Yeni sezonla birlikte hikaye pek çok yeni yola adım attı. İpuçları
verilen çoğu yoldan çok hoşnut değilim. Lakin -şu sıralar kendisinden pek
hazzetmesem de- Osman’ın “Olanla kavga
etmemek lazım.” sözüne katılıyorum. Bu yüzden olma ihtimali beliren
konularla ilgili, geldiği noktaya kadar fikrimi belirtip gidişatı beklemeye
karar verdim. Daha olmadan, şöyle olursa böyle olur, ama bu olursa buna şöyle
deriz diye söylenmenin alemi yok.
Çok sevdiğim Titanic
filminden hiç unutmadığım bir replik var; “Bir kadının kalbi, sırlarla dolu bir
okyanustur.” Esma Sultan da, düzeni sürdürmek, doğrularını korumak uğruna bu
yaşına kadar pek çok gizi yüreğine gömmüş olabilir. Yeri geldikçe bunlar açığa
da çıkıyor. Ama Faruk’un Garip’in oğlu olması bunlardan biri olamaz, olmamalı. Ancak
bu konuda, İpek’in saniyesinde yaptırmaya koştuğu DNA testinin sonuçlarını
bekleyeceğim. Hatta sonuç %99.9 uyumlu çıksa bile, o %0,01’lik olmama
ihtimaline tutunacağım yine de. Ta ki Esma “Faruk Garip’in oğludur.” diyene kadar…
O böyle bir şey söylerse işte o zaman
kesin emin olurum ve bu durumun neden olmaması gerektiğini, hangi açıdan bana
mantıksız geldiğini anlatırım.
Bunun ortaya çıkma biçimini eleştirmek için ise o kadar
beklemeye gerek yok, hemen başlıyorum. Ülfet bu iddiayı daha önce de ortaya
atmış ve Fevzi de onu susturmuş anlaşılan. Peki, sonrasında neden susmuş Ülfet?
Zaten intikamını almak için 40 sene beklemesi bana o kadar saçma geliyor ki. Tamam,
intikam soğuk yenen bir yemektir ama dondurulmuş gıda da değildir! DNA testi
icat edildikten sonra, iddiasını yineleyip durumu ispatlama yoluna gitseymiş
keşke. Esma’yı tüm Bursa cemiyetine bu şekilde kolayca rezil edebilirdi. Hem böylesi,
sadece Adem üzerinden intikam planı kurmasından çok daha garantili ve kesin bir
çözüm olurdu. Çünkü bir tek Adem’e bel bağlaması, yumurtaları tek bir sepete
doldurmak gibi son derece riskli bir durum. Adam vazgeçseydi, aileye kabul
edilseydi, Boranlar onu bağrına bassaydı ne olacaktı? Koca bir ömür alınamamış
bir intikam uğruna heba olacaktı. Ki böyle bir ihtimal geçen sezon hep vardı
hatırlarsanız.
Hangisi gerçek Ülfet?
Ülfet’in Adem’le bağı çok daha eskiye dayandırıldığı için,
geçen sezonda gördüklerimizin perde arkasına dair kimi flashbackler bekliyorum
açıkçası. Çünkü konu bu şekilde sağlam temeller üzerine oturtulmuş sayılmaz. Mesela merak diyorum
Adem kardeşleriyle yakınlaştığını Ülfet’e söyleyince nasıl bir tepki almıştı? Ülfet
müttefikini kaybetme ihtimali duyunca, 40 senelik çabası, kini ve hırsı boşa
gidecek diye hiç paniklemedi mi? Bir diğer soru; Adem avukatı olarak Garip’i
tutarken Ülfet’e haber verdi mi? Verdiyse, Ülfet Garip ve Esma’nın yeniden bu
şekilde de olsa görüşecek olmasına ne tepki verdi? Garip’in kızı ve Esma’nın
oğlu evlenmek üzereyken neler hissetti? İsterseniz bu soruları daha da
çoğaltabilirim. Mevzuu havada kalınca böyle oluyor çünkü.
Ülfet’in uzun süre beklemede kaldığı bir diğer konu ise;
Garip. Uğruna yakın arkadaşı Esma’nın dedikodusunu çıkartıp kardeşiyle evlenmeye
mecbur etmişken, sonrasında Garip’e yazmak için onun genç eşiyle evlenip
boşanmasını, gençlerden hevesinin geçmesini, elinin düzgünce para görmesini filan bekledi herhalde. Eskiden iletişim imkanları çok olmadığı için ona
ulaşamamış olabilir elbette ama en azından 10 sene önce filan bulması çok
mümkündü. Hadi onu geçtim, Adem’in avukatı olduktan sonra iletişim kurup
tavlamaya çalışmaması çok tuhaf. Belki o zaman bir şansı olabilirdi ama şu anda
ikinci kez kaybettiği bir savaşa giriyor. Artık çok geç.
Garip’i de iki övdük, hemen o gece Ülfet ile yemek yeyip
şarap keyfi yaptı. Esma Hanım’cım trip atmakta çok haklıydı. Yalnız ben Esma’nın
yerinde olsam, Garip’le davullu zurnalı düğün yapıp Ülfet’i çatlatırdım. Ondan
mis gibi intikam olurdu bu. Hem böylece Ülfet’in evinde oturmaktan da kurtulurdum.
Faruk ile Fikret de ne yaparsa yapsın! Koca adamlar sonuçta, bu saatten sonra
altını bezleyecek hali yok ya.
Yazı devam ediyor.