Maral : En Güzel Hikayem dizisinin 8.bölümünü izleme
fırsatını yeni buldum. Bu yüzden yorumum da gecikmeli geliyor. Öncelikle bunun
için sizlerden özür dilemek istiyorum. Rahatsızlığım dolayısıyla böyle bir
durum oluştu. Ama güzel mesajlarınızla, iyi dileklerinizle şimdi çok daha
iyiyim! Gerçi bölümü izleyince yine fenalaşmadım dersem yalan olur. Benim için “vah
vah” larla geçen bir bölümdü zira.
"Ay ben sana nasıl kıyarım" by Maral
Dizinin 7.bölümü bittiğinde hepimizin aklında kalan sahne
şüphesiz Sarp’ın Maral’ı öptüğü ve ona Oytun olayını “ben yaptım!” diyerek
itiraf ettiği sahneydi. Kimimiz panik olduk, kimimiz daha sakin karşıladık bu
sahneyi. Açıkçası ben sakin kalanlardandım! Ya da şöyle söyleyeyim; sahneyi
izlerken panik olmadım değil ama daha sonrasında mantıklı düşününce bu paniğimi
ve stresimi üzerimden attım. Maral’ın yine aynı sahnede kurduğu “Ben senin bir hatanda
terk edecekmiş gibi değil, elini hiç bırakmayacak gibi seviyorum” cümlesi benim en büyük tesellimdi. Gerçi Maral
böyle bir cümle kurmasa bile, onun Sarp’a sırt dönme ihtimalinin olmadığını
çoğumuz biliyorduk. Bizim temiz kalpli, cesur, iyi niyetli ve sevdiklerini her
şeyin üzerinde tutan birtanecik Maral’ımız o neticede.
İlk görüşte aşk.
O benim babam, benim!
Ne yalan söyleyeyim, Halis’in hatasını anlamış olması ve
baba oğlun Luna’da biribirlerine sarılışları (her ne kadar Sarp bu sahneyi
keşke görmeseydi diye içim parçalandıysada) benim içimi rahatlatmıştı. Hem
Oytun’un içine düştüğü durumu hak etmediğini düşündüğümden, hem de bu durumun
Sarp’ın başına iş açmasını istemediğimden. Gelin görün ki Luna’da sürprizler
bitmez! Bana “ne geceymiş ama dedirten” kişi Arya oldu. Fragmanda geleceğini
gördüğüm anda tahmin etmiştim zaten Oytun’un içine düştüğü durum yüzünden koşup
geldiğini. Arya hassas ve iyi niyetli bir kız. Böyle bir durumda tabi ki
kardeşinin yanında olmak isteyecekti. Takdir edilesi bence. Birazcık Benan’ı da
özlediyse belki… Bu arada söylemeden geçemeyeceğim, Feyman’ların evinde mutlu
aile tablosu sergilenirken, Oytun’un sosyal medya üzerinden Halis’e yapılan
olumlu yorumları belirtmesi üzerine Deniz’in “senin hakkındada böyle çocuk
düşman başına diyorlar” demesi bana kahkaha attırdı. Oytun’u seviyorum bu arada
yanlış anlaşılmasın! Ama Deniz’in o an ki tavrı çok tatlıydı bence. Ay ben
seviyorum bu kadını her şeye rağmen galiba ya! Endişelenmeli miyim kendim için?
Bu bölümün “ben demiştim” kısmına gelmek istiyorum
izninizle. Çünkü bunu o kadar sık tekrarladım ki. İnci ve Yaman meselesine neredeyse
her yorumumda değindim. Hatta en başında üzerine basa basa söyledim. Eğer Sarp,
intikam savaşına onları da katarsa işler çirkinleşir, zamanı gelir yapmak
istemediği şeyler olur tehdit ederek yaptırırlar dedim! Nitekim bu bölümde çok
net bir şekilde gördük ki, Sarp girdiği yoldan kolay kolay dönemeyecek. İzin
vermeyecekler. İntikam gözünü bürümüştü ve bunu göremedi. Şimdi ne yapacak
gerçekten merak ediyorum. Onun hırpalanmasını istemiyorum. Sarp’ın tehdit
edildiği sahnede hastalıktan çıkmayan sesimle “demiştim ben sana!” diye (sanki
sesimi duyacakmış gibi) kendimi anlatmaya çalıştığım doğrudur. Bir diğer “demedim
mi yavrucağım” diye sesimi duyurmaya çalıştığım insan ise Aslı’ydı. Baştan o
kadar belliydi ki Benan yüzünden çok üzüleceği. Açıkçası “iyi oldu, gerçek
yüzünü gördü” diye sevinirken, bir yandan da gözyaşlarına kıyamadım. Maral
keşke Arya ve Benan ilişkisini Aslı’ya en başında söyleseydi diye düşündüm ama
Maral ne olursa olsun başkasının sırrını canı ciğeri Aslı’ya bile paylaşmaz. Ne
harbi kız yahu! Zaten söyleseydi bile Aslı’nın kendi gözüyle görmesi gibi
olmazdı bence. Umarım Benan defteri Aslı için burada kapanmıştır. Son “ben
demiştim” im ise benden Alara’ya gidiyor! Artık iyice kontrolden çıkmıştı ve
birinin ona “dur” diyeceği belliydi. Bunu Makas Canan’ın yapması ise evde
bayram havası oluşmasına neden oldu. Alara balım, Maral kadar iyi niyetli
birini bulamazsın bu yüzden yüklendikçe yüklendin kıza. Ama Makas Canan’la baş
edebileceğini hiç sanmıyorum! Dilerim bundan sonra Makas Canan’ın kontrolünde
olursun. Böylelikle Maral’a bulaşacak fırsatın da kalmaz diye düşünüyorum
“Ben demiştim” kısmından çok eğlendiğim ve değinmeden
duramayacağım kısımlara geçmek istiyorum. Hatta size bu sahnelerle ilgili bir
sıralama bile yaptım. Siz de yorumu okuduktan sonra kendi sıralamanızı bana
gönderebilirsiniz bence!
