İlk bölümün ardından merakla beklediğim bir bölümdü. Beklediğime
değdi. Zira ikinci bölümle birlikte safların nasıl belirleneceğini, yeni karakter ve maceranın yönünü
tam anlamıyla zihnimde oturttum. Emeği geçen herkesin
eline koluna sağlık.
(Not: Unutursam üzülürüm. Jenerik, elden geçmiş ve
harika olmuş.)
Birinci bölüm karakteri, büyük bir kısmını, tanımak
adına güzel bölümdü. Ekibi, amaçlarını, yanlarındakini, karşılarındakilerini
görmüştük. Ama hala zat-ı şahaneleri ile tanışmadıklarımız vardı. Onlarla da ikinci bölüm
itibariyle müşerref olduk. 1–2 bölüm daha böyle gider. Her köşeden yeni bir yüz
ile karşılalşabiliriz. No panic! Annelerimizin de dediği gibi: Allah iyi insanlarla
karşılaştırsın.
Yağız Ali… Babasının, Murat Bey’in, izinden giden bir istihbaratçı. Almanya’da
görev yaparken enerji direktörünün vurulması ve gelişen olaylarla ekibe dâhil
olmak üzere ilk adımını attı. Yalnız adamın ilk adımı böyleyse ülkeye döndüğünde
yapacaklarını düşünmek bile istemiyorum. Yağız, Almanya’ya veda partisi tadında
enerji direktörü Oğuz’u şehit eden tetikçinin fişini çekti. Anlatıp, kimsenin
midesini kaldırmak istemiyorum. Umarım kendi ülkesinde daha hijyenik koşullarda
çalışır.
Az önce elimi klozete
soktum, ama yine de karizmatiğim.
Yağız, Almanya’dan dönedursun bu hafta herkesin ayrı
bir telaşı, ancak peşinde koştuğu tek bir isim vardı: Asaf!
Yıldıray ve Rafael, Asaf’ı hapishaneden çıkartma, ekip
ise yok etme derdindeydi. Hangisinin işi daha zor diye düşündüm de… Ancak “İyi
olan kazansın!” demekle yetinebildim.
İlk önce Rafael ve Yıldıray cephesine bakalım. Orada konuşulan
dil tehdit, şantaj ve paraydı. (Şaşırdık mı? Tabi ki hayır.) Yıldıray’a göre
Asaf tam bir “Süperstar.” İnsanın bedeninden ruhunu koparır da insanın ruhu duymaz. Ama Yıldıray sonuç odaklı bir adam, cümlesinin sonu net: O ASAF
BURAYA GELECEK! Bunun için Asaf’ın mıntıkasında bulunduğu Hollanda istihbaratıyla
iletişime geçtiler. İlk önce Yıldıray’ın adamı Erman gitti. Ancak Asaf yaramaz
çocuklar gibi. Erman, tam işi bağlayacak derken Asaf, hapishanede cinayet işledi.
“Prangalardan kurtarıp, tasma takmak için mi?” (Asaf'ın kurduğu en mantıklı cümle!)
Denetimli serbestliği yalan oldu diyecektim ama
vazgeçtim. Hemen devreye Rafael girdi üstelik alışık olduğumuz bir yöntem ile: Tape,
şantaj, montaj, dublaj. Hollandalı İstihbaratçı adamcağız mecburen kabul etti. Ve bir hapishaneden bir
suçluyu kaçırmanın evrensel tek yolu: Ambulans! Hemen bir tezgah ve Asaf
dışarda. Üstelik 2015 Hollanda’sında tünele girince kesilen telefon
sinyalinden! Halbuki Gökçe, Rafael ile Yıldıray’ın telefonları takibe almış,
Asaf’ın kaçırılmaması için teşkilatı seferber etmişti. Ellerinden kaçırdılar.
Yalnız Rafael ve Asaf eski dost olduklarını hatta
Rafael’in cakasının Yıldıray’a olduğunu, Asaf’ın yanında adeta bir minnoş
olduğunu da gördük. O zaman Selami Şahin sizin için söylesin gençler: Eski dost
düşman olmaz/Deyip de sitem etme/Ayrılığın yükünü yalnız bana yükleme/Ne zaman
gelirsen gel/Başıma taç olursun/Sen benim eski değil, eskimeyen dostumsun.
Yeter ki paradan haber ver, Raficik.
Asaf en çok çayı özlemiş zaar.
Böyle içtiğine göre.
