Gözlerimiz Ege'de, aklımız da dizide kalmışken bir hafta daha geldi de geçiverdi gari. Havasından mıdır, suyundan mı, neşesinden mi içtenliğinden mi 2 saatlik dizi 2 dakika sürüverdi hızlıcana. Kaan'ın vurulmasıyla bitmişti geçen hafta, vurulduğuyla geldi yeni hafta.
Kamuran koş,Cemal'iyakala
Kaan'ın çığlığıyla inledi Ege ormanları, tabii o sese dayanamayan, aynı zamanda süpheli durumda olabileceğini düşünen Cemal, döndü gerisin geriye yardıma. -kahrolsun bağzı iyi niyetler- Diğer erkekler de ses ile gittiler Kaan'a yardıma. Saçma yiyen Doktor, doğru hastahaneye. Bizimkiler de sorguya. Kız tarafında mı? Kına gecesi Bünyamin'in orgu ve sesi eşliğinde devam ederken önce gelen telefonla şoka girdi derken "Bunaldım Nurten'ciim" deyiverip kaçtı, gitti. Hüsnü &Yusuf ikilisi kendi aralarında bekarlığa bizde alkolle veda gecesi yapıp, uyuyakaldılar. Yusuf'u evine yolculamaya çalışan Hüsnü Amca az daha gidiyordu evden...
Nasıl yani biz yakışıklı değil miyiz?
Hastahanede polis bırakır mı suçluyu bulmadan? Kaan, yatadursun saçmaları çıkarılırken, erkek tayfası ifade vermeye gitsin, bir de Bünyamin gelmez mi üstüne, haydiiiii çık bakalım nezarethaneden! Polis arabasına giderken, Bünyamin daha bir istekli "evlencek bacanak" dese de yemediler. Sanki bir ara rabarba olduysa da Celal'in, "Abimim yarın nikahı var sonra sıra bana gelcek." yakarışlarını duyduk, hatta Bünyamin "Beni alamazsınız" ile gidip, "ön koltukta oturayım" ile kendini karakolda buldu.
Nezarethaneyi en çok Cemal sevdi, en azından nikah kaçar, Kamuran biter. Bünyamin işkencesine maruz kalan erkek tayfası, güzel sesli ozanımızı dinleme keyfi. Ne de güzel olmuştur çekimleri kimbilir. Ezberlerini atarken türküyü söyleyen mi olmuştur, espriler patlatan mı, en sakini en haylaz olup, en gevezesi mülayimin önde gidenidir. Nacizane ara ara dizi sonrası kamera arkalarını verseniz hani, izleriz bi dal :)
Muğla'da bunlar olurken, Güzel Köy'de sabah ve hemen ardından çocukları arama telaşı başladı. Gül, sahte raporu erkenden alırken Nurten traktör ile kimseyi ezmeden geldi Muğla'ya. Gül ile hastahanede karşılaşıp da olayları öğrenince ne akıl kaldı, ne Bünyamin... Kaan'ın odasına hemşire varken girmesi de ayrı olaydı. Utangaçlık ile merak bütünleşmesi sonuna kadar bekletti. Çıkışta da Bünyamin'in psikiyatristi Aynımah Hanım ile karşılaşmaları iyi oldu da, Kaan ile aşk meşk olayları mı geliyor ne... Cemal, Muhtar Niyazi ve Kamuran'ın hamile olmadığına dair raporu alan Gül ile kısa görüşmesinde çıkışlarının nikah saatinden sonraki saatte olacağını ve KESİN çıkacaklarını öğrendiği için keyifle dönse de nezaret odasına akşamdan kalan kafalarla birbirlerine söyledikleri her şeyi unutan babalar kurtardı çocukları.Şükür ki raporu Niyazi'ye teslim edivermişti gari.
Hımmm turuncu taç burdaymış, turuncu kazak ve turuncu şal da ... Aferin size
Cemal tam da nikahtan kaçtığı için mutluydu ki başka bahara kaldı bitik Cemal, diye mırıldanmaya başladı bile. Efeler gibi geldiler köye, efeler gibi oynadılar. Derken devam etti mi, saçlar başlar yapılmaya, çalsın davullar zurnalar, basılsın kornalara, girilsin havalara. İşte tam bu sırada Kamuran yardım isteyiverdi nam-ı diğer Gülsüm'den (Gül'ün asıl adı). Pazar yerine çağırdı ki İstanbullu, diyeceklerine bakılsın. Düştün mü eline Gül kızın, ya Konya'ya gideceksin ya bu diyardan vazgeçeceksin. Yalan dolan ile nereye kadar? İndi gerçeklerin çıkmasını istemiyorsan, Gül'ün yardım çağrısına kulak verceksin. Herkes hazır vakitte Kamuran'ı bekliyor meydanda. Oradan toplanıldı, doğru salona... Veeeeeeeee
Daha pasta kesecektik!
Bu arada Sultanana'yı kandırmak zordur Gül kız. Muğla'ya altın bakmaya gittim dersin, "hee çeyrek 120 lira mı?" dediğinde kalırsın şekerim, yemezler :)
Nikah şahitleri, aileler, gelin ve damat hepsi masaya oturmuştu da kimse Kamuran'dan, "Cemal ile evlenmeyi istiyor musunuz?" sorusuna "HAYIR" cevabı vereceğini beklemiyordu. Ters köşe ile final yapıp peşine fragman verilmeyince oturduğu koltuktan kalkamayan binlerce kişi olduğu haberleri hızla yayılmaya başladı bile.
Bol turunculu bölüme sevgiler...