İlk kısa tanıtımını fazlasıyla İntikam'a benzettiğim için burun kıvırdığım lakin çok geçmeden 'büyük lokma ye büyük laf etme' diyen atalarımı haklı çıkarırcasına ilk bölümünden vurulduğum ama 'zalım panel izin vermez yaşatmazlar bu aşkı' diye uzaktan izlediğim biraz da özel sebeplerden dolayı bir türlü fırsat bulup yazamadığım dizidir Kara Ekmek..
Yıllarca üvey annesi ve onun dolduruşuna gelen babası tarafından ezilmiş, aç bırakıldığı sevgiyi af buyrun mahallenin çakalında arayan ama ilk fırsatta karın boşluğuna dirsek yiyen tam hayallerde gerçeklerde 'muş' olmuşken türlü entrikalar ve soğuk kanlılığıyla ülkenin en zenginlerinden Belenoğulları'na gelin olan Asiye'nin biraz entrika, biraz intikam, biraz rahat yaşama isteği bolca da gönül ilişkilerinden dolayı o yalıda tutunma hikayesi..
Okuduğunuz gibi aşırı tüketimden hissizleşmiş seyirci için de, değirmen taşı gibi iş öğüten panel için de çekip sündürülebilecek bütün konular mevcut. Cuma günü gibi zorlu bir günde sessiz ama derinden gelerek zirveye yaklaştıkça uzun süreceğini düşündüğüm dizinin (hadi inş) bölüm yorumlarına bu hafta itibariyle başlamak istedim..
Hayde Rastgele..

Sen ona bakıyorsun o başkasına...
Geçen hafta Hale'nin de katıldığı 'Belenoğulları Yalısı Kadınları' arasındaki soğuk savaş iyiden iyiye ısındı bu hafta. Hale onun yerinde olabilecek herhangi biri nasıl davranabilirse öyle davranmaya çalıştı. Kocasının başkasına aşık olma fikrini tabi ki kabullenmeyecekti ve tekrar kazanmak için uğraştı. Sessiz davrandı olmadı, duvarlara vazo fırlattı olmadı, en sonunda Taylan'ın şefkat damarına oynadı kocasını ondan iyi kimse tanıyamazdı ve Taylan ona aşık olmasa da değer veriyordu. Ama bütün bunlar aslında durumu kabullenmenin ilk safhasıdır Hale unutma. 'Sessiz atın çiftesi ağır olurmuş'un karşılığıydı resmen bu hafta. Buzlu suyla banyo yapmalar, camı pencereyi açık bırakmalar korkulur senden Hale. Ama haklı sebepleri de var alt tarafı bir hafta ana evine gitti döndü baktı kocası aşık olmuş. Ona göre bu gelip geçici birşeydi ve Taylan-Mine olamazdı. Bizce de olmaz Hale'cim, eğer bu bir türk dizisiyse başrol başrolle olmalı ki bu kombinasyonda Taylan'a Asiye düşüyor. (Senaristler bu topa ne kadar geç girerse o kadar ala.. Hiç birimiz bu çifte hazır değiliz henüz.)
Asiye demişken burda büyük bir parantez açmak lazım. Özlem Yılmaz'ı gerçekten beğenirim ama her dizisindeki ağlak hallerinden bıkkınlık gelmişti. Bence oyunculuğunu asıl şimdi keşfedebileceğiz çünkü Asiye çok başka bir heyecan hiç bir lafın altında kalmayışı onca derde rağmen yine de gülebilmesi ve 'Facebook çıkması' atarlanmalarıyla şimdiden gönlümdeki tahtın sahibi :D Onun o yalıya 'olmamışlığını' Özlem Yılmaz çok iyi kurtarıyor. Bu arada geçen gün internette karakterin orijinal olmadığını ve çoğu lafın sosyal medyadan bilindiğine dair bir eleştiri okudum. Cevabını çok merak ettiğim bir soru soru soruyorum onlara.. Hayatı boyunca 'Teneke'den çıkmamış hatta orada bile olabildiğince az sosyalleşmiş bir kız Nietzche'den alıntı yapmalıydı değil mi canlarım? Haklısınız..

'Çakalların hükmü kurt gelinceye kadardır' by Asiye
Mine ise Hale'nin yalıya geldiğini görür görmez hemen kendisinden beklenileni yaparak koşar adımlarla mutfağa gidip ağladı. Şaşırdık mı? Hayır. Dizinin en büyük defosu Taylan-Mine. Onların sahnesinde ekrana bakasım gelmiyor cidden. Bir tarafta nefes alabilen herşeyle empati kurabilen Mıy Mıy Taylan diğer tarafta ensesine vur lokmasını al Bayık Mine.. O kadar olmamışlar ki o kadar gerçeklikten uzaklar ki.. Ayrıca aynı adama aşık kız kardeşler durumu sizce de artık fosilleşmedi mi?
Geleceğin Özlem Yılmaz'ı bu da. Bir insan hiç mi, gülmez yahu?..
Diğer taraftan hikayenin en iyi çalışan ayağı ise Asiye-Çetin namı diğer AsÇet.. Ushan Çakır'ı kağıt üstünde Özlem Yılmaz'la hiç düşünemezdim doğrusu, ama bir araya geldiklerinde tutan kimya beyaz camın arkasından bana geçiyorsa daha da uzatmaya gerek yok. Kurdukları oyuna kendini ilk kaptıran Çetin oldu ve yavaş yavaş Asiye'nin çekim alanına girmeye başladı. Hatta onun da kendine karşı bir şeyler hissettiğini düşünüp kıskandırmaya bile çalıştı. Ama Asiye bu! Çetin'in yollarına asfalt döktü daha rahat yol alması için ve bu durumu bile Taylan'la yakınlaşmak için kullandı. Ama şömine başındaki Taylan'lı romantik dakikalar anında Çetin'li çekişmelere döndü.. Ne zaman farkedeceksin bu çocuğu Asiye.

Vicdanınıı temizlemeye çalışan Asiye'nin uykuya ve Çetin'e karşı koyma çabaları...

Özlem Yılmaz'ın aşkıyla kız kardeşi arasında kalan Asiye performansı rocks!
Bu kadar dramın içinde elbette ki günlük hayattaki gibi yüz güldüren şeyler de olabiliyor. Pervin- Kadriye sahneleri buna en güzel örnek bence.. Kaynana-gelin çatışmasına kah gülerek kah kızarak eşlik ediyorum. Kötü kadın olarak resmedilen bir karaktere Gülçin Santırcıoğlu o kadar güzel hayat veriyor ki içine düştüğü komik durumlarla kahkaha bile atıyorum bazen. Pervin'in kötü olduğuna inanmıyorum ben sadece hayal ettiği hayatla yaşadığı arasındaki derin uçurum onu etrafındaki herşeyden şikayetçi olur hale getirmiş. Zaten aşık olan insan kötü olamaz ki Pervin de Ali'ye çok aşık o kadar ki sırf onu görebilmek için Mine'yle arasını yapmaya çalışıyor.
Hale'nin entrikaları son günlerin moda tabiriyle 'kumda oynamak' iken annesi ona 'tur bindirecek derecede prof' ama unuttuğu birşey var Nesrin çakalsa Asiye kurt, ve çakalların hükmü kurt gelinceye kadar.. Nesrin kiminle dans ettiğini anladı ve yürümeye hasret kalmamak için köşesine çekildi şimdilik..

Bu ailenin başına daha fazla nasıl bela açabilirim acaba?!
Hikayede bir türlü varoluş sebebini anlamadığım detaylar da var. Asiye'nin küçük lösemili kardeşi ve Pervin'in özürlü kardeşi gibi.. Hikayeye hiç bir katkıları yok ( ha derseniz ki Asiye kardeşinin hastalığına para yetiştirmek için yalıda duruyor. Senaristlerimiz o yalıda kalmak için alternatif 1500 sebep daha yaratabilir. Bundan eminiz. ) sadece 'bunu da koyalım bulunsun' demek için var gibiler. Ayrıca küçük kız çocuğunun 'castı' o kadar yanlış ki ben o çocuğa hiç üzülemiyorum mesala, çok soğuk..
Diziyi benim gözümde efsaneleştiren ise final sahnesiydi. Yazanın çekenin emeğine fikrine sağlık çünkü çok güzel bir resimdi o. Kız kardeşinin partisine tanınmamak için palyaço kıyafetiyle giden Asiye Taylan'ın Mine'ye aşkını itiraf etmesine şahit olunca yüzüne taktığı o maskenin altındaki göz yaşları çok güzel düşünülmüştü bence. 'Palyaçolar ağlayamadığından güler' derler ve bu cümle cuk oturmuştu o ana. Asiye bu kadar zorluğa rağmen yılmadan ayakta durmaya çalışıyor çünkü düşerse tutunacağı hiç kimse yok ve sırf güçlü görünmek için sırf ağlamamak için gülüyor..
Madem ki istiyorsun öyleyse durma git
Beni düşünme rahat ol yalnız kalabilirim
Sende bilirsin hiçbir acı sonsuza dek sürmez
Hatta her an yeniden sevebilirim
....
Olmazdı bende biliyorum haklisin haydi git
Korkma seninle gerçekten dost olabilirim
Aslında bende uzun zamandan beridir sana
Ayrılmak istediğimi söylemedim haydi git
Bölüm boyu kulaklarımızın pasını silen Sezen Aksu şarkısının bu sözlerinin bir mesaj taşıdığını umuyor ve Asiye'nin Gerçek sevenin Çetin olduğunu anlayacağı bölümleri merakla bekliyorum...