1)
Sarp’ın Maral’a şiveyle yaptığı “helalimsin”
konuşması
2)
Nilüfer’in Sarp’a hazırladığı çeyiz
3)
Taso ve Aslı’nın manav sahnesi
4)
Hamiş’in “hayaller Luna, gerçekler Eminönü”
cümlesi
Gelelim bilerek en sona bıraktığım, en önemli kısma! Malum
bu bölüm öyle çok olay yaşandı ki, her şey biribirine girdi desek yeridir
sanırım. Arya’nın gelmesine en çok sevinenlerden biri olan ben, bölüm sonunda “keşke
gelmeseydi” cümlesini kurarken büyük üzüntü duydum. Çünkü bir suçu olduğunu
düşünmüyorum. Ne yaptıysa Deniz yaptı, ama Arya üzerinden yaptı. Üstelik bu
sefer planı ucuz ve başarısız da değildi. Arya gelir gelmez Benan’la “nasıl
gönderebiliriz” planları kurmaya başladıklarında çok ciddiye almadığımı
söylemeliyim. Deniz’in başarısız olmasına fazla alışmışsam demek ki… Gerçi
planı kendi kurduğu şekilde işledi desek doğru olmaz. Çok daha farklı işledi
ama neticede başarılı oldu.
Arya’nın hala hamile olduğunu zaten çoğumuz tahmin
ediyorduk. Deniz’in de dediği gibi o kıyafetler hiç Arya’nın tarzı değil. Maral’a
kafede söylemesiyle iyice emin olduk. Benan’ın pişman olma olasılığının asla
mümkün olmayacağını biliyor ama yine de bebeğin hala Arya’nın karnında olduğunu
öğrenince ne tepki vereceğini çok merak ediyordum. Beni şaşırtmadı ve tası
tarağı toplamaya başladı! Ve tabi ki Deniz engeline takıldı. Yahu Deniz’in “yurtdışında
okuduğun yalanına inandırmasaydım burada iş falan bulamazdın” tehdidi artık her
bölümde yer almaya başladı. Benan’la Deniz arasındaki ilişki nedir öğrenemezsem
çatlayacağım artık. Ucundan da göstermiyorlar ki. Yalnız anlamadığım Benan
yurtdışında okumamış olsa bile başarılı ki hala Luna’da. Öyle olmasa niye
tutsunlar hala? Hem de Luna gibi bir yerde! Hiç kimsenin olmasa Canan’ın
dikkatini çekerdi başarısızlığı. Sırf bu yüzden bile azıcık güveni olur insanın
kendisine. Bu ne eziklik Deniz’in karşısında devamlı, anlat da biz de bilelim
cancağızım!

Yine ortalığı karıştırdım, bence çok tıtlıyım!
Herneyse, bu durumu bir yana bırakıp Maral ve Sarp’ı üzen
(dolayısıyla beni de üzen) duruma, Deniz’in işleyen planına gelelim. Arya ve
Maral dostluğunu sevsemde benim için asla Aslı ve Maral dostluğu gibi olamaz.
Maral’ın kalbi herkese açık ve kimsede kötülük görmüyor. Ama bir o kadar da
zeki. Deniz’in Arya’yla ilgili dolduruşuna gelmemesi bunun en güzel örneği.
Arya’yı seviyor ve güveniyor olması bir yana, Deniz’in nasıl bir kadın olduğunu
çok iyi biliyor ve oyunlarına gelmiyor. Zaten baktı ki Maral’dan yana eli kolu
bağlı, Arya’nın üzerine oynadı ve başarılı oldu. Açıkçası Arya’yı suçlu
bulamıyorum. Oytun’a da söylediği gibi geldiğinden beri kimse ona (Maral hariç)
“nasılsın” bile demedi. Zaten yaralı bir kız. Etrafındaki herkesten duyduğu tek
şey “Maral” ismi ve onun başarıları oldu. İçten içe kıskanmaması imkansızdı.
