Kapkara bir Cumartesi geçti hayatımızdan. Özgecan’ın haberiyle şoka girdiğimiz bu günlerde insan dünyayı ve yaşamı sorgularken, diziler filan çok fuzuli geliyor. Kertenkele’de bu bölümde geçen bir iki sahne de bu açıdan insanın içini kararttı. Yine de bu yazı için elimden geleni deneyeceğim.
Kertenkele bu hafta reyting listelerinin altını üstüne getirdi, birinciliğe oturdu. Açıkçası, bu kadar potansiyeli olan, reytingi bol bir dizi için gelinen son noktayı çok acıklı buluyorum. Dizi tamamen karşıtlıklar üzerinden ilerliyor. Yarısı gayet izlenebilir, güzel bir diziyken diğer yarısı sanki başka, üçüncü sınıf bir dizi. Bu bölümün ana konusu Ziya ve Kertenkele’nin ayrılığıydı. Geçen bölüm sonunda yüzüğü atan Kertenkele bir bölüm boyunca Zehra’yı peşinden koşturdu. Üç dört kere konuşma şansı bulmasına ve Selin’in onca uyarısına rağmen Zehra’nın bozuk plak gibi aynı şeyleri tekrarlaması, Kertenkele’nin artık gına getiren “hoppala”, “Allah Allah”, “ben mi yapıyorum?”, “ne alakası var?” tarzı cevapları ile koca bir bölüm geçti ve hiçbir şey olmadı.
Zehra'nın triplerinden gına geldi
En sonunda Melis sayesinde gerilim doruğa ulaştı ve konu Ekrem beye intikal etti. Olacak iş mi? Tabii ki Kertenkele’nin yapacak hiçbir şeyi yok bu noktada. Önce Zehra’nın, sonra Kertenkele’nin geri adım atacağını düşünüyorum. Konu daha fazla uzamadan kapanacaktır.
Dizinin başında nasıl bir kara bulut varsa, eklenen her yeni karakter bir ayrı eğreti duruyor. Önce Semih vardı, Allah’tan bu bölüm çok etkisizdi de biraz rahat nefes aldık. Derken ortaya fırlama velet Sezgin çıktı. Olacak iş değil, o kadar saçma bir çocuk ki. Şimdi de Ünsal’ın başına Sevinç derdi çıktı. Saçma karakterlerin hepsinin adının S ile başlaması tesadüf değil belki de. Diziden adı S ile başlayan herkes çıksa (Ş de olur) tertemiz bir dizi olacak.
Dizinin son eğreti karakteri Sevinç
Seyirci bu diziyi Kertenkele’nin dönüşüm hikayesi için izliyor. Eskinin azılı hırsızı sahte imamlık serüveniyle doğru yolu bulmaya başlıyor. Dizinin konusunun İran yapımı bir filmden alıntı olduğunu ilk yazılarımda yazmıştım. O filmin başarısının sebebi de buydu. Bu yüzden beklediğimiz şey, eğreti karakterler arası ucuz çekişmeler değil, Kertenkele’nin hikayesinin derinleştirilmesi. Bu bölümde bu açıdan güzel sahneler izleme fırsatı bulduk. Açıkçası Şevket kumarhaneye girdiğinde yine bir tekrar izleyeceğimizi düşünmüştüm. Fakat bu sefer güzel bir değişiklik oldu, Kertenkele kumar oynamayı reddedip, Şevket’in borcunu zekasıyla, sulh yoluyla ödemek isteyince iki mafya babasının arabuluculuğunu yapmasını rica ettiler. Zehra gelene kadar keyifle izlediğimiz bir sahne oldu açıkçası. Kertenkele’nin geldiği nokta takdire şayandı. Ardından kaçarken Zehra ile didişmeleri Münir Özkul ve Adile Naşit sahnelerini hatırlattı, yüzümüzü güldürdü. Kertenkele’nin araba yürütmesi de oldukça iyiydi, açıkçası o noktada Zehra’ya gerçeklerden bahseder diye ümit etmiştim ama… Ardından Deli Kenan’ın gelip racon kesmesi gönüllere su serpti. Bu noktada kumarhane sahiplerine dayılanıp, Ziya hocanın elini öptürmeye getireceğini düşünüyordum, o da tutmadı. Kertenkele’nin daha sonra Seval ve kardeşi arasında olan tatsızlığı da çözmesi yüreklere su serpti. Seval demişken, bu kızcağızın içine giren şeytanı da bir an evvel çıkartsa bari Ziya hoca. Bu nedir yahu, eskiden sadece Namık’a carlayan Seval bu bölüm önüne gelene taktı, saçma sapan laflar etti. Adı S ile başladığından herhalde hep.
Şevket'in en iyi yaptığı iş Kertenkele'nin başını belaya sokmak
Dizide gereksiz çıkarılan Hale - Ünsal gerginliği çok yersiz. Kadıncağız hamile, Ünsal da deli gibi seviyor. Hal böyle olunca bu kadar acıklı sahneler görmek insanın ancak sinirini bozuyor. Her zaman diyorum, Kertenkele’nin böyle ucuz numaralara ihtiyacı yok. Öte yandan, Levent de inanılmaz şizofren bir karakter çiziyor. Ünsal ile ev-iş-Hale eksenindeki muhabbetlerinde ne kadar iyi bir Levent izliyorsak, Selin’e sarkıntılık ederken de o kadar berbat bir Levent izliyoruz. Halbuki bir ara ne güzel seviyeyi yükseltmişti. Haddini bilmesi lazım artık biraz, yakışmıyor.
Gelecek bölümde Ekrem beyin arabuluculuğu ile Zehra ve Ziya’nın tekrar bir araya gelmesini izleyeceğimiz açık. Keşke artık biraz ilerlese senaryo da Kertenkele’nin birilerine açıldığını görsek. Kardeşine de, Zehra’ya da açılamaması yürekleri dağlıyor resmen. Herkese birazcık huzur diliyorum önümüzdeki günlerde. Haftaya yeniden buluşmak dileğiyle.