Kurtlar Vadisi Pusu 253. bölüme geçen hafta bıraktığımız yerden
devam ettik. Polat tahmin ettiğimiz gibi Harun Bey'i resmen ellerinden çekip
aldı. Korumaların ölmesi de yanımıza kar kaldı. Üstelik Lion Timi'ne karşı
sadece ufak bir yaralanmayla başardılar bunu. O rahat rahat müzik dinleyen Mr.
Smith’in kaçışını görmek oldukça keyifliydi. Demek ki Mr. Smith, Polat’ı hiç
hafife almıyor ve onunla karşı karşıya gelmek gibi bir derdi yok. Ne diyeyim,
akıllı adamın hali bir başka oluyor. Operasyon bitiminde Mr. Smith’in hangi
şarkıyı dinlediğini de böylece anlamış olduk. “Gidişim suskun oldu ama dönüşüm muhteşem olacak.”
Geçen hafta beni en çok korkutan şey Erdemlerin yakalanışıydı.
Senaristler burada güzel bir yöntemle hem sahneleri çoğaltmışlar hem olayı
biraz daha örme fırsatı yakalamışlar. Fakat ne yalan söyleyeyim ilk parktan
ayrıldıklarında ikisi de yakalanmayınca şaşırmadım değil. Güzel feyk yedik.
Polat nihayet Harun Bey’in durumuna aymış ve belli ki İhtiyarlar
vekaletleri üzerlerine almışlar. Hoca ile konuşmasında karara vardıkları milli
bir ortakla, çıkan petrolü işleme ve satma fikri çok cesurca bir hamleydi.
Belli ki İhtiyarlar da artık defans yapmaktan sıkılmışlar. Eskiden olsa 50 tane
denge gözetirlerdi. Böylece Vadi’de kurulacak hanedanlığın ilk kez ekonomik ve somut gelecek plannın adımları da atılmış oldu. Milli ortağın ise Azeri iş adamı Nail
Bey olmasına karar verdiler. Sonrasında Hoca -Nail Bey görüşmesinin olumlu
geçmesi bekliyorduk zaten ama, adam çok çekecek çoook...
Tam pembe dizi afişi. Altına yaz, 4 Adam, dev bir şirket, aşk, ihanet ve entrikalar... Hepsi Kurtlar Vadisi Pembe'de...
Bütün bunlar güzel adımlar ama yeterli değil. Petrol işini başka
güçlerin adalet duygularına teslim edince olanları gördük. Günümüzde de 100
yıldır hakkımız olan petrolü bir türlü alamadığımız bir gerçek. “El, elin
eşşeğini türkü söyleyerek ararmış” derler. O yüzden bir işin iyi yapılmasını
istiyorsan kendin yapacaksın. Polat da bunu iyi bildiği için Akif’i ve Siyah
Sancak’dan özel bir ekibi petrol bölgesine yolladı. Kafama takılan şey, kalan Sancak
üyelerinin ocakların emrine gönderilmesiydi. Siyah Sancak küçülüyor galiba...
Karşıdan ne geliyor acaba?
Orta Doğu'ya adam yollayan tek güç Polat değil. İngilizler de
Sagir’i yollamaya karar vermişler. Neymiş? Dinsel ve mezhepsel temelli olmayan
yepyeni bir krallık düşünüyorlarmış. Kral da Sagir olacak herhalde.
Amerikalıların Orta Doğu hakkındaki tepeden bakışlarına hep gülerdim ama
İngilizler değil tepeden resmen uzaydan bakmaya başlamışlar. O topraklarda bunu
başarmak imkansız. Başarılsa dahi ne kadar desteklenirse desteklensin kalıcı
olması imkansız. Üstelik karar Ra’dan gelmiş. Ra gözümden birazcık düştü, ne
yalan söyleyeyim.
Erdem- Polat görüşmesi de oldukça faydalı geçti. Mühendisleri
değerlendirmeye çalışmak güzel fikir. Polat maşallah bir açıldı, pir açıldı.
Ardı ardına adımlar atmaya başladı. Umarım bir daha kapanmaz.
Mutluluk Vadi’de az bulunur bir lüks olduğu için insanlara
hatalar yaptırması çok doğal. Erdem de hata yaptı. Halbuki Polat’dan
direktifleri aldığı andan itibaren işi profesyonelce ilerletmeliydi. Müjdeli
haberi vermesi için tekrar buluşmaları zaaf dolu bir fikirdi. Bedeli de ağır
oldu. İki sevgili Lion Timi'nin eline düştü. Durumun tek güzel yanı en azından
bir süre NBA kalitesinde sayı atmalarını izlemeyeceğiz.
Şimdi şu kapıdan Polat girse ben ona ne yaparım biliyor musunuz siz beni hıııı!..
Nail Bey haberi Fehmi’ye kadar gelmiş. Üstelik genel hatlarıyla
Polatların izleyecekleri yol haritasını da biliyor. İstihbarat 10 puan, bravo
vallahi. Ona da doğal olarak Nail Bey’in kalemini kırmak düştü. Bu konsey
içinde yanlış hatırlamıyorsam kırılan ilk kalem. Ya karizmayı fena çizdirecek
ya da daha güçlü görünecek.
Hakkı, Nail Bey’i ortadan kaldırma görevini Baltazar’a verdi.
Bence hedefteki adamın önemini kavrayamadı. Yoksa Baltazar gibi bir beceriksize
o görev verilmez. Üstelik elinde Nail Bey’e çok daha kolay ulaşabilecek, Polat’la
bağlantısından yararlanabilecek Pusat varken bu kararı verdi. Baltazar işi
berbat edince Fehmi’ye kıvırır durur artık.
Sagir soluğu Irak’da almış bile. Havasından da geçilmiyor. İlk
defa psikopatlık yapmadığı bir işini gördük. Türkmen erkeklerini esir almasına
rağmen kadınları, çocukları öldürür sanmıştım. Kimseye dokunmamış. Kim bilir, belki
bir gün gerçekten orantılı davranan bir kötü olmayı başarır...
Artık kilitleri bu kadar sağlam yapmıyorlar..
Siyah Sancak durur mu o da bir operasyon yaptı ve esir Türkmenleri
kurtardı. İçeri sızma ve rehineleri kurtarma görevi gerçekten keyifliydi ama
nedense fazla kolaydı. Neden kolay olduğunu da sonradan anladık. Meğer esirler
yem olarak kullanılmış. Akifler tuzağa düşmüş. Gerçekten güzel numara ama inşallah
o roketatar döner dolaşır sende patlar Sagir efendi.Ayrıca kapı patlatma sahnesi resmen kahkaha attırdı. Yabancı
filmlerde görürüz sık sık kapıya ufak çaplı bir düzenek kurup kilidi patlatmayı.
Bizde kilit durdu, kapı patladı. Eğlenceli sahneydi.
Belli ki Mr. Smith’in zamanında elektrikle ilgili kötü anıları
var. Zira daha acılı başka yöntemler varken ısrarla onu kullanıyor. Çünkü onun
acısını biliyor. Aydan’a söylediği “sakın şifreyi hemen söylemeyin” repliği
gülümsetmedi desem yalan olur. Aydan’ın çığlıklarını duyan Erdem yerinde
durabilir mi? Tabii ki kapıları yumrukladı. Fakat sinirden değil. Planı var.
Elektrikli sandalyeye bir verici yerleştirmek akıllıca. Fakat ihtiyacı olan
elektriği alma tarzı çok daha akıllıcaydı.
Hackerlik işinde kafayı her türlü kullanacaksın.
Herhalde uzun zaman Erdem’in Mr. Smith’e kafayı koyuşunu unutamam.
Evde kahkahalar patladı resmen. Hatırlar hatırlar gülerim artık. Elektrikli
sandalyedeki adamdan kafayı yeyip yığıldıktan sonra istersen 50 kere yumrukla
neye yarar? Mr. Smith’in hazır dikkati dağılmışken ve sinirliyken Erdem’in onu
bilgi bombardımanına tutup istediğini alması muhteşemdi. Bütün şifreleri
bildiğini söyledi. Dolayısıyla ilgi odağı oldu. Araya da elektrikli sandalyenin
şarjını sıkıştırdı ve sinyal yollanmış oldu. Senaristler gerçekten güzel
örmüşler.
Pusat’ı babası konsere yollamamış ergenler gibi suratını asıp
otururken gördük. Kafada kurdukça kuruyor. Polat'la hatırladığı sahneler daha
önce gösterilmiş miydi bilmiyorum ama saat taktiği hem manalı hem de çok
güzelmiş. Saati çekmeceye koyuşu ise bir o kadar manasız ve çirkindi. Kafanda
kurup duracağına delikanlı gibi çık Polat’ın karşısına dök içindekileri.
İki bölümdür Pusat’a çok kızıyorum ama hala beni şaşırtmayı
başarıyor. Tilki ile en çok meselesi olan adam Erhan. Sen Erhan’ın elini dahi
sıkma ama Rascoln, Tilki avına çıkarken ona katıl. Niye? Seni gerçekten
kandırdıklarını inanıyorsan Tilki’ye niye düşmanlık ediyorsun? Galiba burada
Pusat'la ilgili aslında şüpheye düşmediği yönünde ince bir mesaj var. Bekleyip
göreceğiz artık.
Karanlık adamlar karanlıkta konuşur. Mafyaya Giriş Ders 1
Sonunda Rascoln, Tilki’nin peşine düşecek de Tilki neyin peşine
düşüyor anlamak mümkün değil. Baltazar’ı almış karşısına Nail Bey konusunda
resmen “konseyi salla, sen beni dinle” diyor. Benim bildiğim Baltazar ya ikili
oynar ya da konseyden yana olur. Fakat ikili oynarsa Tilki onu affetmez.
Sonunda o tarafa da biraz hareket ve eğlence geleceğe benziyor.
Madem Erdem sinyali yolladı e gidip alın bari. Hem Cahit’e de
hareket olur kaç bölümdür dinleniyor. Polatlar yoldayken Erdem durumu
geciktirmek için her şeyi yaptı. Önce Aydan’ın şifresini girip onun serbest
bırakılmasını istedi. Ama Mr. Smith güya Aydan’a koridorda işkence yaptırarak
Erdem’e kazık atmış oldu. Bence elektrik kullanmayı bırak, önünde Aydan’ı kıtır
kıtır kesseler Erdem yine de o şifreyi vermez.
Neyse ki Polat yetişti fakat girişte çok oyalanmaları Mr. Smith’e
iyi zaman kazandırmış. Erdem’i de kızı da alıp kaçmayı başarmış. Erdem’i odada
bulamamak tam bir şok oldu. Haftaya ne olacak en ufak fikrim yok. Fakat dizinin
farklı karakterler üzerinden attığı her adımla geldiği noktalardan oldukça
memnunum.
Erdem’i kurtarmak için yapılan operasyon sahnesi gerçekten
keyifliydi. Zaten bu bölümdeki çatışma sahnelerinde genel bir kalite yükselmesi
vardı. Mr. Smith de bir bölümde iki kere Polat Alemdar’la çatışmaktan kaçmış
oldu. Çekirgenin üçüncü hakkı kötü sonuçlara gebedir. Keyifli bir Vadi haftası
geçirdik. Bittiği yere bakacak olursak daha da keyifli bir Vadi haftası bizi
bekliyor olacak. Haftaya görüşürüz...