Nasıl başlayacağım diye klavyede her tuşta elimin gezdiği ama hiç birine kuvvetle basamadığım bir yazı oldu bu.. Değişik duygulara girdim bu hafta 9. bölümü izlerken.. Geçen haftaki vurucu final sahnesinin enkazlarıyla başladı bu hafta dizi.. Bir türlü anlayamadığım iki bölümde efsaneye dönüştürülen Taylan-Mine çiftinin bayık iç sıkıcı konuşmalarıyla ve Mine'nin sözde büyük (!) aşkına engel olanın Asiye olduğunu öğrenmesiyle de devam etti. Ah be Mine, ne ara bu kadar körleştin de ablana sırt çevirdin anlamıyorum ki...

Nasıl kıyabiliyorsunuz şuna?!
Çetin.. Milyonluk marka atkısını ona seferber edecek kadar çok seviyor Asiye'yi ama Asiye'nin derdi hayatını birinin eline verip kaçmak.. Mine ve Taylan'ın iki bölümde Romeo Jüliet düzeyine gelen aşklarına karşı Çetin'in her geçen gün ince ince katlanan duyguları daha gerçekçi ve daha çekici.. 'Sevmeye alerjin var bünyen kaldırmıyor' diyecek kadar da Asiye 'jargonlarını' çözmüş durumda..

Ya sanırsın tecavüze uğramış (!)
Acının cinsiyeti olmaz derler. Bundan sebep bölüm boyunca kendime yakın hissettiğim inandığım Hale'nin haliydi.. Kendi deyimiyle 'basit kadınlar gibi böğüre böğüre ağlamaktansa' takındığı güçlü kadın imajı rocks! Hale'nin annesi Nesrin'in gözü aç, gözü yükseklerde, gözü paradan başka birşey görmüyor. Her ne kadar "ben kızımı düşünüyorum" dese de, 'Belenoğulları' barkodunu taşıyor olması onun için kızının duygularından, sağlığından daha önemli.. Ama Hale farkında 'hiç bir cereyan kurtaramazdı onu, hiç bir bitki çayı söndüremezdi içindeki yenilmişlik, kaybetmişlik hırsını' ve o da biraz Asiye'nin gazı, biraz da kendi mantığının el verdiği ölçüde kendi planını devreye soktu.
Ama ummadığım şekilde devam etti plan, bir ara gerçekten çok çirkinleşti hatta ilişki trafiği Aşk-ı Memnu'yu bile geride bırakan çarpık bir yumağa dönüştü. Kocasını kıskandırmak için başkasından etkilendiğini söyleyen bir kadına Mıy Mıy Taylan'ın tepkisi bile sert oldu ( Bir ara aldatıldığı adamla bile empati kuracak diye korktum yalan değil) Taylan kendince Hale'yi 'el altında her zaman bulunan bir eşya' olarak gördüğü için yaptığını yediremedi ve bir anlık nefsine yenik düştü. Bence olay bu. Çünkü çatışma gereği hiçbir zaman Taylan-Hale cephesinin eskisi gibi yolunda olmayacağını biliyorum. Aradaki aşk artık yok.

Size birazdan çarpık ilişkinin Allah'ını yaşatacağım. by Hale
Dizide herkesin bir derdi var ve herkes kendi entrikasını çevirmekle meşgul. Berkant bile sırf Asiye'nin zengin dünyasına kapak atabilmek için kendi küçük dünyasında farklı 'çakallıklar' peşinde ama bu benim için zaten hiçbir bölüm tansiyonu düşmeyen dizide yeni aksiyonlar açacağı için gayet iştah kabartıcı :)

