsüyle yaptığı tavırlar, konuşmalar… Onları izlemek çok keyifliydi. Bunları
Oytun’la da görmek isteriz.
Senin ağzın ne söylüyo Halis baba???
Ve son olarak, bayıldığımı söylemem gereken sahne, Arya’nın
Halis’e içini döktürmesi. Hem de Sarp’ karşı. Sonrada “ne biliyorsun, belki de
böyle diyecek” demesi. Tam da o an beni temsil etti Arya. Sarp bu intikam
işinden vazgeçip, Halis’in karşısına çıksa ve her şeyi anlatsa beklide hiçbir şey
böyle karışık ve zor olmayacak. En önemlisi Maral’la aşkını daha rahat
yaşayacak. Ama her zaman derim, uzaktan konuşmak kolaydır… Herneyse işin özü, Maral:
En Güzel Hikayem dizisinin eğlence ve entrika harmanlamasını çok seviyorum. Tam
dozunda! Böyle devam ederse şahane.
A bu arada söylemeden geçemeyeceğim, bunlar böyle her
bölümde tatlı, pasta, çikolata mı yiyecek yahu? Buna da can derler!