Yine ilk
yarım saati sıkıcı, kalan 10 dakikası ise oldukça heyecanlı bir bölüm izledik.
Öncelikle Stefan’ın ‘Operation: Caroline’ planına bayıldım. Hislerini
kapatmamış gibi yaparak zihnine girmeye çalışmak son derece zekice bir plan.
Üstüne üstlük kanını onunla beraber boşaltmak da inanılmaz fedakar bir hareket
gibi görünüyor ama konu Stefan olunca doğal olarak bunu yemiyoruz.
Yaptığı onca
vahşetin kendince faturasını ödüyor. Yani yine klasik bir fedakarlık yapar gibi
görünüp de kendi bencilliğini konuşturan Stefan hareketiyle daha karşı
karşıyayız. Çok düşünceli olsaydı ne olursa olsun Caroline’nin annesinin
gönderdiği o mektubu yakmazdı. Sonsuza kadar yaşayacak biri için bahanesi ne
olursa olsun anneden gelen son mektubu yakmak korkunç bir şey...
Daha önce Enzo
ve Lilly’nin karşılaşmasını merakla beklediğimi söylemiştim. Doğrusunu söylemek
gerekirse beklediğim kadar görkemli geçmedi. İki medeni vampir gibi oturdular
ve kısa bir sohbetle olanca yanlış anlamayı düzelttiler. Enzo’nun “kimse beni
sevmiyor ve bu durum beni çok üzüyor ama asla üzüldüğümü belli edemem”
tavırları 110 seneden sonra biter inşallah. Zira Enzo’dan sıkılmaya başladım.
Lilly yavaş
yavaş açılıyor. Zira The Vampire Diaries’deki
hangi vampirin damarına basılmamış ki Lilly’nin damarına da basılmasın? Ekliptiğin
yok olması kontrolünü kaybettirir sanıyordum ama sandığımdan dayanıklı çıktı.
Vampirlerin tekrar insan olma iksirini Damon’a karşı koz olarak kullanma fikri
hakikaten tam da Damon refleksi. Anneden deşicilik Stefan’a kalsa da diğer
huylar Damon’a geçmiş.
Öpeyim mi gız duduştan...
Bonnie
direnmese Damon Lilly’e karşı yenilmiş olacaktı. Direniş mükemmeldi. Problemi
güç yarıştırarak çözmek yerine resmen geri çekilir gibi yaparak Bonnie pasif
agresif bir tavır sergiledi. Aslında Damon’un da tam olarak istediği buydu. O
ekliptiği orada bırakmak için mantılı bir neden arıyordu. Böylece her iki taraf
da kazanmış oldu. Fakat Bonnie’nin de ekliptiği yok ettiğini görmedik. Çünkü ne
olursa olacak ve campirler bu zamana gelecek. Hem ben Kai’yi özledim.
Psikopattı falan ama eğlenceli çocuktu.
Damon’un
bölüm boyunca Elena’nın ağzını araması hakikaten sıkıcıydı. Belki de bir kaç
bölümdür ilk defa Caroline’ye bir konuda hak verdim. Sonrasında Caroline, Stefan’ın
boynunu kırıp kapıyı dağıtınca bir şeyler döndüğünü anladım ama ne olduğu
hakkında pek emin değildim. Zira o kapı iki tekmeyle açılacak olsa çoktan
yıkmışlardı.
Stefan meğer
en güçlü kartını en sona saklamış. Bu, Caroline’nin annesiyle ilgili Caroline’nin
bilmediği çok özel bir anı. Caroline Sonunda kendini açtı. Zaten bu kart da
onun gardını düşürmeye yetmeseydi daha ne yeterdi bilmiyorum. Sonrasında gelen
pişmanlık, ağlama hıçkırıklarına karıştı.
Caroline
gerçekten güzel bir performans sergiledi. O an yaşaması gereken tüm acıyı bana
hissettirdi. Şimdi sadece oradan uzaklaşmak istiyor. Zira kendi içinde uzun bir
yolculuğa çıkması gerekiyor. Yolun sonunda daha da olgunlaşmış bir Caroline
bulacağız. Bu olgunluk seviyesine bu kadar acıdan geçerek gelmesi onun adına beni
çok üzüyor. Ne yapalım? Keep Calm and Don’t Bite Humans!
Yhaaa saçmalamaz mısın lütfen aptal şeyyy :))
Çehov der
ki, “sahnede vampirleri tekrar insan yapan bir iksir varsa o mutlaka
kullanılır.” Lilly’nin Damon’u cezalandırma tarzının hoşuma gittiğini söylemiştim.
Ha, eline düşmek ister miyim? Asla... Sonunda Elena iksiri öğrendi ama Lilly’nin
ve benim beklediğim gibi ortalığı yıkmadı. Fakat bir seçim de yapamadı. Damon’u
zerre tanıdıysam Elena’nın iksiri öğrendiği an elinden fırlatıp “ben seninle
mutluyum yemişim ölümlü olmayı” demesini bekledi. İlk 10 saniyede beklediği şey
gerçekleşmeyince o adım atmak zorunda kaldı. İksiri beraber içecekler ve
beraber insan olacaklar. Plan böyle...
Açıkçası 150
yıl sonra Damon’u tekrar insan görmeyi çok isterim. Bakalım normal bir ölümlüyken
de ‘smart ass’i oynayabilecek mi? Bence ilk iş Tyler veya Matt’den geçmişte
yaptıklarından dolayı sağlam bir sopa yer. Tabi abisini çağırırsa işler
değişir. Bekleyip göreceğiz ama Elena’nın Damon’un elinden bu kadar benimsediği
ve artık kişiliği haline gelen şeyi almak isteyeceğini sanmıyorum. Hadi
bakalım...
Haftaya
görüşürüz.