Öykü ve Mete gerçekten evlendi mi, evlenmedi mi tartışmaları ile
geçti koca hafta. Net bir cevap alamadık. Önceki
bölümde gördüğümüz nikah defterindeki imzalar elimizdeki tek kanıt. Ortada bir
evlilik cüzdanı var ama içini göremedik. Sonuç olarak bölüm içindeki
konuşmalardan ve imzalardan benim anladığım; Öykü ve Mete evlendi, ancak ortada kocaman bir
soru var: Nasıl?
Mete’nin arabasının nasıl süslendiğini görene kadar, nikâhın
on dakikada nasıl yeniden organize edildiğini görseydik keşke. Hal böyle olunca, her ne
kadar bu evlilik konusunun diziye renk kattığını düşünsem de, yine de mantık
çerçevesinde sunulmadığı için en azından bir açıklama bekliyor insan. Neyse!
Belki önümüzdeki haftalarda yaratıcı bir açıklama gelir. Belki de bunların
hepsi Mete’nin masasında uyuklarken gördüğü bir rüyadır! (Amin diyenler fav)
Nikah organizasyonunun anlamsızlığı kadar, Öykü ve Mete’nin
ailelerinin duruma bu kadar sakin yaklaşmaları da bir o kadar anlamsız geldi
bana. Ne Mete’nin babası Bülent, ne de Meral en ufak bir tenkitte bulunmadılar.
Resmi nikah bu yahu, çocuk oyununa döndü, bir ses edin. Meral’in nikahtan sonra
kızını sorgulamak yerine, “ne kadar fedakar bir evlatsın” diye sevip okşaması
da ayrı bir şaşkınlık oldu benim için. Hadi Ayaz ile evlenmiş olsa bir derece. Bülent,
Şeyma ile ilgili bin bir türlü akıl verirken, aniden evlenen oğlunun oyununa
alet oldu. Sanki, “aman iyi oldu, böyle daha iyi” der gibiydiler ikisi de.

Ayaz’ın kendini affettirmek için Öykü’yü alıp ilk gerçek
öpüşmelerini yaşadıkları yere götürmesi de ayrı bir muamma. Bilmem farkında
mısın Ayaz ama Öykü birkaç saat önce, senin dâhiyane fikrin sayesinde, ortağın
ve en yakın arkadaşın Mete ile evlendi. Yapman gereken ilk iş bir avukat aramak
olmalıydı. Hem, orada ne olduğunu birisi bana açıklayabilir mi? Yaptıkları dans,
çalan şarkının dizide şimdiye kadar çalan diğer müzikler ve şarkılarla uyumsuzluğu
ile birleşince sahne romantizmden uzak, bomboş bir sahne oldu benim için. Üstüne
bir de o sahnede Öykü oldukça mutlu görünürken, otele döndüklerinde yaşadıklarını
hiçe sayıp Ayaz’ın boşuna uğraştığını söyleyince şaştım kaldım. Olayların bu
duruma gelmesinin sebebi Ayaz’ın nikaha gelmemesi ve henüz sebebini
açıklayamaması gibi görünse de, Mete ile aynı deftere imza atan da Öykü'ydü!
Ayaz’ın gelemeyeceğini öğrendiği halde, annesini arayıp yine de nikah salonuna
davet etti. Kemal kızının nikahı olduğunu bilmiyordu, pekala tören
ertelenebilirdi. Yani sonuç olarak konu yine gelip nikah organizasyonunun
mantıksızlığına dayanıyor. Keşke daha iyi kurgulansaydı.
Tüm bu kargaşaya neden olan Önem anladık ki ilaç alıp intihar
etmeye kalkmış. Ancak ilacı içtiği gibi de hastaneye koşmuş. Tam da Önem’den
beklenen hareket. Kıyar mı hiç o tatlı canına. Ancak şu da var ki, kurduğu
tuzağın bu kadar düşeş sonuçlanacağını bilse, Ayaz’ın verdiği tüm tepkilere
rağmen iki doz daha fazla alır, aynısını yeniden yapardı. Önem Ayaz’ın evine gittiğinde öyle bir
şey söyledi ki, gelecek haftalarda o yoldan yürürse nokta atışı yapar. Sevdiği
kızın en yakın arkadaşı ile nikah masasına oturduğunu söylemesi ile Ayaz’a verdiği kararı sorgulattı. Belli ki Önem bu nikahın ekmeğini daha çoook yiyecek.

