The Vampire
Diaries’in yorumlarını yazmaya başladığımdan beri belki de en duygusal
bölümüydü. Hüznü, mutluluğu ve acıyı bir arada tattık. Zaten bir yapım iki zıt duyguyu
ardı ardına yaşatabiliyorsa ortaya iyi bir iş çıkmış demektir.
Bölüme Elena’nın
ailesini kaybettiği gece Şerif’in haberi nasıl aldığıyla başladık. Boşuna
olmadık zamanda çalan telefonlardan nefret etmiyorum. Bu bölümde kazanın
sırrını çözecekler diye düşünmüştüm ama bunu sadece bir araç olarak
kullandılar.
Jeremy bu
bölüm ayrılacaktı ve nasılını beklerken önce okuldan mezun olması gerektiğini
anladık. Keşke benim de vampir dostlarım olsa. Aslında bırak vampiri, kurt
adamı, şekil değiştirenler için bile harcarım şu insanlığımı da alan yok
işte... Müdür beyi ‘ikna’ ettikten sonra geriye kalan tek şey kutlamaydı. Bunu
da Jeremy önce Alaric ve Matt ile yaptı, sonra da ablasıyla yaptı. Bir kaç
bölümün ardından Alaric’i görmek güzel oldu. Yoksa bu bölüm kesin buradan
çemkirirdim nerede bu adam diye!
Keşke o otu Jeremy'e vermeseydim..
Kutlama
anında içeriye Sarah Salvatore’un girmesi ise gerçekten şaşırtıcı oldu. Enzo bu
sefer gerçekten ateşle oynuyor. Bence Stefan şuanda Damon ile bir kavga riskini
göze alabilir. Yani Enzo’nun bu zorlayışları eninde sonunda elinde patlayacak. Yine
de Sarah ile ilk tanışmasını ayarlama şeklini sevdim. Tehlikeli, yardım sever,
doğa üstü ve gizemli erkek... Bu karışım kesin tutar.
Fakat Matt’i
ikna etme şeklini de bir o kadar sevmedim. Zaten Enzo’yu kim tamamen sevebilir
ki?.. Halbuki Elena ile ne güzel bir abla kardeş muhabbeti yapmışlardı. Tüm o
paylaşımların sonunda Enzo tadı tutturulamayan spagetti sosu oldu. Adamın
ağzına ayağınla basmak nedir yaa? Susturuş şekli bile saykotik. Kai yumuşadığından
beri Enzo daha çok göze batacağa benziyor.
Tüm bunlar
olurken Şerif de son iş gününde hala açık dosyaları çözmekle meşguldü. Damon
imdadına yetişti ve her dosyayı çözdü var olsun. Geriye tek bir dosya kaldı. O
da Elena’nın ailesinin dosyasıydı ki bu da Şerif ve Damon’u yakınlaştırmaktan
başka bir işe yaramadı. Son anlarının Damon’a kısmet olması gerçekten güzeldi.
Zira belki de en çok onun ihtiyacı vardı bir annenin son anlarını paylaşmaya...
Sen konuş tatlım süper vampir güçlerim sayerinde ben bu kutuları böyle tutarak beklerim.
Tüm bunlar
yaşanırken ‘control freak’ Caroline annesine hayallerdeki ideal emeklilik
ortamını hazırlıyordu. Gerçekten güzel mekan seçmişler. Özellikle manzarasına
bayıldım. Tüm gün evi daha güzel ve hazır bir yer haline getirmeye çalıştılar.
En sonunda akşam olup güneş batarken paydos ettiklerinde eteklerdeki bazı
taşlar da döküldü.
“Son an
önemli değildir, o ana götüren anlar önemlidir” gibi güzel bir lafın da geçtiği
küçük konuşmanın sonu gerçekten romantik oldu. Kış güneşi öyle bir vurdu ki en
güneşten nefret eden bendenizin dahi ekran başında içimi ısıttı. Bir de o
güneşin önündeki ilk öpücük bir an için her şeyi mükemmel kıldı.
Fakat adı
üstünde ‘kış’ güneşi... Ne kadar ısıtsa da içini soğuk rüzgarlar bırakmaz
peşini. Bu seferki soğuk rüzgar dondurucuydu. Şerif için gitme vakti gelmişti
ve Caroline o ana yetişemedi. Vampir özellikleri sayesinde bir şekilde veda
etti ama ne kadar yetti bilemiyorum. Şerif gitti...
Çubuk kraker de koydum çantaya merak etme artııık...
Tek veda bu
değildi. Bir de Jeremy’i uğurladık. Hem de ufak bir şokla... Meğer sanat okulu
işi tamamen düzmeceymiş. Alaric gibi bir vampir avcısı olacakmış. İlk durağı da
Santa Fe... Bonnie dönerse de ilk iş ona haber verilecekmiş ama nasıl dönecek
bilmiyorum. Çetenin nüfusu son bir iki bölümde epey azaldı. Bakalım ne
olacak...