Havalar ısınırken, nisan ayını da bitirmişken dolu dolu bir
bölüm izledik. Herkesin bol bol güzel karelerle yer aldığı, kahkahadan binbir
surat olduğumuz, “bitmesinn yeaaağğğğ” çığlıklarıyla inlettiğimiz, en güzel
bölüm kategorisinde 1 numaraya yerleşti.
Bir önceki bölümde yabancı arkadaşları ile tanışıp kaynaşan
Pelin’i, bu bölümde onlarla vedalaşırken yakaladık. Tüm aile kapıda çocukları
yolcu ederken yine bizleri kahkahaya boğabildi. Önce Esma’nın çocuklara
durmadan tuvaletlerinin olup olmadığıydı. Peşine de Mukadder ve Tülay’ın
hazırladıkları yolluklar. Turşular, yufkalar, yumurtalar gayet iyi yolluk ; ama
uçakla nasıl götürcekler.Can ve Zafer Ar’ın ince espri anlayışı çizgiyi
bozmadan bıyık altı gülüşüne neden oldu. Cüneyt’i de unutursak, kahkahamız
kurusun. Tüm çevreye aldırmadan son güçlerine kadar “anne yemek birliği” için
savaşmalarına bayıldım.
Hikmet Ar’ın Ganalı Azim’e alışmışlığı, onun gidişiyle
çökmesi Gazanfer’in çenesini çalıştırdı. Annesine yaptığı baskılar düğünü
getirmek üzere yola çıkardı. Sağlık taramaları, mekan ayarlamaları, çalgılar, çengiler,
davetiyeler, çağırılacak kişiler ve istenmeyenler de buna dahil...
Dizi babamın değil, dedelerden nenelerden de miras kalmadı.
İzlerken keyiften dört köşe oluyorsam, içerlerine alıyorlarsa
benimsediğimdendir, içerlerine alma hissindendir ve bu akşam dışardan kendimi
izlemeye çalıştım.Anladım ki ben bu dizide onların ama kızgın, ama üzgün çoğu
zaman kahkahalı, her daim kalabalık yaşantılarına karşı apartmandan dahil olan
komşularıyım. Attıkları her adımdan haberim var, keyifle onların olaylarına her
hafta dahil oluyorum. Bu bölümde içlerine İsmet nam-ı değer İsot teyze / yenge dahil
oldu.
Hikmet Anne’nin Pelin’e anlattığı kadın. Hem ablası, hem
kaynının eşi. İyi insan lafın üzerine gelir demeyi tercih ederek, İsmet Ar,
dışarıdan Zafer ve Gazanfer’e fırçayı atarak, esip gürleyerek yukarıya geldi.
Beki’nin teyze / yenge şaşırmasına cevap da akrabalık ilişkileri, hem annelerinin
ablası hem de amcalarının karısı. Yepyeni soluk, çılgın büyükanne ile hoş
geldin İsmet nine…
Bu taraf kahkaha yoğunuyken, diğer taraf hüzün rüzgarlarıyla
boğuşuyordu. Fulden’in karnındaki bebeğin virüs riskiyle boğuşması, bebeğin
gelişiminde ne gibi sorunlara neden açacağıyla uğraşılıyordu. Hakan’ın bir kızı
olduğundan mıdır bilinmez ; ama daha sertti. Fulden öyle miydi? Anneydi, karnında taşıdığı yavrusunu o bilebilirdi, ne
pahasına olursa olsun doğurmak istemesi de bu yüzdendi. Ve yine yazılıyordu, fedakâr
annenin tarifi …
Şeniz tarafında ki dalgalar da durulmuşa benzemiyordu, Aziz’e
olan sevdası alevlenmiş, Sefer’den aldığı telefon ile yanına gitmesi
gerçekleşmişti. Sefer, gelirse seferinden İsot yengeden çekeceği var söylemedi
demeyin. Pelin ile diyalogları da merakla beklenmekte. Bir de Rıza, bu aralar
Aysel’in peşinde dolaşıp bilgi toplamaya çalışan sahte Engin. Toplayabilse de
bize de yararı dokunsa. Aziz’in adamı dedik, Sefer’e düşman olabilir diye
düşündük.. Varsayımlar beynimizde yer etse de bugün düğün modundayız bunalım
takılamayız…
Gazanfer ve Nazan’ın tüm kareleri ayrı macera. Hastanede kan
aldırmaya gidip, Güneş’e abla demesi, utanmasa “Kanlarımızı da ben alır,
raporlarımızı da hallederim” diyecek. Güneş’ciğim rahatla, Nazan her şeyi yapar…
Şeniz: İki kaynana var, sesini çıkarma
Hikmet: Nerden geldin abla, iki horon tepcektim
İsmet: Limonataya zehir koydularsa, içme İsot içme
Evdeki Hikmet ve İsot savaşları da tam gaz sürmekte. Düğün
telaşı böyle mi sahi. Şükür ortada Nazan’ın sadece teyze ve dayısı var.