Bitirim üçlü?
Teneke'de ise tam 'denizde kum fakirde dert' durumu vardı. Salim'in pilav arabası yüzünden çıkan kavgada nezarete düşen Salim-Berkant-Ali (Bkz: Bitirim üçlü) Çetin sayesinde kurtulunca Çetin, Asiye'nin eski evine gitti. Burada öğrendikleri Çetin'in Asiye'ye olan ilgisinin alt metnini oluşturuyordu ve karakterler daha boyutlu hale geldi ki enfesss detay :)
Pervin'in 3. sınıf programlarda sırf reyting için uçan kaçan, sinir krizi geçiren insanlara kafa tutan 'saç baş yolma' eşliğindeki 'çığırışları' teneke sokaklarını inletmekle meşgulken Küçük Ayşe'nin dökülen saçları.. Allah'ım dedim bir ara dünyadaki tüm dertler toplanmış Nayloncu Salim'e tebelleşmeş olmuş!
Pervin... Ayşe'nin dökülen saçları için ona başörtüsü verecek kadar iyi niyetli ama zaten hiçbir haline tahammül edemediği Salim'in bir de beceriksizliklerine katlanmak zorunda kalınca gözü dönecek kadar zalim.. Kendi içinde kaybolmuş kadın..
'Değer verdik yeteri kadar, herkes artık ederi kadar' by konuşmayı öğrenmeye çalışan çocuklar gibi Asiye jargonunu kapmaya çalışan Çetin
Bu bölüm her karakterin 'neden öyle olduklarını' anlatan detaylar vardı. Her karakterin derinliğine inildi. Çetin mesela.. Her ne kadar başlarda zengin kızlarla düşüp kalkan yediği önünde yemediği arkasında yalı çapkını hayatından mutlu gibi görünse de zamanla içindeki boşluğu farketti. Ha, bu süreç biraz Asiye sayesinde hızlandı ama o da adım atmaya başladı artık. Şirkette işleri batırınca 'Tekstil atölyesini satın alıcam kurtarıcam seni bu hayattan Asiye' diye böbürlenmesi de onun gözünde birazcık da olsa değerlenmek istediğinden. Asiye her ne kadar şikayetçi olsa da zamanla Çetin'e yakınlaşacak diye düşünüyorum çünkü kendince geliştirdiği kontrol mekanizması şimdilik etrafında olup bitenleri görmesine izin vermiyor.
Evi yurdu neresidir bilemediğim, ne zaman görsem ya sokakta ya kahvede takılan Ali'nin psikolog maceraları tam gaz devam ediyor. Ama Mine'nin içinde bulunduğu hiçbir durum bana çekici gelmiyor. Kız çorbaya fazladan sıkılmış limon gibi içinde bulunduğu her durumu ekşitiyor bayıyor yahu. Ali birader benden sana bir tavsiye Mine'yi kaçır. Taylan da peşinize takılır belki biz de hepinizden kurtuluruz, nasıl fikir bence çogzel!
Asiye pardon Selen 24 yaşında ..
Asiye nereye gitse yanında taşıdığı cep-boy dertleriyle (cep boy dediysem her biri en az bir bölüm için aksiyon malzemesi) yalıda boğuşurken bir de cep boy Seda (bu sefer gerçekten boyutu da küçük) çıktı başına. Kız her bölüm finalinde tehdit yiyor tam "bu sefer tamam artık bulaşmaz Asiye'ye yoksa mezarına çiçek atacak kızın" diyorum ama sürpriz yumurta gibi çıkıp bombayı ortaya bırakıp gidiyor. Bu sefer de doğum günü bahanesiyle hayatına zaten 'güneş doğmayan' Asiye'yi köşeye sıkıştırınca Asiye ve Çetin yaptıklarıyla bir kez daha yüzleşmek zorunda kaldılar. Başından beri anlamaları gerekeni daha yeni anlamaya başladılar. ''Başkasının ahı üzerine kurulan mutluluklar fazla uzun sürmez.. ''
Tansiyonu düşürmemeye yeminli senaristler bu bölümü de tüm hikayenin bel bağladığı o videoyu Semra Hanım'ın izlemesiyle noktaladı. Elbette ki bu bir son değil. Bakalım bu işten nasıl kurtulacaklar?
Bu haftanın en sevdiğim Asiye repliği : Asgari ücret gibiyim anasını satayım kimse benimle geçinemiyor..
Peki ya senin ki?