Bir yalan söylersiniz. Söylediğiniz
yalana bir diğerini eklersiniz. Sonra yalan yalanı doğurur ve bir bakmışsınız
önünü kesemeyeceğiniz yalandan dağlar oluşmuş. Aslında bütün bunların nedeni
bellidir. O anki durumu kurtarmak için anlık zaferlerdir. Anlık zaferlerimiz
ileride hançeri sırtımıza öyle bir saplar ki; “Bu benim eserim mi?” diye şaşırırız.
Sonucunu hiç düşünmeyiz. Yaşanan olaylardan yola çıkarak, söylenen yalanlar
üzerinde biraz düşünüp, analiz yapılırsa, niçin yapıldığını ve nelere sebep
olabileceği de bulunur.
Uzun zamandır Güllerin Savaşı’nın izleyicisiyseniz bu
gece yastığınıza başınızı koyduğunuzda derin bir oh çekip, huzurla uyumuşsunuz demektir.
İlk defa bu kadar her duygusuyla dolu dolu bir bölüm izledik. Hatırlarsanız
geçen hafta yazımı bitirirken her şey senaristlerin parmağının ucundaki
mürekkebe bağlı demiştim. Öyle bir patlamayı göze alacak olursak hepsinin sağ
olması mucize olurdu. Ve oldu da!
Yaptıklarının günahını babanın mezarında çıkaramazsın!
Ömer sonucunu bilmediği bir
işe kalkıştı. Gerçekleri öğrendiğinde hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Ne
olursa olsun Gülfem, Cahide ve Gülru’nun bir türlü söyleyemediği ama ortada varlığının
şiddeti hissedilen şey her ne ise öğrenmek istiyor. Bu nedenle düğümü bir
şekilde çözmesi gerekiyor. Tek başına yapabileceği bir iş de değil. Mebrure’nin
yardımı ile yavaş yavaş puzzle’ın eksik kalan parçasını bulacak. Burada
Mebrure’nin gayretini tebrik etmek lazım. Nabza göre çok iyi şerbet verdi.
Cihan gerçekten iyi olmak
istiyor. Bunun için de çok gayret ediyor. Kaybettiği zamanı, hayatından giden
her an’ı geri kazanmaya çalışıyor. Her şey bir yana altın gibi de kalbi var.
Kimseyi kırmadan, incitmeden ihtiyaçlarını gidermeye çalışıyor. Söylesenize Cihan’ın
yaptıklarını kim yapardı? Kendisinden bebek düşüren bir kadının yeni sevgilisi,
aynı zamanda eşinin eski sevgilisi olan adama kim koşulsuz olarak elli bin
lirayı düşünmeden verirdi? Aslında olması gereken şeyi yapıyor. Bizler zaman
içinde yaşadıklarımızdan dolayı o kadar yobazlaştık ki değerlerimizi unuttuk.
Cihan gibi vicdan sahibi insanların yaptıklarına şaşar olduk.
Mebrure: Gel seninle elticilik oynayalım.Gülfem: O ne ki?
Cihan iyileşmenin yanı sıra
ablası ile karısının da bir arada iyi geçinmesini istiyor. Evde tatsızlık,
küslük olmasın diye emek harcıyor. Onur’la yaptığı terapiye bir yenilik
getirmek için başlattıkları aile terapisinin ikincisini yapıyorlar. Bu arada
terapiye sadece Gülfem’le Gülru katılacak. Deyim yerindeyse birbirlerine karşı
dökülecek ne taş varsa bir bir eteklerinden akıtacaklar.
Aynı şeyi görüyoruz di mi?
Soru çok basit. Hayatındaki
iki değerli kadının ne yapmasını isterdin? Cevabı ise sadece sarılmak! Peki,
sarılınca bütün bu yaşananlar değişecek mi? Ya da sarılmak neleri değiştirecek?
İki insanın birbirine sarılmasıyla birlikte her iki tarafın da enerjisi birbirine
karışır. Duyguları, düşünceleri, hissettikleri, hatta inanır mısınız sağlıkları
bile! Yaşamaya devam etmek için sarılmaya ihtiyacımız var. Sarılmak duyguların
kablosu gibidir. Gülfem ile Gülru da duygularını bu sarılma kablosuyla çok iyi
ilettiler. Kırk bir bölümün gelmiş geçmiş en iyi sahnesiydi. Yaşadıklarını
ancak bu şekilde ifade edebilirlerdi. Burada hem Canan Ergüder hem de Damla
Sönmez bize durumlarını çok iyi aktardı. Birbirlerinden ölesiye nefret eden iki
kadının bir adam için karşı karşıya gelmesi bölümün en manidar sahnesi
idi.
Ömer mi o?
Dört kişilik bir sofra
düşünün. Ama bu sofradaki tek fark örtünün üzerinde birbirinden leziz
yemeklerin yerine bolca hırs, ölçüsü kaçmış entrika, istemediğin kadar yalan ve
ölümün yer alması. Sofranın konukları kim olacak dersiniz? Tahmin etmesi güç
değil. Birbirinden habersiz üç önemli kadın! Üçünün de Ömer’in hayatındaki yeri
yadsınamaz. Aynı saatte, aynı mekânda bir arada olmalarının nedeni ise artık bu
yalanlara şanına yaraşır bir sonun gelmesi.
Kareas
Ömer son yaşananlarla
birlikte puzzle’ın eksik parçasını da buldu. Yaşananları bir araya getirince
anlam veremediği her şey yerini buldu. Parçaları birleştirme sandığı kadar
kolay değildi. Ortada bir ölüm ve intikam planı vardı. Yaşanması kadar
anlatılması da zor bir sınav onları bekliyordu. Masadan yara almadan kalkmaları
imkânsız. Bundan sonra ne olur, ne yaşanır bilinmez. Güllerin Savaşı bu olayla
birlikte yeni bir sürece girecek. Bu yeni süreci izlemesi de bize düşecek. Her
sahnesiyle dolu dolu, keyifle izlediğim bir bölüm oldu. Gönlü değen herkesin
emeğine sağlık!