Kalabalık olsalar yandı buralar. Neyse ki 3 ablası ile Güneş kız da görebilme
ihtimalimiz yüksek. Baksana Nazan’a çoğu şey yapılmıyor, çoğuna da kendi hallederim
diyor. Hikmet kaçırmasın tabi bu kızı, bu devirde böyle Nazan’ı bulmuş. Esma
bile şaşırdı. Öğrenciyken böyle değilmiş. Aşka bak arkadaş. Gazanfer’i de
romantik şair yaptı ya, pes…
İsot’u sevdim gibi gibi. Nedenleri var. Abla sözü dinlenecek,
dediği yapılacak, aranmadığı için haklı sebepleri var.Ben de ablayım, kardeşim
aramayacak, ayyy neler yaparım diye düşününce İsot ile yarışırım. Aile
apartmanındaki dışarıdan gelen insana söylenmesi mantıklı olsa da herkesin
içinde kiracısın tarzını yaşlılığına verdim. Aynı şekilde sorup sormadan Tülay,
evine dön çağrısını da biraz patavatsız olmasıyla bağdaştırdım. Büyüklere
saygımız sonsuz; ama sormadan, anlamadan öfke kusmak yakışmıyor. Hikmet’i mumla
arayıp, İsot’un karşısına tek çıkmak istemiyorlar. Her şeyi böyle rahat
söylemesi de ayrı durum, bekar erkek varsa Tülay’a hiç mi bakmaz dedi. Engin’e,
25 yıllık Tarık diyerek Esma’yı birazcık fethetmeyi başardı.
Gülay’ın gece kabusları, Cücü’ye rastlamasıyla biraz daha
hafifleyecek inşallah. Tülay’ın da akşam dükkanı kapatmaya kalması, Cüneyt ile
dertleşmesine, belki de aşk kıvılcımlarına sebebiyet verdi. Kızım ordan bi
Cüneyt getir her eve tek seans. Aşk kıvılcımları olur da aşk kızgınlıkları da
olmaz mı? Yanlış anlaşılmalar, yanlış anlaşılmalar…
Geçen haftaki aşkım diye ortada dolaşan kız için akrabası
olabileceğini söylemiştim, ilk başta Gülay ve Can da samimi konuşmalar üzerine
sevgili bağı kurup, trip atsalar da, doğruyu anlayınca Miray’a oyun oynamak
yolunu seçtiler. Eğlence zamanı başlasın. Alışveriş de geri durmasın.
Düğün zamanı kısa, alışveriş için vakit yok nerdeyse. Ar
Ailesi işin içindeyse ve “Ben hallederim Nazan” varsa nakit vakittir. Nazan’ın kır
düğünü istemesinden başka bir şey istediğini duymadım , hakkını yemeyeyim
kzıın. Sandalye örtülerini bile ben dikerim dedi. Yazarken bile kahkaha
atıyorum Nazan… Gelinliğe saygı sonsuz. Annesinden hatıra. Alışverişe hep
birlikte çıkılır, gençler kendilerine göre ayrılır. Fatih’e Mahmutpaşa ‘ya
gittikleri için laf atsa da Miray, onunla gelmesi hoşuna da gitmiyor değil. Ortada
kuzen oyunu da varken en sevinen de Gülay.
Bu taraf alışveriş yapar da Pelin durur mu? O da babasına
aldıracak elbisesini. Tam da bu arada Güneş kızla denk gelirse, nedime olmasını
kendinden örnek vererek açıklıyor. Fındık kurdu nasıl mutlu, el kızını nasıl
sevdi. Babasıyla olması onun bazı olayları öğrenmesine neden oldu. Hastalığı
duydu ve tuvalete gittiğinde tesadüfen Fulden’i duydu.
Babası ortakmış da, patron kızıymış da, çalışanlara öyle
yapılmazmış da… Bak sen şu bilmişe... Hııhhhh tarla faresi konuştu, kıssadan hisseyi cebimize koyduk. Gece kafasında takılanları ananesine anlattı, olayı anlayan ve ona yol gösteren bir büyüğü olduğu için şanslı çocuk vesselam.
Çalsın davul zurnalar ... Düğün gününe vardık…
"İkiiiiiii, senden sonra ben evlencem amca"By Miray
Koşturmalar, hazırlanmalar, tatlı telaşlar, neşeler,
kahkahalar, hava güzel, kıyafetler hazır, pastane düğünden ötürü kapalı…
Gazanfer’in baskısıyla önce dini nikah, peşine resmi nikah yolu, Güneş’in tüm bunlar
karşısında sade nikah töreni baskıları, Pelin’in neşesi, fotoğraf çekimleri.
Ekranın içine içine giresim geldi. Geldi gelin damat, kıyıldı nikah. Kocaman
topluluk, takılar az olsa da kalpler bir olsun. Ben hallederim Nazan, düşünceli
Nazan oldu. Yerin kirasını düşünmesin istedi Gazanfer. Onlar erdi muratlarına,
bizler çıkalım kerevetimize…
Düğüne kuzeniyle gelip, oyuna devam eden Fatih ve yandaşları Miray'ın kulak misafiri olması ile haftaya yandılar, benden söylemesi. Tek kulak misafiri onlar değil, Tarık ve Gülay da Şeniz'in telefon konuşmasını duydular. Bir de davetsiz misafir vardı ki, düğüne şenlik. Kimlik araması yapılmaya gelinmesi, düğün kutlaması değil, Rıza araması çıktı... Bugün moralimiz bozulmasın, neşemiz gitmesin.
NazanFer düğün hatırası
Esma'sı, Mukadder'i, İsmet'i, Hikmet'i bir saç yapımıyla bu kadar mı daha şık olur. Gençleri suya götürüp susuz getirirsiniz hanımlar. Hepsi birbirinden güzel, birbirinden özel olmuş maşallah. Arada düğün yapılsın en iyisi.
Cücü ve Pelin Alman pastasını yaparken, Pelin'in mesleklerinden bahsedilince daha önce yazmış olduğum yazı aklıma geldi ve yalan yok üzerime alınıp sevindim.Dizi süreleri ciddi boyutlardayken, bir kez daha anladım lezzetli yapılan işlerde zamana bakmıyoruz ya da daha kişisel olayım bakmıyorum. Bu bölüm bitmesin diye haykırdım, geçen süreyi farketmemişim bile. Sorsalar, on dakika sürdü çok kısa, derim... Bölümde emeği geçen herkese sevgiler...