Günahı bol bu dünyada,
Gelincik ve Atahan Konağı’nın hissesine düşenler ne kadar çok değil mi? Bu
bölüm hatası çok iki insan kalktı,sevabı az diğer iki insanın biletini kesti. Nuran
ve Efsun konaktan kovuldu. Oraya bu şekilde ait olmadıklarına inandığım için şaşırmadım
ve de üzülmedim. Şeytana pabucunu ters giydiren bir planla o konakta
kalmalarına zaten razı değildim. Özel
gün ve geceler dışında o konağa giremeyen Nuran için, gecekondudan müştemilta
terfi etmek pek de bir başarı sayılmazdı. Ayrıca konak dediğin de öyle huzurlu,
mutlu bir yer değil ya neyse.

Konakta mı büyüdün be
Efsun, boşver!
Efsun’un konaktan
kovulmuş olması her şeyin sonu değil. O hala Mehmet Emir’in kızı (şimdilik). Babası için
sarfettiği cümleler sert ve ağır ama 22 yıl önce evlatlık verilmiş bir kız
olarak psikologlar bile bu hırçınlığı gayet güzel izah eder Mehmet Emir’e. Hülya’nın
ki yine geçici bir zafer anlayacağınız. Yani ben diyorum ki; Efsun konağa döner.
Biraz bu kovulma şokunu atlatıp kafalarını çalıştırmaları lazım o kadar. İsmail
konusundaki öfkesini de anlıyorum. Ama o uslup, o tavır aman Allahım o kısma
hiç girmeyeyim.
“Efsun bu babangil ne
diyor bir tercüme et bana”
Benim asıl anlayamadığım
İlyas’ın Nuran’ı ve Efsun’u eve almaması. Üstüne üstlük bir de boşanmak
isteyip, yüzüğü Nuran’ın eline bırakması. Hikayenin başından beri İlyas’ın
duruşundan hoşlanmadım ben. Suç ortaklığı yapmaktan bir adım öteye gidemeyişini
sevmedim. İş birlikçi tavrını zaman zaman vicdanını devreye sokarak teselli
etme çabalarına inanmadım. Bu nafile çırpınışlarıyla gözümü hiç boyayamadı. Etkisiz
duruşunu sadece kendi “namus” anlayışına sahip çıkarken bozuşuna hep
sinirlendim. İki kızı olduğunu unutup, hep Bahar’ı sevmeyi marifet saymasından
ötürü ebeveyn notunu çoktan kırdım. Bu nedenle İlyas’ın gece yarısı kapısına
gelen Nuran ve Efsun’u eve almayışını alkışlayacak değilim. Namusu düşkünü bu
adam gece yarısı iki kadını sokakta bırakarak ne yapmaya çalıştı acaba?!
5N 1K nın tüm sorularını
bu iki yüzde görebiliyorum.
Nuran için bu durum
kırıcı, yaralayıcı. Öncesinde de İlyas “Ne ölüme ne dirime” diyerek kadının
kalbini tuzla buz etmişti. Nuran’ı nadir üzüntülü gördüğüm sahnelerden biriydi.
Anne Nuran savaşçı ama kadın Nuran kırılgan ve yara almaya müsait. İlyas onu
yaraladı. Hep yanında görmeye alıştığı adamın bu gidişini hesaba hiç katmamış
olmalı ki epey sarsıldı. Benim tanıdığım Nuran ilk şoku atlattıktan sonra
gerekeni yapacaktır. Kalbi kırık da olsa zengin olma hedefine kitlenmiş bir
kadın olarak yoluna devam edecektir. Nuran Güleser’i kıskanırken ne kadar haklı
bilinmez. Ama İlyas ile Güleser arasında bir şey olursa, İlyas’ın o dilinden
düşürmediği “namus” anlayışına iki çift lafım olur.
Ateş ne bakmaktan ne de
sevmekten vazgeçiyor.
Bahar’ın yeniden Atahanlar’ın
şirketinde işe başlaması hikaye açısından doğru bir adım. Ateş ile daha sık
karşılaşacakları başka yer yoktu. Aşk kaldığı yerden devam edecek gözüküyor.