Rafael ve Yıldıray maddi-manevi güçlerini
birleştiredursun teşkilatın ve ekibin elleri de armut toplamadı. Dediğim gibi
Gökçe zaten telefon takibindeydi. Ekip ise her türlü operasyon için
beklemedeydi. Asaf’ı radarlarından kaçırınca hemen bir toplantı yapıldı, B
planına geçildi.
Baskın basanındır!
Asaf’ın kaçabileceği yerler gözden geçirildi. İhtimaller
dâhilinde değerlendirmeler yapıldı. İki alternatif adres ortaya çıktı. İlki
soğuk hava deposuydu. Gittiler ve havalarını aldılar.
Asaf’tan aforizmalar.
İkinci adres ise bir çiftlik eviydi. Oradan da bir şey
çıkmadı.
Sinan’cığım bu kombinle nereye gidiyorsun.
Öykü hanım, bu kıyafetimde çiftlik evi konseptli bir
operasyona gidiyorum.
Ama bu ekibin, daha doğrusu Gökçe’nin, Hamza ile işi
var. Yine onay beklemeden, paldır küldür çiftlik evine daldı.Gökçe, Hamza'ya atarlanana kadar Asaf da başka bir Avrupa ülkesine kaçmıştı. İbrahim,
sahadaki istihbarat toplama gücünü kullandı. Yer bellirlendi: Mikanos, Yunanistan. (Karanlık
ve derin dünyadan çıkıp biraz buzuki melodisi o kadar iyi geldi ki, anlatamam.)
Counter strike!
Tabi bizimkiler Yunanistan’a tabak kırmaya değil Asaf’ı
tepelemeye geldiler. Keşfin ardından operasyon başladı ama sonuç haftaya kaldı. Bakalım o mutfak dolabından ne çıkacak?
Amannn, bir derdiniz operasyon değil ki a dostlar!
Enerji piyasasını da ciddi anlamda kontrol altında tutmak gerekiyor. Ekip, bu konuyla
ilgili en doğru adını attı ve sektöre girmek isteyen Esin Alpkaya ile iletişime
geçti. Anlaşılan o ki teşkilat Esin’i piyon olarak kullanmak istiyor. İşler zaten
derin. İşin içine bir de kadının zekâsı girince… Gökçe, Esin’e teklifini bir
güzel sundu. Sunar sunmaz, Gökçe’nin dediği gibi peteğe üşüşen sinekler, Esin’in
etrafına üşüştü. Tabi ki Yıldıray'dan bahsediyorum! Yıldıray, aklınca boş atıp, dolu tutmaya
çalışıyor ama yemezler. Hele ki karşısındaki kadına tecrübesiz ve
vizyonsuzsunuz dedikten sonra. Esin, akıllıca bir manevra ile Yıldıray’ın
ortaklık teklifini askıya aldı. Belki de ipleri elinde tutup, ortaklığı lehine
çevirmek için blöf yapıyordur, kim bilir? Ama bu işe girdiğine değecek bir
hamle gelecektir, diye tahmin ediyorum.
Dünyanın en tehlikeli masası: Fiskos masası!
Tabi ki aşktan bahsedeceğim, bahsetmezsem akıl
sağlığımdan şüphe edin. :) Duru’ya geçen hafta akıllı bir kız dedim
ama lafımı geri alıyorum. Şirketlerindeki müfettiş olayını hala Hamza’ya
bağlamaya çalışıyor olması tam bir kotalı zekâ ürünü olmuş. Hadi, tamam, açık
açık Hamza’ya yazıyorum, tanımak istiyorum dese, eyvallah. Sürekli bir telefon etmeler, yüz yüze
görüşmek istemeler. Duru’nun “toplantı” tadındaki buluşma talebini yemesek de
potansiyel çiftimiz buluştu. Ayrı dünyaların insanları olduklarını, bu
ilişkinin temellerinin ne kadar zor atılacağının sinyallerini aldık. Ama olsun.
Aşk, olmayanı oldurmak değil mi?
Toparlayacak olursak: Asaf, hala meçhullerde. Hangi
delikten, hangi sürpriz ile çıkacak göreceğiz. Esin, Yıldıray’ı bekletiyor ama
o da çok sürmeyecek gibi. Esin’in ani bir karar değişikliği, Yıldıray’ı işten
uzaklaştırma adımı, ekibin işini zora sokar. Yeni olaylar, yeni maceralar ile
heyecan dozu git gide artıyor, ne mutlu!