Aynı şeyi o yapamadı ve bunun için kendini geri planda kalmış hissetti beklide.
Öyle ki Benan’a bile neredeyse inanıyordu! Bu durum bile kanıtlar nitelikte
aslında sevgiye ne kadar ihtiyacı olduğunu ve bu yüzdende çok hassas bir
dönemden geçtiğini… Benden en büyük takdiri ise Benan’ı Maral’ atmaya çalıştığı
iftira yüzünden azarlaması ve bu konuda Maral’la ilgili en ufak bir şüphe bile
duymamasıyla aldı.

Yakarım bilirsin!
Bir yandan Maral’a karşı kışkırtma oyunları oynanırken, bir
yandanda Canan’ın Sarp’la ilgili öğrendiği gerçekler (neyse ki kısmen
öğrenebildi) üst üste gelince hiç hoş olmadı. Durumun bu kadar
karmaşıklaşmasının en büyük sebebi bu 2 olayın ard arda gelmesi zaten bence. Sarp
ve Maral’ın çaresizlikleri, biribirlerini korumaya çalışmaları, ne yaşanırsa
yaşansın elele durmaları öyle güzeldi ki hem çok üzüldüm hem de gurur duydum
onlarla. Maral, Sarp’ı öyle seviyor ki Canan’la olan konuşmasında bunu bir kez
daha gösterdi bence. Her ne kadar Canan’ı sevsem ve Maral’ı korumaya
çalıştığını anlasamda bence şunu unutmamalı; Maral’ın Luna’ya olan sevgisi çok
büyük ve evet hayali Luna. Ama bütün hayatı Luna değil. Zamanında da belirttiği
gibi, sevdikleri her şeyin önünde gelir ve eğer onlar yoksa Luna’nın da bir
anlamı yoktur onun için.
Aslı dur! Tek başıma dövebilirim bence.
Canan, Sarp için yaptığı araştırmada ise elbette haklıydı.
Kim olsa aynısını yapardı bu yüzden bu konuda kızamıyorum ona. Zaten dosya
yüzünden işten atılan Sarp olacak sanırken, canı en çok yanan Maral oldu.
Fragmanda Benan’a aşık olduğunu sandığı için Maral’ı azarladığını düşündüğüm
Arya, meğer Aslı’nın Benan’a ilgisini öğrendiği ve bu duruma Maral’ın da yardım
ettiği, bu yüzden kendisini Benan’dan uzaklaştırmaya çalıştığını düşündüğü için
kovmuş Maral’ı. Hiç yakıştıramadım! Benim için bir Aslı olmasanda Maral’la
kurduğun dostluk temelinin sağlam olduğunu sanmıştım. En azından anlamadan, dinlemeden
böyle davranmanı beklemezdim. Hem de Benan için. Maral, Sarp’ı korumak için
seni bebek sırrınla tehdit ettiğinde ne kadar sevinsemde, Maral’ın bunu
yaparken canının ne kadar acıdığını görmek beni kahretti desem yeridir.
Sevdiğini korurken yaptığı şeyi kendi bile yanlış bularak yaptı. Gözlerinden
belliydi. Ağlayarak koşa koşa çıktığında, Sarp hepimizin o an yapmak istediği
şeyi yaptı ve sımsıkı sarıldı Maral’a. Ne güzeller ama…

Ay dur boğdun boğdun ya.
Anın büyüsüne kapılmışken, Sarp’ın sinirle Arya’nın odasına
doğru koşmasını, hatta Arya’nın odayı dağıtmasını bile kaçırmışım. Sarp’ın “senin
kardeşinim!” cümlesiyle kendime geldim. Dondum. Öylece kaldım. Her hafta
kendime sormayı klişeleştirdiğim “şimdi ne olacak” sorumu yine sordum… Sanırım
bu sefer daha sık, daha çok…
Aradaki mesafeyle burdan köye yol olur diyenler?
Bu arada yazım boyunca fazla bahsetmediğim için belki de
unuttuğumu sandığınız Oytun’u unutmadım. Hatta bu bölümde ona bir adım daha
yaklaştım. Çünkü hassas ve düşünceli bir çocuk olduğuna inanıyorum ben Oytun’un.
Sarp’a sataşmalarından belki hiç birimiz hoşlanmıyoruz ama, en azından Deniz
gibi çirkin oyunların peşinde değil. Kimsenin hayatını zindan etmeye
çalışmıyor. Hatta Maral’la konuşmasında öyle takdir ettim ki onu, Sarp’la
birlikte olmalarına hırslanmadı, sakince sorularını sordu ve gitti. Üstüne ne
Sarp ne de Maral hakkında hinlik düşünmedi. Tam tersine Maral’ın Luna’daki
durumunu düşündü ve bunun için elinden geldiğince bir şeyler yapmaya çalıştı.
Bu çizgisini bozmadığı sürece Oytun candır!
Haftaya bol bol romantik Sarp ve Maral sahneleri izlemek
dileğiyle!