Karanlık her pisliği örter mi sahiden?
Gelsin Deniz ve Bahar, gülsün artık bu güzel yüz!
100'üncü bölüme bir kala kafamızdaki epey soruya zor da olsa yanıt bulduk. Mahir'in babası ile aynı kaderi paylaşıp suçsuz yere içeriye düşeceği ayan beyan ortadaydı aslında. Bölüm bir hayli olaylı geçince bari önce iyi haberle başlayayım dedim. Zaten yeteri kadar kötü hadise gelecek başımıza. Gecenin sürprizi bebek yani Deniz ya da Bahar sonunda gelecek. Gecenin en şaşırtan kişisi İlknur! Babasına rest çekip Seyis'le evlendi. O da muradına erdi sonunda. Bakalım kerevetine çıkabilecek mi? Bugün bir daha şundan emin oldum ki insanı el değil, canı bildikleri yıkar. Nazif Baba'yı da çocukları yıkacak el birliği ile. 

Tam 52 bölüm önce Mahir'in ağzından duyduğumuz "çocuklarımızın düşünü görelim artık" hayali sonunda gerçek oldu. Beklenen bebek tam da zamanında geldi. Deniz ve Bahar sayıklamaktan bir hal olmuştuk. O kadar bekledik ki bu bebeği insan korkmadan edemiyor! Bunca kötülük içinde o masumun başına umarız bir şey gelmez. Mahir ve Feride'ye dair umutlarımıza bebek de eklenince, araya zaman girse bile yolların hep birbirlerine çıkacağına inancımız daha da fazla artık. Daha da sıkı, derin ve sağlam bir bağ var artık arada. Feride'nin ısrarla "belki de yarın yokuz demesine" Mahir'in "ne olur bana ve aşkımıza olan inancını kaybetme" demesi. Onların sevdasına dair umut hep cebimizde. 

Mesela kar var dışarıda, kartopu oynayan adamlar var.

Her şey bir tarafa kafamda sürekli bundan sonra olacakları düşünüyorum. Hapishanede suçsuz bir Mahir, henüz haberi olmasa da hamile ve çaresiz Feride. Umarım çok fazla hapishane günleri yaşamayız. Dışarıda bizi bekleyen daha da fazla olay var artık. Mahir'in daha önce adam öldürdüğünü bilen Feride bu oyuna inanıp Mahir'e yüz çevirir mi? Mahir ben yapmadım dese inanacaktır, bugüne kadar hep inandı çünkü. Peki ya aksi olursa ne olur? İşte o zaman olay daha da karışır o kadar ileriyi pek düşünmek istemiyorum. Mahir yeniden suçlu damgası yiyip esaret altına girecek ve artık gerçekten kaybedecek hiçbir şeyi kalmamış olacak. Feride'nin o halinin sebebini sanırım haftaya anlayacağız. Gerçi Mehmet Saim gibi bir babası olanın zaten başka bir derde, kedere, düşmana ihtiyacı olmaz. Belki bir baba olarak haklıdır Mahir'i istememekle neticede bir suçlu ve sabıkalı. Nazif Baba'nın bugün İlknur'a tepkisine ses etmemin tek sebebi var. Nazif Baba Seyis'i öldürmek için arabasına bomba koymaz. İki baba arasında küçük bir fark var. Aslında işin en komik tarafı şu oldu hep. Mehmet Saim ne zaman plan yapsa elinde patladı. Bu defa iki plan birden yapıldı, ne olur ne olmaz denildi galiba. Nail'i ve şantajcı gazeteciyi ortadan kaldırtıp Mahir'den kurtulduğunu düşündü. O kadar kolay olmasa gerek  Mahir'den kurtulmak. 

Babanıza iyi bakın lütfen! Bir tane daha Nazif Baba yok.

Ben bu gece tam bir hayal kırıklığı yaşıyorum aslında. Bunun adı İlknur. İlknur'a dair hayal kırıklığım aşktan sebep değil. İnsan kalbine söz geçiremeyebilir, kötünün de ardından gidebilir bu bir tercihtir neticede. Kalp sevmiş, göze perde inmiş ne derseniz deyin dinlemeyip bildiğini yapacak. İlknur Seyis'i zamanla tanıyıp gerçek duygularını o zaman anlayacak ancak. Bu aşktan bir "büyük" aşk çıkmaz çıksa çıksa daha yaralı bir İlknur çıkar. Yaralı kalbi kanaya kanaya döndüğü vakit, ağlayacak dizi yerinde bulsun diye umarım. O diz ki; el aman diyenin, başı dara düşenin dizi olmuş! Tek bir defa ağzından "öz" üvey kelimesi çıkmadan, çocuklarını kendi canını bile verecek kadar çok sevmiş bir baba içim çok ağırdı o sözler. İlknur Safiye Annenin yadigârı diye belki de hep daha çok sevilmişti o evde. Öz olmayan ama öz candan bir torundu Nazif. Peki, öyle birine "aşk" için bu cümleler edilir miydi? Songül söylese bu kadar kahrolmazdı Nazif Baba. Üstelik Mahir'in bu yola girmesinin sebebiydi İlknur. Yeni bir hayata başlarken bile abisinin ısrarla adam öldürmesini beklemesi biraz fazla bencilce geldi bana. Herkes yeni bir hayat peşinde, olan galiba Mahir'e oldu yine!

Aferin, böyle uslu uslu otur. Yaramazlık yapma, hakime hanıma söylerim içeri atar seni bak!

Kerime'nin Turgut ile iş birliği yapmasının bir işe yarayacağını düşünmek istiyorum. Turgut ve Belgin'in yapamadığını yapan Mehmet Saim bir süre mutluluk çığlıklara atadursun bakalım. Bölümün en renkli anı Feride ile karşı karşıya gelen ve tehditler savura savura hapishaneye giden Belgin oldu. Sahi ben anlamadım Turgut ve Belgin nasıl bir gönül birliği içindeler. Aslında şahane âşık olur bu ikiliden. Dışarıda olsa koşup yetişir miydi bilinmez Mahir için lakin. Bu saatten sonra "inadına Feride" der gibi Mahir'in dibinde olacaktır.

Her daim geceleri seven biri olarak karanlığın sadece kötülükleri değil, uykusuzları, yaralıları, dertlileri sakladığına inanıyorum. Kurt da puslu havayı sever. Bir gece vakti kararan özgürlük ne kadar esir düşer bilinmez. Hiçbir zaman karanlığın her pisliği kapattığını düşünenlerden olmadım. Gecenin karanlığının iyi kötü demeden örttükleri ancak gündüzün ilk ışığını görene kadar olur. Gün elbet aydınlanır ve her şey görünür. Daha büyük bir aşk ve şevkle 100'üncü bölümde görüşmek üzere.
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER