En becerikli father ve en özverili husband ödülü goes toooo.....!
Dünya üzerinde herkes bilir ki güven kalesi bir kez yıkılınca yeniden inşa etmek yıllar alır ve belki de asla eskisi kadar heybetli görünmez bir daha. Fakat bir de insanın kendine ve mutluluğuna olan güveninin dalları kırılırsa işte o zaman içinden çıkılmaz bir hale gelir.

Zeynep ve Fatih söyledikleri kısacık bir yalanın peşinde koşturmaktan yorgun düştüler ama aslında bu koşturmaca onları aşka adım adım yaklaştırmaktan başka bir şey değil. Her ne kadar Mukaddes Şekercizade ''Ben bunları yutmam'' diyerek sadece uzun paltosu ve piposu eksik bir dedektif misali köşe bucak iz sürerken, çiftimiz bu oyunda fire vermemekte kararlı. Öyle ki artık Derin Şevket'in bile Fatih'in içtenliğini anladığını kendi usulünce göstermeye başladığına şahit oluyoruz. Orhan ise iç güveysi gittiği Şekercizade hanedanlığını birbirine katmış durumda. Gülsüm Hanım'ın teee düğününden kalma şampanyayı lakır lakır içen Orhan, Fehmi Bey tarafından hanedandan aforoz edildi. Ama gel gör ki Selin'in gönlü kaydı bir kere oğlumuza. Onu sokaklardan kurtardı ve gizli gizli evde saklamaya başladı.  Orhan ise saklanan bir insanın dikkat çekmemek için yapması gereken ne varsa yapmadı; portakal suyunu da aşırdı, masalardan biftekleri de yürüttü. Bu ikilinin enerjisi dizinin toy aşıklar kontenjanını doldurmak için en doğru tercih olmuş.

Kıpraşmayın, çekiyorum!

Ailelerinin nikah fotoğraflarını görme isteği üzerine Zeynep ve Fatih vurdu kendini yollara. Gelinlikler bakıldı, fotoğraflar çekildi. Kuş lokumu gibi tatlıydı bu sahneler, aralarından tır geçecekmiş gibi resmi durmaları bile bunu bozamadı. Şevket reisin dayısının vefatı onu uzaklara yollayınca, evde yalnız kalan çiftimiz kendilerini ilk kez evlilik kulvarında buldular. Fatih üfleye püfeye sobayı da alevlendirdi, Selim'e de misler gibi baktı. Özellikle Selim'in altını değiştirirken bomba imha ekibi triplerine girişi ve ''Ne zamandır karşılıklı içmedik'' diyerek bardağını biberonla tokuşturduğu sahneleri enfesti. Hayatında halk otobüsüne binmemiş adama tavuk çorbası yaptırdı Zeynep aşkı. En becerikli father ve en özverili husband ödülü goes toooo.....!

Zeynep ise duvarlarını korumakta kararlı. Ona kızamıyoruz çünkü gardını bir kez indirdi ve o bir tek kesik onda derin bir gönül yarası bıraktı. Bu yüzden her durumda ''Nasılsa bitecek, nasılsa gidecek'' demekten kendini alamıyor. Esasında Fatih'e bağlanmaktan değil ondan ayrı kalmaktan korkuyor. Fatih'i ararken öfkeyle şirket güvenliğine saldırışını görenler bunu çok net anlamıştır. Ama duvarlarının üstünden şöyle bir bakınca bile Fatih'in yarattığı bağlılığın çiçekli bahçesi onun da ilgisini çekti ve kapılarını araladı. Ertan gerçeğiyle yüzleşen Fatih hiçbir koşulda Zeynep'ten desteğini esirgemeyeceğini bir kez daha vurguladı. Bu adam harcanmaz Zeynep, sarsıl ve kendine gel canısı! İlerleyen bölümlerde Ertan ortaya çıkacak mı ve bebekte hak iddia edecek mi bilinmez ama bu esaslı bir çatışma ihtimalini derinlerde saklıyor gibi.

Dizinin sıkıntılı gelen tek yanı reisin tayfasının eğreti Karadeniz aksanı. Mukaddes Hanım bile başlarda daha teatral algılanırken şimdi karakteri oturdu. Keşke bir de şu Karadeniz şivesi mizahından vazgeçebilsek. Çünkü öyle olmadan da çok esaslı komediler sunulabilir. Böylesi sadece kulak tırmalıyor. Ve geçtiğimiz hafta da belirttiğim gibi Selma Keçik diziye Meryem karakteriyle dahil oldu. O kuleye helikopteriyle inişinde yükseklikten ekran karşısında başım döndü! Meryem Hanım son derece dominant, hırslı ve tuttuğunu koparan biri. Şu an tek amacı Şekercizade markasını satın alıp bünyesine katmak. Ama asıl sırrı Zeynep'in öldüğünü sandığı annesi olması! Geçmiş bölümlerde Şevket Kaptan ''Kızın gerçekleri bilmiyor, sana saygısı bozulmasın istedim'' demişti, hatırlayanlar meseleyi şıp diye kavrayacaktır. Bu bölüm de çok eğlendik ve en önemlisi zaaflar ortaya serildi. Mizaha hüzün bulaşınca, mizah daha da gerçekçi bir form kazanıyor.

Fatih gibi bir eş her insanın başına... Güzel günler.
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER