Ulan
İstanbul’un dijital platformda yayınlanan dördüncü bölümünü
izledik. İlk iki bölüm hepimizin bildiği gibi ücretsizdi ve bir milyondan fazla
tıklandı. Gelin görün ki geçen hafta paralı olan ‘ilk’ yayından sonra dizinin
39. Bölümde final yapacağını öğrendik. Bu karar paralı yayının daha ilk birkaç
saatinden sonra mı verildi yoksa daha önce verilmiş bir karar mıydı bilmiyorum
ama çok da önemli değil. Sonuçta dizimizin son üç bölümü kaldığını öğrendik ve
gerçekten çok üzüldüm.

Evet, Ulan
İstanbul televizyondan dijital platforma geçen ilk diziydi, tutardı, tutmazdı
pek çok yorum yapıldı ama bir grup da vardı ki bu işten çok umutlu ve mutluydu.
Ben umutlu ve mutlu olan taraftaydım. 45 dakikalık, sansürsüz, istediğim zaman
açıp izleyebileceğim ve en önemlisi de zaten televizyonda keyifle takip ettiğim
bir işti. Ücretsiz yayınlanan bölümlerden sonra paralı olan bölümün daha az
izlenmesi gösterdi ki biz henüz para verip dizi izlemeye hazır değiliz. Hâlbuki
her ay çoğumuzun farkına bile varmadığı birtakım gerekçelerle telefon\kredi
kartı faturalarımıza birer ikişer liralık ücretler yansıtılıyor. Demek
istediğim sevdiğin bir diziyi izlemek için vereceğin ücret tutarı kadar her ay bir
şekilde faturalarına yansıtılıyor. Aslında fazla söze gerek bu saatten sonra,
olan oldu, biten bitti. Neyse ki hikâyemiz yarım kalmayacak, filmimizde
hikâyemizde merak ettiğimiz her şeyi öğrenmeyi ve güzel bir sona ulaşmayı diliyorum…
Abajurlar antikaysa demek...
37. Bölüme gelecek olursak, keyifli ve tadında bir
bölümdü. Pis işler müdürü Firuz restorandan sonra Nevizadeler’in evini de
mühürletti. Evet, evet yanlış okumadınız, evlerini mühürletti çünkü ahtapot
Firuz’un kolunun yetmediği bir makam- mercii yok. Tabii Firuz’un kurnaz aklının
alamadığı bir gerçek vardı ki Nevizadeler’i hiçbir güç yıldıramazdı. Hem onlar
alışkınlar yüzlerine kapanan kapılara.
El öpmekle, ceket tutmakta değil mesele insan olmakta...
Firuz’un ikinci kalesi çok eğlenceli bir operasyonla
fethedildi. Firuz’un medyadaki kolu, gizli sansür makinası Jülide Sarı’yı
ekibimiz adeta doğduğuna pişman ettiler. Bol göndermeli, goygoyun dozaj yaptığı
ve favoriler arasında yerini alan bir operasyona daha imza attı canım ekip.
Onların çekerken eğlendiği o kadar belliydi ki enerjileri izlerken insanın içine
yansıyor yani eğlenmemek elde değil!
Operasyondan kareler...
Nevizade Air mı?! Turuncu mu?!
Ferdi olayı çok yanlış anladı.
Ne yapsalar yakışıyor arkadaş! <3
Kolonya değil miydi o?!
Yavaş yavaş ekibe ısınmaya başlayan Ceyhun maalesef
tam olarak adapte olamadı. İlk operasyonunda, ‘gizli kameracılık’ da gösterdiği
soğukkanlılığı ve profesyonelliği nedense(!) bu haftaki operasyonda
gösteremedi. Tipten tipe girdiği eğlenceli hallerini izlemekse büyük keyifti.
Seni seviyorum Ceyho!
Bölüm 45 dakikaydı ama Maşuka’dan kadınlık dersleri de
vardı, Şehriban’ın ana yüreği yine iş başındaydı, Servet Abi’mizin jesti de
vardı, seyrine doyulmaz bir operasyon ve hatta Firuz’un pis işleri de vardı. Demem
o ki süre kısaldı ama hikâye tatlı tatlı yol alıyor. Bu haftaki ‘6 ay sonra’
sahnelerinde gördük ki Hayati’de ekibe dahil olmuş. Al sana merak edecek bir
olay daha! Zaten Kandemir’in nerede olduğunu hâlâ öğrenemedik ama canımız
Şehriban’ın her şeyi öğrendiğini biliyoruz artık. Tabii ki ağzı torba
olmadığından büzemediğimiz Esra sağ olsun! Bakalım son iki bölüm neler
getirecek bize. Sorularımıza yanıt bulabilecek miyiz yoksa dört gözle filmi mi
bekleyeceğiz yanıtları bulabilmek için? Bu güzel bölümde emeği geçen herkesin
emeklerine sağlık…