Ranini tv’de Diriliş “Ertuğrul”
dizisine ufak bir ara vermiştik. Yolun bundan sonrasında sizlere bendeniz eşlik
edeceğim. Her şeyden önce Esra Mert buraya kadar getirdiği için koca bir
teşekkürü hakediyor. Umarım onun yokluğunu aratmam. Başlayalım bakalım.
13. Bölüme rüzgar gibi bir giriş yaptık. Eftelya sadece
kendini değil, tüm obayı da yaktı ama Ertuğrul’da inanç tam maşallah. Moral
bozsa da, enseyi karartıp oturmuyor. Hoş otursa da İbnü’l Arabi bir şekilde
gelip onu ayağa kaldırıyor. Geçen bölümlerde dendiği gibi yakışır mı bey oğluna
kös kös oturmak? Ardından gelen zikir sahnesi ise yine çok güzeldi. Hani
müslüman olmayan adam bile katılmak, bu huşu içinde kaybolmak ister. Diriliş “Ertuğrul” bu işleri çok iyi
yapıyor.
Beni yak, obayı yak, her şeyi yak. Bir kıvılcım yeter hazırım bak...
Ertuğrul’da inanç tam, plan da tamam. Madem El Aziz’e
gidemiyoruz o zaman El Aziz bize gelsin. Çıkmaza girer gibi olduğunda durumu tersinden
okumak her zaman faydalıdır. Plan, Dadı’nın da aklına yattı ama bunun için
Ertuğrul’un Halime ile El Aziz’e sessiz kalması gerekiyor. O an geldi çattı
yani. Halime mi, Oba mı? Kahramanlar da bu gibi durumlarda ortaya çıkar zaten. Seçimler
normal insanlara göredir. Kahramanlar kendi yollarını çizer. Ertuğrul’un yolu
bakalım nasıl olacak...
Bunca zaman sonra Titus beni şaşırttı doğrusu. Kaç bölümdür
sinsi sinsi dolan sonra Ertuğrul’un karşısına tek başına çık. Hani yaptıklarını
bilmesem, dilim varsa “helal olsun” diyeceğim. Dişe diş de çatıştılar bir
tarafın bariz üstün gelmediği bir şekilde. Zira belli ki Titus ile Ertuğrul
arasındaki savaş çok uzun sürecek. Ertuğrul’un etrafı çevrildiğinde yetişen
Afşin Bey de olmasa cidden yanmıştık.
Tamam, Afşin Bey sonrasında Kara Toygar’la onu buluşturarak
hata yaptı. Bir an için Ertuğrul, Kara Toygar’a inanacak sandım ama yine verdi
ayarı, verdi ayarı. Durmadı Afşin Bey’i de sildi defterden. Canını beş dakika
önce kurtarmış adama da o kadar ağır konuşmamak gerek bence. Gitmiş Turgut’u
kurtarmayı da denemiş. Afşin Bey’e biraz ayıp oldu doğrusu. Kara Toygar onu
kullanıyorsa ne olmuş yani? Sen de Kara Toygar’ı kullan diyeceğim ama Ertuğrul
bu, dünyayı karşısına almadan rahat edemiyor.
Onlar plan yapadursun, Numan milleti isyana çağırdı bile.
Bir de kızının yüzüne kükredi ki o an görsen astığı astık, kestiği kestik bir Bey sanırsın. O kadar bağırmanın altında yatan sebebin suçunu gizlemek olduğunu
kızı bile biliyor. Nitekim er kişi sesini yükselttiğinde taş kesilen kadınların
aksine bu sefer Halime babasının tam gözlerinin içine baktı ve biz ne söylemek
istiyorsak onu söyledi. Numan hakikaten inanılır gibi değil. Yıllardır niye
kaçtın o zaman be adam? Başka güçlü devlet mi yoktu da emirlikle iktidara
yürüyeceksin? Amaç iktidara yürümek değil. Rahat rahat sarayda yürümek. Ne
diyeyim, yattığın yerler diken olur inşallah.
Selcan Hatun yine çok formdaydı. Neymiş iki kız kardeşten
kayılar çoğalacakmış. Kusura bakma Selcan Hatun ama dünya ne o gün ne de bugün,
ufak ufak, bir sürü Selcan’a hazır değil. Bir tanesi fazlasıyla yetiyor. Düşürdüğü
çocuğa Aykız dikkat çekince acil bir çözüm bulması gerekiyordu ki o da kurban
olarak yine Aykız’ı seçti. Git, sataş, darbe al ve suçla...
Düşünüyorum, öyleyse kötüyüm!
Selcan Hatun'u bir yere kadar anlıyorum. İntikam hırsı, kin
gütmek günahtır. Fakat çocukluğunda büyük bir travma yaşamış. Babası gözleri önünde
öldürülmüş. O da yetmemiş katiline yıllarca “Bey” demek zorunda kalmış.
Hizmet etmiş. Travma sonrası yaşadıkları da normal değil yani. İçinde bir kin
büyümeyeceğini düşünmek saflık olur. Bunu anlayışla karşılarım. Aykız’ı suçlamasını
da anlıyorum. Bir kurban gerekiyor ki gözler onu suçlamasın. Fakat 30 kırbaç ne
yahu? Suçu olmayan birine hiç merhamet etmemek de ne demek? Sırf keyfine eziyet etmek de ne
demek? Selcan bu bölüm bana doğuştan kötü olduğunu ispatladı. Benimle beraber
Hayme Ana’ya da ispatladı. Bastır Ana, arkandayız!
Kurdoğlu tarihteki ilk uyanık geçinen aptal olabilir kanımca. Günümüzdeki bütün uyanık geçinen aptallar da onun soyundan gelme. 12 bölümdür hiçbir
şeyi beceremediği gibi bunun farkında dahi değil. Hâlâ ilerlediğini sanıyor ve
en önemlisi her ne kadar Selcan’ın şeytanlığını bilse de hâlâ onu hafife
alıyor. Uzun zamandır demeyi istiyordum ama, bu bölümde Selcan kendi de
dedi. Sen onun evladının katilisin. Süleyman Şah listenin birinci sırasındaysa,
sen de ikinci sıradasın. Hadi tamam, beceriksizsin. Bari siyaseti iyi oku. Benden
hiçbir şey kaçmaz der gibi dolanıyor ama Tapınakçılar'ın ona yardım edeceğini
düşünebiliyor. Hani bu kadar aptallığa pes diyorum. Kurdoğlu’ndan, Süleyman Şah’a
zarar gelmez. Gelse gelse fayda gelir.
Mutsuzluk bu denli yakışmasaydı belki de bu kadar mutsuz olmazdın be Halime...
Halime Sultan yine pek dertli. Nasıl dertli olmasın? Bir
yanda Ertuğrul, bir yanda Kayı Boyu bir yanda hayal kırıklığı yaratan babası ve
aşk çocuğu El Aziz var. O da tıpkı Ertuğrul gibi önce Kayı dedi ve kolayca en
azından bir kışlık hayatlarını kurtardı. Ya da o öyle sanıyor. Zira Nasır tıpkı
dergahta yaptığı gibi önce suçu işleyip sonra “ama efendim...”lere sığınabilir.
Zaten El Aziz’i bir türlü anlayamıyorum. Bence Nasır’a, Halime’den daha çok aşık.
Nasır da sevilmeyecek gibi değil vallahi. Öyle güzel gurur
okşuyor ki Halep Emiri kendini Cihan Padişahı sanıyor. Lafların arasında da
zehrini akıtınca Nasır’ın her söylediği doğru oluyor. Ertuğrul hiç öyle mi? Gardaşı
bile Emir memir dinlemiyor pat pat laf sokuyor. Tabii sevilmezler. Kimse
eleştiriyi sevmez. Bu 900 yıl önce de böyleydi. Bugün de böyle.
