Acıların Kadını Gülseren!
Cansu’nun Hazal gibi kaçmak yerine Özkan’a sarılması ile kapamıştık bölümü. Evet, Cansu karakteri gereği Özkan’ı hemen sahiplenmiş hatta “Özkan Baba” diye hitap etmişti. Özkan’ın, Cansu’yu alıp kokoreç yemeye götürmesi, sahlep ısmarlaması hatta kızına olan bakışlarında sevgiden başka bir şey göremedim. Acaba yine ne planlar peşinde diye düşünürken, onun aslında gerçekten kızını tanımak, onunla vakit geçirmek istediğini gördüm. Taa ki Cihan’dan Cansu’ya telefon gelene kadar.


Cansu’nun Özkan ile beraber olduğunu öğrenen Cihan deliye döndü ve kızını almaya gitti. Tam da bu sırada Özkan, Prag’dan aldığı kolyeyi Cansu’nun boynuna takmak üzereydi ki elinde kaldı. Ne lanetli bir kolyeymiş ne Gülseren’e ne de Cansu’ya yar oldu. Cihan kendince haklı olarak gidip Özkan’ın ağzını burnunu dağıttı ama burada Dilara’ya kesinlikle hak veriyorum. Kaba kuvvet hiçbir şekilde çözüm değil. Nitekim de Özkan’ın daha da hırslanmasına sebep oldu. Artık ne kadar para verirsen ver ikna olmaz. Para demişken Keriman’ı es geçmek olmaz. Cihan’ın önerdiği rakamları kardeşinin reddettiğini öğrenince çıldırdı. Şu hayatta parayı Keriman kadar çok seven var mıdır acaba?

Bir de Rahmi var. Parayla her işini halledebileceğini sanıyor ama onun da gücü bir Keriman’a yetiyor. Rahmi’yi elinden kaçırmamak için ne çok çabaladı bu bölüm. Olan da 200 bin Euro’ya oldu. Rahmi’nin sıkı pazarlığı sonucu fiyatı 500 bine çıkaran Keriman, 160 bine razı oldu. Ah Keriman ahh yine, zarardasın.

Ama Alman çikolatası Rahmi Bey lütfen bir tane alın..

Özkan’ın Cansu’nun karşısına çıktığını öğrenen Dilara, onu Almanya’dan getirmekle ne kadar büyük bir hata yaptığını geç de olsa anladı. Ama Cansu’yu görmesini engellemek adına ürettiği fikirler de Hazal’ı yaraladı. Ve bir kez daha Dilara’nın ne kadar kötü bir anne olduğunu, Cihan’ın da Dilara’nın aksine ne kadar iyi ve sevgi dolu bir baba olduğunu anladık. İlk defa Hazal için üzüldüm bu kadar şeyi hak etmiyor diye düşünüyordum ki eski Hazal geri döndü ve Gülseren’in doğum gününü bile kutlamadı. Bırak doğum gününü, hal hatır sormak için bile aramıyor kadını.

Haftalar sonra Cihan ve babasının arasındaki uçurum ilk defa kapanmaya başladı. Bence bir iki güzel söz ve kucaklaşmaya hemen kanma Cihan. Yakında alacaklılar yine kapınızı aşındırmaya başlayacak. Rahmi kumarda battıkça batıyor bir de oğlunu vuranın Alper olduğunu öğrenince gözü döndü. Levyeyi kaptığı gibi soluğu Alper’in yanında aldı. Umarım Alper ölmez de işler iyice çıkmaza girmez.

Bu bölümde bütün dertler yine Gülseren’i buldu. Hiç mi yüzü gülmeyecek bu kadının. Bir tek Derya ve oğlu doğum gününü kutlarken biraz yüzü güldü ama Özkan’ın hediyesi yine o gülüşe gölge düşürdü. Tam her şey yoluna girecek derken önce işinden oldu sonra da Derya’nın akrabaları gelince kaldığı evden oldu. Burada Derya’ya da sinir olmadım değil. Madem dükkan açıyorsun, fırının parasını arkadaşından borç kabul ederek parayı alacağına, ortak yapsana? Kadın zaten hem işsiz hem de evinden oldu. İki arkadaş beraber çalışırdınız ne güzel.

Çaresizlikten tekrar Keriman’ın evine dönen Gülseren’i hiç hoş şeyler beklemiyordu. Eve dönüşü ile birlikte tekrar aile olacaklarını düşünerek umutlanan Özkan, umduğunu bulamayınca deliye döndü. İşler daha da çirkinleşmeden Gülseren o evden ve Özkan’dan kurtulur umarım. Çünkü artık Gülseren’i daha fazla acı çekerken görmek istemiyoruz…
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER