9.bölümüyle
seyirci karşısına çıkan Shameless'ta heyecan kesilmiyor.
Frank'e bakın! Fazla mutlu gözükmüyor mu
Bu hafta
shameless'ta yaşananlara kısaca bakıcak olursak; sevgili babamız Frank
Gallagher'ın yeni doktor kızımıza karşı bazı hisleri olduğunu anlamışızdır.
Zavallı kızcağız 32 yaşında gencecik 3.derece pankreas kanseri olmuş ve işin
içinde olduğu içinde fazla zamanı olmadığını biliyor. Hayatının son kalan
günlerini düşünmeden, istediği her şeyi yaparak geçirmek istiyor. Bunun için
karşısına Frank'den daha elverişli bir aday çıkamazdı zaten... İlk başta
Frank'in gözlerindeki ışıltının sebebi, kızımızın cüzdanının hayli kabarık
oluşu ama bence Frank kıza acıdığından mıdır yoksa onu kendine yakın
gördüğünden midir bilemeyeceğim ama doktordan hoşlanmaya başladığı çok açık..
Önümüzdeki bölümde ikisinin gidişatının nasıl bir seyir izleceğini göreceğiz.
Fiona bu
bölüm uslu ve arka plandaydı. İşinde, gücünde, ayrılık acısı çeken bir role
bürünmüştü. Ehh pek ayrılık acısı çekiyor mu bilemeyeceğim ama eski hassas,
herkesin derdine koşturan Fiona geri dönmüştü bu bölüm. Ian için bir yandan hem
iş arayıp hem hastaneye yatması için uğraşırken bir yandan da Sean'den
tavsiyeler alıyordu. Sean her zaman tavsiye vericek olan değil ya, bu seferde
onun başına işler açıldı. Boşandığı eşinin başka bir eyalete taşınması,
oğlunuda yanında götürmesi ama şartlı tahliye memurunun Sean'e başka bir
eyalete taşınması için izin vermemesi ardından Sean'in durumu bu bölümün en
duygusal sahnesini yaşattı bizlere. Sean!ın geçmişinden ne denli pişman
olduğunu ve kendini bir daha keybetmeyip o noktaya gelmemek için neler
yapabileceğini görüyoruz.
Ailemizin
zeki delikanlısı Lip adeta dişini tırnağına takıp her alanda uğraşarak
kaçırdığı okul harcını ödemeye çalışıyor. Ben Lip'in sınıfa geç kaldığı sahnede
hocasıyla yaptığı konuşma sırasında aralarında bir yakınlık olacağını
anlamıştım. Şaşırtmadı o yüzden de.. Ama Lip'in okul harcını kimin ödediğinden
emin olamıyorum, zira finans bölümündeki öğretmenin anlattığı hikaye pek
inandırıcı gelmedi. Lip'de pek yemişe benzemiyor. Bu işin arkasında başka biri
var Lip'i destekleyen, buraya yazıyorum.
Ian'ın hali
ise harap gerçekten. Büyük teyzelere benzetti beni bu yorum işi ama cidden
öyle. Gencecik çocuk halisünasyonlar mı dersin galipten insanlar mı dersin
tuhaf tuhaf şeyler görüyor. Bir çeşit şizofreni haline düründü Ian. Neyseki
gerçekten var olmayan insanları gördüğünü kabul etti de, onu sonunda hastaneye
yatırabilmeyi ikna ettiler.
Kev'i böyle görmekten hiç hoşlanmıyorum
V bu bölüm
uslu ama Kev beni şaşırttı üzdü falan falan. O ne hal gerçekten Kev ayrıca
komik bir şey diyorlar ona 'ırf muhafızı'ı mı ne, Türkçeye çevirince daha komik
oluyor da. Ne yani sübyancı mı oldun inanamıyorum. Birkaç maceradan sonra tabi
Kev'in ünü üniversitenin çoğunluğuna yayılıyor, gençlerimiz bu durumdan
rahatsız olunca Kev ile konuşmaya karar veriyorlar. Konuşma sırasında Kev bir
şeyi farkediyor ki o da neden diğer onca insan dururken V ile evlendiği. Kısaca
onu ne kadar sevdiğini anlıyor ve sanırım barışma dönemi yakın. Ama artık
öngörü yapmıcam ikisinin ilişkisiyle ilgili.
Chuckie ve
Carl'ın hapis maceraları dönemi başladı. İkisi de ıslah evinin yolundalar. Sam
ile Carl'ın kavgası sırasında sesli güldüm. Bu kadar komik bu kadar sıradışı
bir abla kardeş ilişkisi olamaz. Chuckie'nin de gerçek anlamda gerizeklı olduğu
testlerle ortaya çıkıyor ama onu ceza almaktan kurtarmaya yetmiyor. Carl ise ne
ablasını ne avukatını dinliyor ve patronlarını ele vermiyor. Bu durumun
sonuçlarını önümüzdeki bölümlerde izleyeceğiz.
İyi Seyirler