Nasır yine iki cümleyle Ertuğrul’u El Aziz’e düşman belletti.
Neymiş, Esma’yı diri diri yakmış. Halep sokakları El Aziz diye inlemiş. Bu Emir
hazretleri böyle pohpoh düşkünüyken kolay kolay ayamaz duruma. Dergahtakilerin
katline tepki gösterdi ama Nasır hâlâ İbnü’l Arabi’yi hedefe koyacak cesareti
kendinde buldu. El Aziz’in Arabi hazretlerini de hain bellemesi yakındır.
Gurbet zordur derler. Bir de işin içinde işkence varsa gerisini siz
tahmin edin. Turgut hâlâ kurtarılmayı bekliyor. Adamı bitirdiler resmen. Beynine
giden yolu onlara Hasan Sabbah göstermiş olmalı. Doğrusu Hasan Sabbah’ı bir de
onlardan dinlemek isterim. Bir bölümde olur belki. Adam yüzük öpüyor, doğru
düzgün yürüyemiyor, bilincinin yarısı kapalı fakat Mevlam nasıl bir kısmet
vermişse hâlâ Tapınakçı tepeliyor. Yıktı gene iki tanesini yere. Turgut’a bakan
prenses, ilerde Aykız’la arasına perde olur. Demedi demeyin diye söylüyorum.
Fragman’da Titus ile Ertuğrul’un dövüş sahnesinden çok
Süleyman Şah ve Kurdoğlu’nun dövüşü beni meraklandırmıştı. Meğer tam bir
feykmiş. Fragman ile olayın aslı arasında böyle farklar olması pek hoşuma
gitmiyor. Neyse ki obaya gelen Halep Elçisi keyfimi yerine getirdi.
Of of of o ne küstahlık öyle... Süleyman Şah altta kalır mı?
Asla! Ağzının payını bir güzel verdi. Üstelik eli kılıcında olan komutanın
dibine kadar da hiçbir şekilde tedirgin olmadan yürüdü. Sen kimsin ki adamın
obasında adama posta koyuyorsun? O Süleyman Şah ki Halep Sarayı'nda, Halep Emiri’nin
yüzüne karşı “O vakit Halep’e yazık olur!” demiş adam. Senin esip gürlemenden
mi çekinecek? Çekinmedi tabii, yağlarımızı da eritti var olsun!
Ufak mufak ama İsviçre çakısı gibi maşallah.
Gecenin en karanlık anında umut ışığını Yiğit yaktı. El Aziz
büyük bir kumandanmış gibi Selçuklu’ya nifak sokmanın planlarını yaparken Yiğit’e
de kendi ağzıyla Türkmen Beyleri'nin toplanacakları yeri söyleyiverdi. Bu
bilgiyi taşıyarak ufacık Yiğit belki de 800 yıl etrafını aydınlatacak dev ateşin
ilk kıvılcımını çakmış oldu. Bilgi hızlıca Ertuğrul’a ulaştı ve Nasır her
zamanki gibi sinsi sinsi Türkmen Beyleri'nin aklına girecekken Ertuğrul sofranın
başında bitti. Tam anlamıyla 'Nasır'a Ertuğrul şoku' oldu. Şimdi Nasır düşünsün...
Ertuğrul oyunları bozadursun Halep’de El Aziz nikah için
mindere kuruldu bile. Halime Sultan’ın onda gönlü olmadığını, Ertuğrul’a aşık
olduğunu bile bile üç kere evet dedi. Bunu siyaseten yapmış olduğuna inansam
hiçbir sözüm olmaz ama o kendi bencil aşkı, hevesi, sefası için yaptı.
Elbette faturası ağır olacak. Zira Afşin Bey bu defa da Halime Sultan’ın
imdadına Hızır gibi yetişeceğe benziyor. Ertuğrul bir gün Afşin Bey’e söylediği
sözler için pişman olacak ama şimdilik pişman olma sırası Nasır ve Numan’da.
Gelecek hafta çok keyifli olacak çok...