Güllerin Savaşı, yeni ve nefes kesen bir bölümüyle daha evlerimize konuk oldu.
RaniniTv ailesi olarak ekranda yer alan dizilerin karakterlerine hafta başında
karnelerimizi verdik. Ömer’de, Gülru da zorlu bir dönem geçirdi. Hiçbir şey
eskisi gibi kaldığı yerden devam edemezdi. Evrildiler, yenildiler, bazen
mutluluk gözyaşı dökerken bazen de hüzünle boğuştular. Aldıkları notlar
tamamıyla simgeseldi. Bizler karneleri yazarken çok düşündük, fazlaca kararsız
kaldık. Karnımıza kramplar girdi ama bir o kadar da eğlendik. “Hayat eğer bir
okul olsaydı ne yapardık?” fikrinden yola çıktık ve bu sonuçlara vardık. Yalnız
unutmayınız ki, hayat bir okul değildir ve yaşadıklarımızı ders olarak bölmeye
kalktığımızda Gülru ile Ömer’in karneleri gibi sonuçlar elde ederdik. Eğer
şimdi bu yazıyı okuyan, ilkokul belki biraz küçük gelebilir, ortaokula veya
liseye giden okuyucularımız varsa mutlaka karnelerini almışlardır. Karne almak
güzeldir. Bu heyecanların tadını çıkarın. Zaman geçtikçe alacak bir karneniz
olmayacak ve davranışlarınız nota dönüştürülmeyecektir. Hatalarımızdan ders
çıkardığımız, düşe kalka ilerlediğimiz, bazen ayağımıza takılan çelmeleri erken
fark ettiğimiz zaman karnemizi alırız. Yazılı olarak elimizde bulunmasada bizi
eğitir. Bu nedenle üzülmeyin. Karneyi düzeltmenin illaki telafisi vardır. Yeter
ki neşeniz, mutluluğunuz ve sağlığınız sizden gitmesin.
28 saniyeyi severim, 28
dakikayı severim, 28’inci günü de severim. Kısacası 28’leri severim. 28’ler güzeldir.
Bu bölüm de Güllerin Savaşı, bizlere
yayında olan 28’inci bölümünü yaşattı. Bölüm hashtagı geldiğinde #kazakurşunu
hakkında çok düşündüm. Aklımdan bin bir şey geçti. Neredeyse her gün gazetelerde yer alıyor,
hangi kanalı açsak haberlere sıkça konu oluyor. Hiç yabancısı değiliz. Bir
kulak aşinalığınız muhakkak vardır. Özellikle de, benim gibi, geçmişinde böyle
hain ve hazin sonla biten bir hikâyeniz varsa birkaç dakika öylece durup
düşünürsünüz. Uzaklara dalıp gidersiniz. Arkada gözü yaşlı ve
çaresiz yakınlar kalır. Üzerinden otuz sene bile geçse unutamazsın. O
kısacık ömründe bıraktığı güzel anılardan başka elinde geri kalan bir şeyin
olmaz. Acabalar ve keşkeler ile dolu upuzun zamanlar seni bekler. 18’ini,
28’ini, 38’ini göremezsin.
Yukarıdaki iki fotoğraf kısaca her şeyi anlatıyor.
Yazıma geçmeden önce geçen
haftaki bölüm yorumumda Mert’in dizi içerisinde figüran gibi kaldığını ve bu
duruma rahatsız olduğumu belirtmiş, ardından da “ Eğer dizimizin senarist
(Karayazı) gurubu – yorumlarımı takip ediyorsa – geçen bölümler içinde yazdığım
Mert serzenişine kulak verdilerse beni mesut etti.” diye yazmıştım. Bölümün
başladığı yayın saatinden yazıyı teslim ettiğim an’a kadarki süreçte kendimi
bile unutabiliyorum. Bu nedenle bazı değişiklikleri veya detayları
atlayabiliyorum. Güllerin Savaşı’nın yirmi yedinci bölümünden itibaren senaryo
kaleminin başına, dizinin ilk senaristlerinden, Sırma Yanık geçti. Bu durumdan
beni haberdar eden okuyucumuz Hande Hanım'a teşekkür ederim. Sırma Yanık’ın dizinin senaryo
grubunu tekrardan alması Güllerin Savaşı’nı
eski havasını yerine getirdi. Hatta bölüm içerisinde “Savaşı birinci bölümden
izlemeye başladım.” bile dedim. Güllerin
Savaşı’na tekrardan hoş geldin Sırma Yanık! Hafta içinde savaşçılarımız,
“GüllerinSavaşında Ömruİstiyoruz” kampanyası başlattılar. İstekleri tez zamanda
kabul olsun. Bu hafta epey gevezeliğim tuttu. İsterseniz yazıya geçelim?