İki haftadır yapılan bu göz makyajını çok yakıştırdım Nilperi
Şahinkaya’ya
Nikahtan kendine pay çıkaran bir diğer kişi de elbette Şeyma’ydı.
Kaşla göz arasında yine kartlarını çok iyi oynadı ve kazandı. Çocuk oyuncağı
oldu artık Öykü Şeyma için. İlave dalavere çevirmesine gerek kalmadan hoppp
diye eline düşüverdi ve Şeyma Öykü’nün üstüne basarak bir basamak daha
yükseldi.
Geçen hafta Mete ve Öykü’yü nikah masasında
gördüğünde gözleri dolan Şeyma, bu hafta konuyu çok önemsemedi. Nasılsa Öykü ve
Ayaz birbirine aşık diyerek geçiştirdi ama açıkçası Şeyma gibi bir karakterin
bu nikahı daha fazla ciddiye almasını beklerdim. İlk bölümlerde Mete’nin Öykü’ye
en ufak ilgisinde tırnaklarını çıkartan Şeyma, her nasılsa evliliğe sessiz ve
tepkisiz kaldı!

Kemal amca mı desem, baba mı desem, kafamda deli sorular!
Mete’ye gelirsek; evcilik oynayayım derken Öykü’ye yeniden
ilgi duymaya başlamasına kesin gözüyle bakıyorum. Her ne kadar ilk günler oyuna
ayak uydursa da, kolayca kendini kaptıracak gibi. Yeni bölüm fragmanında gördüklerimiz
Ayaz’ın kâbusu bile olsa, çok geçmeden Mete’nin hayali de olabilir.

Geçen hafta da yazdığım gibi, bu nikah bence diziye can
kattı, onlarca bölüm yetecek kadar konu verdi. Her ne kadar Kirazcanlar bundan
nefret etse de, Öykü-Mete evliliği benim gözümde diziyi kurtardı. Şimdiden sonra
konuların nasıl işleyeceği merak konusu. Öykü ve Ayaz’ın aşkı elbet sürecek, bu
konuda panik yapmaya gerek olduğunu düşünmüyorum. Ancak bana göre bu evlilik
ÖyAz’ın sınavı olacak, çünkü karşılarında sadece Önem yok artık. Kapı gibi bir
evlilik var, büyük ihtimal Öykü’ye aşık olabilecek bir Mete var, Şeyma illa ki
var ve hepsinden önemlisi evlilik sahte de olsa kaynaşan aileler var. Ailelerin
çocuklarını üzgün görmesiyle oluşacak her çatışma ÖyAz’a sorun olarak geri
dönecektir. Benim beklentim ise tüm bunları dram ile değil, Kiraz Mevsimi’ni bize
sevdiren romantik komedi formatında sunmaları, çünkü Öykü ve Ayaz’ın yeniden
bir araya gelişlerini ilk bölümlerdeki gibi keyifli sahnelerle izlemek isterim.

Bildiğiniz gibi 27. bölüm itibariyle ikinci defa senaryo
ekibi değişikliği ile karşı karşıyayız. Bu ne izleyiciler için, ne de senaryo
ekipleri için kolay değil. Kiraz Mevsimi’ni bize sevdiren, 21 bölüm boyunca
yazan ekibe (Gökhan Horzum, Aksel Bonfil, Hakan Bonomo, Pınar Bahar
Aksakallı) ve son beş bölümü yazan ekibe (Ferhat Ergün, Irmak Bahçeci, Melisa
Kesmez) kendi adıma teşekkür ediyorum. Diziyi 26 bölüm sonra, hikaye ve
karakterler iki farklı ekibin elinden geçtikten sonra devralan Makbule Kosif ve
ekibine de kolaylıklar diliyorum.
27.bölümün sosyal medyada büyük ses getiren fragmanını ekte bulabilirsiniz