Daha ilk karşılaşmalarında Ateş “Seni sevmeme engel olamazsın” dedi bile. Bahar’ın
hayatındaki en büyük aşkı Ateş. Her şeye rağmen ona hala aşık. Tekrar aynı
işyerinde çalışıyor olmaları ilişkilerine olumlu yansıyacak. Bu sık
karşılaşmalar yakında meyvesini verir diye düşünüyorum. Fakat Bahar’ın dikkat
etmesi gereken şey, cinayeti bilip de sustuğunu Ateş başkasından öğrenmemeli.
İşte o zaman işin rengi değişebilir. Bu gerçeği öğrenen Ateş’in Bahar’a olan
güveninin sarsılacağını sanmıyorum. Onu mutlaka anlamaya çalışacaktır. Ama daha
fazla susmasına asla izin vermeyecektir. Bir avukat ve adaletli bir adam olarak, ondan gerçekleri anlatmasını
isteyecektir. İşte bu noktada Bahar’ın vereceği karar ilişkilerinin geleceğini
de belirleyecektir.
Sekreter kız hayatından
endişelenmekte haklı tabi!
Bu bölümde Bahar Yusuf
Bey cinayeti ile ilgili beklenen hareketi yapmadı. Kolay olmayacağını, hemen
gidip polise her şeyi anlatmayacağını biliyordum. Ancak bu bölüm şunu da
anladım ki, Bahar daha uzun bir süre sessiz kalacak gibi gözüküyor. Hatta bu
suskunluk bir Atahan olduğunu öğrenene kadar bile sürebilir. Önceliği kendi düzenini
kurmak ve suç işleyen ailesinden uzaklaşmak olan Bahar acaba hep o ısrarla söylediğim
karanlık tarafa mı geçecek? Öfkeli zamanlarındaki davranışları, Bahar’ın
aslında çok da sakin biri olmadığının sinyallerini bize hep vermişti. Efsun’a
zamanında “İyiliği de kötülüğü de senin kadar iyi biliyorum. Sadece kötü
tarafta olmayı tercih etmiyorum o kadar. İkimizi ayıran şey bu” demişti. Hikaye
boyunca Bahar’ın Efsun’un bağırıp çağırmalarının karşısında ne kadar dik
durduğunu hatta bazen sakinliği ile onu çıldırttığını da izledik. Bakmayın siz Efsun’un
bu hasarlı sözcüklerle dolu gürültülü sesine. Bahar Efsun’u her cephede yener. Damarlarında
Atahan kanı dolaşıyor Bahar’ın. Genetik mirasında Atahanların izi var. Cinayet
konusunda şimdilik sussa da hayatını çalan insanları affedeceğini ve
yaptıklarını yanlarına bırakacağını hiç sanmıyorum. Bahar’ın intikam
hikayesinden ve yeni hayatından bir sezon daha dizi çıkar. Açıkçası bu durum
beni çok meraklandırıyor ve heyecanlandırıyor.
Konak yanlızlıktan ölecek
bu gidişle
Fulya’da evliliğini
bitirdi. Yanlış söyledim galiba, bitmiş bir evliliği uzatmaktan vazgeçti desem
daha doğru olur. Yeterince ağrılı ve sancılı geçen bu süreçte bence en doğru
kararı verdi. Fakat Mehmet Emir’den ayrılırken ya yasal olan tüm haklarını
almalıydı ya da tek bir bavul bile almadan kapıyı çekip çıkmalıydı. Bavulları
doldurup, üstüne bir de Beyza’dan kalan eşyaları göndermesini istemesini pek
havalı bir gidiş olarak görmedim. İki tane çaputa tenezzül etmeden gitseydi pek
şık olurdu.
Önümüzdeki haftalarda Oya
Başar’ı da O Hayat Benim’de
izleyeceğiz. Hayırlı, uğurlu olsun. İzlemeyi sabırsızlıkla beklediğimi belirtmek
isterim.
Emeğinize sağlık.