Ağır narkoz altındayken beyaz ışığı görebiliyoruz tabii..
Ömer’in sağlık ekiplerini
durdurması ile Cihan “hastaneye” gitmekten son anda kurtuldu. Söz gelimi
sırasında Ömer’in de belirtmesiyle, Cihan’ın nörolojik rahatsızlığının
sebebinin hipoksik şok (Hipoksi: solunum havasındaki oksijen azlığından
kaynaklanan retina, miyokard veya merkezi sinir sisteminin hasar görmesine
neden olur) olduğunu öğrenmiş olduk. Yıllar önce Gülfem’in çocukluk kıskançlığının
sonucunda ortaya çıkan hastalığın bilimsel adını yirmi yedi bölüm sonra
öğrendik. Sağlık ekipleri gittikten sonra Gülfem’in durumu perişandı. Cihan’a
ne gibi kötülük yaptığının farkına vardı. Her şeyin farkına, o gömleği Cihan’a
giydirdiklerinde, varması biraz geç oldu. Neredeyse her bölüm yazımda tekrar
ettiğim cümleleri Gülfem’in ağzından duymak beni biraz olsun rahatlattı. Evet,
Cihan Gülfem’in en büyük çaresizliğiydi. Çaresizliğiyle de başa çıkmak
sandığından daha zordu. Hayattaki en büyük sınavı buydu.
#kazakurşunu
Duygu’nun, kızdırması
sonucunda Mert soluğu Sipahi Köşkü’nde aldı. Sarhoşluğun etkisiyle geri dönüşü
olmayan bir yola hem kendisini hem de Gülru’yu soktu. Geçen bölüm Cihan’ın
Ömer’e çektiği silah başa büyük bela oldu. Gülfem de bu fırsatı kıvrak ve
zekice bir manevra ile kendi lehine döndürdü. Şimdi bütün kozlar Gülfem’de.
Oyunu isteğine göre yönetmeye başladı. Önce Halide’ye kameralardaki görüntüleri
silmesi için talimat verdi, sonra eldeki delilleri yok etti. Sonuç olarak Gülru
ağır ithamlar altında kaldı.
Sorgu mu dedin?
Parmak izi benim miymiş?
Adalet nedir? Neye göre ve
kime göre adalet vardır? Adaleti gerçekten adil bir dünyada yaşamak için mi
talep ediyoruz? Bizden alınanlar için mi adalet istiyoruz? Gerçekten bize ait
mi? Adaleti yanlış yerde mi arıyoruz? Sizlere bölüm boyunca beynimin içinde
dolanan sorulardan yalnızca birkaçını sıraladım. Güllerin Savaşı’nda, bence, ilk bölümden beri bu sorular önemli yer
tutuyor. Soruların cevapları ise kişiye göre değişebiliyor. Herkesin
“adalet”ten anladığı farklıdır. Siz de kendi içinizde belki cevaplandırmak
istersiniz?
Delilleri ne kadar ortadan kaldırsan da gerçekler er ya da geç ortaya çıkacaktır Gülfem.
Adalet mülkün temelidir!
Mahkeme günü geldiğinde
Gülfem, Gülru’nun içeride kalması için elinden gelen bütün güçleri kullandı.
Delilse delil, şahitse şahit! Gülru’nun da dediği gibi o kadar kirliler ki bu
savaşın en masumu Cihan’dı. Her şey O’nun gözünün açmasıyla değişebilir. Şu an
için tek görgü tanığı ve canlı şahit Cihan. Gel gelelim ki Gülfem, Cihan’ın
gözünü açtığını herkesten sakladı. Mahkemede de yılın en büyük oyunculuğunu
sergiledi. Bakalım Ömer, Cihan’ı ikna edip mahkemeye getirecek mi? Cihan’ın
söyleyecekleri hâkimin kararını etkileyecek mi?
Mortis
RaniniTv Bolkepçe Koleji
ÖZEL
RaniniTV Bolkepçe Koleji Vol 2