Eller ayırsa bile, yollar ayırsa bile siz ayrılamazsınız!
Genellikle 19-25 arası kitlenin izlediği ama nedense ısrarla genç kitlenin sokaklarda olduğu Cumartesi günü, 21.45’te yayınlanmaya devam eden dizi Kardeş Payı’nı yorumlamaya başlıyorum.

Okuyucular hazır mıyız?

Geçen bölüm Eda’nın gidişiyle depresyon teması işlendi ve atlattılar bir şekilde. Bu bölümde adı bile zikredilmedi ve Metin & Emrah artık benim için ‘Bitirim İkili’ ki zaten kendileri de “Artık hiç ayrılmayalım.” diyerek benim isteğimi yerine getirdiler sağolsunlar. En çok beğendiğim sahneler tabii ki de takım elbise alma ve discoda kız tavlamaya çalışma sahneleriydi. Petitolarım o kadar iyi insanlar ki kız ayarlamayı bile bilmiyorlar; hayır diyemiyorlar. 12bin liralık takım elbiseyi tezgahtar, kız diye almaya razı olup tarlayla ödüyorlar. Best Model of Divriği’nin Kangal güzeli, Best Model of Kanlıca’nın Yoğurt güzeli oluyorlar. Bana söyleseler ben inanırım, öyle güzel adamlar çünkü.

Merhaba, tanışalım ben Sena. 

Dizide Bor muhabbeti artık bitti sayılır. Sadece Büyük Hilmi ve müritlerinin üzerinde tartıştığı bir mevzu haline geldi. Petrole dönüş var ve bir anda “Bizimkiler dizisinde petrol bulunsa ne olur?”a dönecekti. Aslında dönse tatlı bir anı olurdu dizi için, hep bir yerinden o diziye göndermesi var. Bir de izlemesi güzel olabilirdi. Bu tarz değişik manevralarla izleyici ayakta tutulabilir. Mesela ben her hafta aynı cümleleri yazıyormuşum gibi geliyor çünkü belirli bir konu yok. En azından farklı temaları yorumladığım zaman daha heyecanlanırım yazarken. Ama bu bölüm eğlendim. Mafya sahnelerinde başka şeylerle meşgul olabiliyordum, bu hafta severek izledim. Özellikle zabıta olmayan mafyaya yaptıkları iyilikle “Mafya da olsa arkadaş arkadaştır.” mesajını verdiler.

Hilmi Revolutions

Pilav günü sahnelerinde üzülmedim desem yalan olur. Feyyza'nın lise anılarını anlatmasıyla her cümlesinde "kı-ya-mam yaaa." oldum. Deniz'i anlatan kızları oracıkta dövmediyse, bu Feyyza'nın gerçekten değiştiği, olgunlaştığı anlamına gelir.

Topukluyla yürürken ben

Dizinin en korkutucu sahnesinden bir kare. 

Ben bip’siz versiyonuyla izledim bu bölümü ve neredeyse hiç kesilmedi. Bir kadın izleyici olarak aşırı küfürden –hak verirsiniz ki- rahatsız oluyordum. Bu sezonun en eğlendiğim bölümü oldu ve demek ki küfürlü komedi o kadar da komik olmuyormuş dedim.
Hamiyet’i birazcık düzelttiler ve “Madem mahalleliyle bir aşk yaşatacaksınız, Sezai olsun!” diye içimden geçiriyordum, bu bölümde büyük aşkın tohumları atıldı. Hamiyet'in bebişinin adının Sezai olduğunu öğrenince adamcağız şekilden şekle girdi. Sezai'ciğime ergen tripleri attırdığınıza göre patlama yakındır.

Bembeyaz dişler, kendinden emin gülüşler... 

"Ben hayatımda böyle güzellik görmedim." duruşu.

Ali tam istediğim kıvama geliyor. Ali’nin Yiğit’e dönüşümü işlenirken Emrah’ın Eda’ya kullandığı “taş olmuşun” repliklerinin “leş olmuşun”a uyarlanması beni mutlu etti çünkü ezbere biliyorum diye gururlandım kendi çapımda. Top sakallı, saçları geriye taralı ve lensli Ali gerçekten de olmamıştı. Bir insan bu kadar olamazdı. –Şaka şaka.

Bu yazıyı yazarken reytingler de çıkmış oldu ve Perşembe ile kıyaslandığında çok tatlı sonuçlar çıkmadığını gördük. Hoop yazımın başına dönersek, gençlerin izlediği bir diziyi, gençlerin sosyalleşmek için tek günleri olan Cumartesi’ye koymak –ben çok anlamam bu matematikten ama- ne derece doğru, tartışılır.
Haftaya görüşürüz okuyucular…
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER