Arendelle
''Go away Anna!''
Anna ve Elsa’nın Ingrid’i sihirli küpe kapatma
planları tabii ki işe yaramadı. Çünkü neden her şey yolunda gitsin ki? Anna
nasıl ‘’sürpriz!’’ diyeceğine karar vermişti ama Ingrid bir kötü karaktere
yakışmayacak şirinlikteki sürpriziyle Anna’ya ‘Shattered Sight’ büyüsünü yaptı.
Ingrid Elsa’ya bu büyünün, kişinin gerçek duygularını su yüzüne çıkardığı
yalanını söylese de Elsa kardeşine zarar vermeyi reddetti. Elsa son kez onu
sevdiğini söyleyerek Anna’nın onu sihirli küpe hapsetmesine izin verdi. Hayır
ağlamadım! Anna Elsa’yı küpe hapseder hapsetmez kendine geldi. Ama büyük
şaşkınlık yaşayan Ingrid bütün Arendelle’i dondurdu. Ingrid Elsa’nın hafızasını
silerken Rumplestiltskin belirdi. Sihirli küpe karşılık sihirbazın şapkasını istedi.
Ancak büyücünün üçüncü kız kardeşi bulduğunu öğrenen Ingrid, şapkayı Rumple’a
vermedi ve çok güzel bir kapıdan geçerek dünyamıza, 1982 yılına geldi. Emma’nın
doğumunu beklemeye başladı.
Storybrooke
'Çok cahilsin, keşke ölsen'
David ve Mary Margaret’in Emma’yı aramadığını, eğer Emma
güçlerinden kurtulmak istiyorsa buna destek olacaklarını öğrenen Regina
çıldırdı. Mary Margaret’ın bu fikrinin çok kötü bir fikir olduğunu, ‘’sen
Wicked Witch’i dadı olarak tutmuş birisin’’ gibi müthiş bir argümanla
destekleyen Regina onları Emma’yı kurtarmaya ikna etti. Regina’nın en büyük
pişmanlığı Henry’nin farklı olduğunu kabul etmemesiymiş. Hatalarından ders
çıkarmana sağlık Regina. Şimdi bir zamanlar en büyük düşmanı olan aileye yardım
etmek için elinden geleni yapıyor. Başından beri Evil Queen hayranı olanları
bir yana bırakırsak; geçen sezondan beri bile olsa Regina’nın geçirdiği
dönüşümden etkilenmeyip, mutlu sonuna kavuşmasını istemeyen kalmamıştır artık
diye düşünüyorum.
İnsan kötü olsun diye doğmaz Regina
Bir de Regina ve Mary Margaret arasında nefis bir konuşma
izledik ki, dönüp dönüp izledim. Silinmiş sahneleri takip edenler bilir, bu
ikilinin güzel bir iç dökme sahnesi daha bölümde yer bulamamıştı sezon başında.
Mary Margaret, Regina’nın mutluluğunun ulaşılmaz olduğuna inanmayı reddediyor.
Onun anahtar kelimesi belli: umut. Regina ise o umutsuzlukla kötülüğünün
doğuştan gelmiş olabileceğine inandı. Rumplestiltskin bile söylemişti zamanında
‘’kötülük doğuştan gelmez dearie, kötü olunur.’’ Regina kitabın yazarının
onları saf iyi ya da saf kötü olarak gördüğünü söyleyip kaderciliğe giriyordu
ki, Robin Hood’un çantasında birden beliren bir sayfa, bir yerde kaderimizi
değiştirebilir miyiz sorusuna getirdi aslında bizi. İkinci bir şans yakaladılar
ama o sayfayı kitaptaki sayfayla değiştirirlerse ne olur, sadece kendi
hayatları mı değişir yoksa diğerlerini de etkiler mi?
Bu esnada Emma; Gold’a güvenmiş, onun tuzağına doğru
giderken Elsa yetişti. Güçlerini kontrol altına alabilmeleri için sadece
sevdiklerinin onları oldukları gibi kabul etmelerinin yetmediğini, kendilerinin
de kim olduklarını kabullenmeleri gerektiğini söyledi. Tam masallara, Disney’e yakışan mesajlar bunlar
aslında. Kendini sev, kendin ol, geliş ama değişme.
Mr. Gold kendini hançerden azat etmek için
kontrolsüz bir hızla ilerliyor. Hayırlısı bakalım. İhtiyacı olan son şey bir
kalpmiş. Fakat öyle herhangi birinin kalbi değil. Rumple’ı Dark One olmadan
önce tanıyan birinin kalbi olması gerek. Bu özelliğe sahip hayattaki tek kişi
ise Hook. Hook’un ipleri şimdi tamamen Gold’un elinde.
Ingrid
muradına erdi. O, Elsa ve Emma artık kim olduklarını kabullenmiş, güçlerini
benimsemiş üç kardeş. İhtiyacı olan şey de buydu zaten. Kurdeleler bileklerdeki
yerlerini aldı, ayna tamamlandı.Büyük büyüyü Storybrooke’un üzerine salmak için
önünde hiçbir engel kalmadı.