"Ayakkabılarını kapımın önünde görmeyi istiyorum!
Çünkü bu,
Seni seviyorumun içine nal salmak demektir
Ve hareketinin bana durduğunu akla uydurur.
Oysa seni sevmem toplumu meşru kılar
Ve gitmen beni dile indirger sevgilim."
Bazı bölümler bir şarkıyı, bazıları bambaşka bir
sahneyi anımsatır ya hani, bu bölüm bana Ah Muhsin Ünlü’nün en sevdiğim
satırlarından birini hatırlattı. Bir önceki yazıda da bahsettiğim gibi bu üçgende
Canan’dan yanayım. Canan’ın aşktan öte ‘artık yaşım geldi evlenmeliyim’
durumunu hissetsem de Sait’le Canan’ın daha mutlu olacağını düşünüyorum. -Yazar
burada aşk mı mantık mı testlerinde mantığı seçtiğini itiraf ediyor.- Şaka bir
yana herkes deli dolu bir aşk yaşamak ister elbette ama bu her zaman mümkün olmaz.
Zira kahramanlarımızın yüzü bu bölümde de aşktan yana gülmedi.
Geçtiğimiz bölümde Sait, Canan’ı ailesinden hiç
olmayacak bir zamanda istemiş, onlar da bu evliliğe onay vermemişti. Bizim beş
kardeş kafa kafaya verip Canan’ı kaçırma kararı aldı. Bu yola baş koydular ama
Başeğmez kardeşlerin evindeki hesap Canan’ın evinden döndü. Nihayet aşkın
emekleme çağını yaşayan Turgut bir hal çaresine baktı da Canan’ın da bu kaçırma
işinden haberi oldu. Ve sonrasında gelsin çeşit çeşit hamur işleri, sarmalar,
börekler!

Anne ateşi Canan mı buldu?
Canan, Başeğmez kardeşleri balla börekle beslerken annesi
ve ağabeyi çiğ patates, patlıcan yemekle meşguldü. Belirtmeden geçemeyeceğim, Hakkı’ya
bayılıyorum! Bu zamana kadar gördüğüm en iyi yan karakterlerden biri, ilerleyen
bölümlerde Nazım ve Hakkı uzun uzun sohbet etsinler isterim. Şahane bir sahne
çıkar ortaya. Ne diyorduk, patates hem de Celaliye patatesi. Arkandan ağlamasın
Hakkıcım ye, Canan’ı ararken güç olur. Canan’ı Sait’in kaçırmasından bir an
bile şüphelenmeyen Hakkı gelir Sait’ten yardım ister. Hep beraber Canan’ı
ararlar, her zamanki gibi bölümlük dayaklarını yemeyi ihmal etmezler.
Başeğmez Kardeşler ve Canan gündelik hayatlarına
devam ederken Fahriye de kızını okula getirip götürüp, Şevval’le dostluk
bağlarını pekiştiriyordu arada da Sait’in peşinden koşmasını bekliyordu ki pek
umduğu gibi olmadı. Sait’in Fahriye’nin arkasından kapıyı kapatması Canan gibi
benim de içimi ferahlattı.
Şakaklarımıza şakaklarımıza sürelim Sait Bey, ferah ferah.Sait-Canan-Fahriye üçlüsünün dışında kalanlar için
de hayat devam ediyor tabii ki. Nazım’ın ilk haberini yapan bir gazeteci
hevesiyle hazırladığı haber küçücük bir kutucukta yer alınca haliyle hayal
kırıklığına uğradı. Nazım’a kıyamıyorum, Nazım’ı üzmeyin, Nazım’ın haberini
manşetten verin. Ayrıca Deniz ve çılgın annesi bu bölümde neden yoktu, Nazım’ı
Deniz’siz bırakmayın. Hayal kırıklığına uğrayanlar derneğinin bir diğer
temsilcisi ise Turgut oldu. Heyecanla para kutusunu Şevval’e getirmesi güzeldi
de içini açıp bir baksaydın be Turgut! Orhan’a gelecek olursak, Şevval’den
çabuk vazgeçmiş olmasına sevindim. İki kardeşin aşk yüzünden birbirine
düşmesini izlemek istemiyorum, Orhan’a yeni bir aşk lazım derken, geldi
sanırım. Ay hadi inşallah! Bütün kardeşler aşkın gelgitleriyle uğraşıp dururken
Aziz’in başı farkında olmasa da büyük belada. Genel müdür olmak karizmatik bir
imza atmaktan ibaret değil elbet, o imzanın hangi dosyanın altına atılacağını
iyi ölç tart Azizcim.

Fahriye yatağı kafamızda kıracak Kudret!
Böyle düşman herkesin başına dediğimiz Kudret’e
değinmeden yazı biter mi? Bitmez. Kudret’le Sait’in dostluğunu seviyorum, çok eğlenceliler.
Yine eğlenceli bir sahneyle bölümün sonuna geldiler. O çekmece öyle açılmaz, böyle
açılır diye çabalarken Fahriye’ye yakalanıverdiler. Böylece Melike’nin gerçek
babasını öğrenemeden bölüm sonuna geldik.
İlk bölüm yorumunun heyecanıyla haftaya görüşürüz
demeyi o kadar çok isterdim ki. Ama maalesef ki yaklaşık 2,5 ay sonra
görüşeceğiz. Beş Kardeş, Haziran’a kadar kısa bir mola veriyor. 5 haftadır
pazartesi akşamlarımıza konuk olup, çılgınca seveceğimiz anlar yaratıp, kimi
zaman gözümüzü yaşartan ama bolca kahkahalar attıran ekibin gönlüne sağlık!
Sait’in her sabah çalan alarmını, hep beraber oturdukları kahvaltı sofrasını,
Nazım’ın şiirlerini, Turgut’un saf aşkını, Orhan’ın müziğe sevdasını, Aziz’in
haylazlıklarını özleyip Haziran’da eşimizi dostumuzu da yanımıza katıp ekran
başında görüşmek üzere!