Bazen nasıl da canımızı yakıyor mazi
Bunlar mazi değil eğlenceli anılar.
Bence bölümü tam ortadan ikiye ayrılalım; yarısı aksiyon tadında acı hayat dersi, diğer yarısı da bolca aşkla bezenmiş kıskançlıktı. Seneyi gayet güzel, dokunaklı bir bölümle kapattık. Bugün bölümü izlerken Feride'nin söylediği "Seni olduğun gibi seviyorum" cümlesine vurulup başlık olarak onu not aldım. O kadar güzel dersler vardı ki bugün bize Feride'nin dünyasından. Ama Belgin'in hikâyesi öyle bir yerden vurdu ki beni, bütün aşk cümlelerimi sildi attı bir anda! Yazan, oynayan, çeken ve emeği geçen herkese teşekkürler bu bölüm için. Bugün için özel bir teşekkür daha var; kocaman alkış Funda Eryiğit'e. Bize izlettiği o muhteşem oyunculuk için. Saygı ile önünde eğiliyor ve daha da fazla iltifat cümlesinin yetersiz olacağını düşünüp susuyorum o muhteşem sahne için. Kaç kadının yarası kanadı acaba bu gece tam da Belgin'in hikâyesini izlerken?

Çok gülen insanlara söylenen "bak çok güldün kesin başına kötü bir şey gelecek" tezi de bir daha gerçek oldu bu bölümle birlikte. Vicdan sahibi Mahir Belgin'i katil olmaktan kurtardı ama bilmeden belki de hayatının kırılma noktasında bulacak kendini. Feride'nin yaralanması ki en iyi ihtimal bu olur, hiçbir şey de olmayabilir ama bu korku Mahir'i yeniden delirtecek ve Sarı için geri sayım başlayacak. İşin içine bir de Mehmet Saim'in Mahir ile Feride'nin gizli gizli görüştüğünü duyması ile yeni bir viraj alacağımızı anlamış olduk. Haydi, artık geçelim buraları da şu mühim virajlara gelelim değil mi?

Karşımdaki adam dünyanın en yakışıklı yalancı stajyer avukatı.

Dur bir Belgin'i anlatmaya başlayayım da suratının ifadesi nasıl oluyor görelim.

Bugün bize nasıl güzel mesajlar verdiler sevdalılarımız! Sevmenin diploma ile hiçbir ilgisinin olamayacağını Feride'nin ağzından duymak en şahanesiydi. Kalbiniz kimi onaylarsa ancak onu seversiniz, gönül kimi hangi surette severse, sosyal statü yıkılır giden peşinden! Deli gibi seven ve kıskanan Feride hiçbir kimliğe şan, şöhret veya unvana ihtiyaç duymuyor. Birini olduğu gibi sevmek ve onu kalıplara koymadan sevmeyi başarabilmek işte tüm mesele. Boşuna demiyorum; "Feride gibi sevme dersleri" almalı insanlar.
Salih İpek'i özleyen herkesin biraz özlemi dindi galiba. Korkarak söylüyorum bunu ama bu bölüm Mahir'i son defa takım-kravat içinde gördüğümüz bölüm değildir umarım! Bir takım elbise ancak bu kadar yakışır dediğiniz şu dünyada birkaç kişi var? Kenan İmirzalıoğlu buna dâhil -tamam kabul liste başı da olabilir! Ne kadar yakışıyor böyle giyinmek. En az Feride kadar hayran hayran izledik bugün stajyer avukat hallerini. Biz Mahir'in giydiklerini hep sevdik (kabanları ve gömleklerinin rengi de dâhil) ama Salih İpek olduğunda ki hallerini, giydiklerini hiç unutmadık. Hatta ilk sezonun tadı belki de sırf bu yüzden daha farklı! Belli ki Feride'miz de hiç unutamamış.
Eski günlere dönen iki kafadar yetimhanede Belgin'i soruştururken biz de ekran başında sanırım gülme krizlerine girdik. Mahir'in Belgin tarifine Feride'nin misilleme gibi yanıtı çok tatlıydı. O nasıl güzel bir Belgin tarifiydi, sanırım tam da Belgin'in bizim gözümüzden tarif etti Feride! Kıskançlık Feride'ye ayrı bir yakıştı sanki? Ama insanın kendi kendini kıskanmasına en iyi örnek artık Mahir'dir. Mahir'in Salih’i kıskanması fevkaladeydi. Tabii Mahir'in içinde kalan ukdeyi de gördük hep beraber, eğitimi yarıda bırakanların içinde olan o kocaman ukde yani. O eksiklik orada hep duracaktır! Ama Feride'nin kurduğu cümleler bile kesinlikle ilerisi için kocaman umutlar demek! Mahir'in özüne âşık bir Feride hiçbir zaman Mahir'den geçmez. Elbette ki aynı şey Mahir için de geçerli.

Sarı Cemal: Mum ışığında da seçemiyorum ki, kan mı o?
Seyis: Herhalde oğlum ne sandın!
Sosyete: Susun beyler ağabeyleriniz konuşuyor.

Tabii siz ne kadar iyi olursanız olun, ne kadar çabalarsanız çabalayın rüzgârın sizi nereye savuracağını bilmiyor insan. Mahir'in locada kabadayılara söylediği "anlaşıldı, kanımız tutmadı. Ben geldiğim gibi geri giderim, siz beni hiç görmemiş sayın" cümlelerinden sonra eyvah dedim gene mi büyük konuşma! İnsan hayatını zaten bu büyük konuşmaların rotası belirliyor. Ama Mahir'in kabadayı cephesine karşı olması, onlardan olmasından iyidir dedik hep. Çünkü onlar kabadayı, Mahir Karadayı olacak. Belgin'in dosyası yere düştüğü anda "o benim" diye tüm gücünü toplayıp yerden dosyayı alan Mahir'in bu hali ise gene bir mesajdı aslında! Mahir kendine ait hiçbir şeyi asla kimseye vermez! Yeri geldiğinde kaybettiği her şeyi geri alacak.

Her ne kadar biz Belgin'i sevmiyor olsak da Belgin'in hikâyesi en olmayacak yere dokundu bu gece. Yetimhanede başına gelenleri, yitirdiği masumiyeti anlatırken kocaman bir yarayı gördük sanki içinde. Belgin'i temsili olarak düşününce ne çok gerçek hikâye var bu hadiselere dair! Teşbihte hata olmaz derler ama tam olarak uygun olan şey takke düştü kel göründü oldu Belgin için. Maziyi unutamamış, çocukluğu elinden alınmış hallerini dinlerken içimiz cız etti! Maalesef öyle bir acı gerçeği yüzümüze vurdular ki insani olarak etkilenmeyen yoktur, sanmıyorum. Kaç kadının ve kaç çocuğun hayatının aynı Belgin gibi mahvedildiğini bilmiyoruz. Bu yara ile yaşamanın nasıl bir şey olduğunu da! Bu gecenin en ilginç olayı belki de Mahir'e bir şey olacağını sanan Belgin'in deliye dönmesiydi. Eee şimdi Feride boşuna mı kıskanıyormuş?

Oğlanlardan hayır yok. Aferin siz birbirinize destek olun hanımlar.

Bülent'in hapisten çıkması çok ani oldu. Tam da Seyis - İlknur aşkı başlamışken olması tesadüf olmamalı. Yalnız Bülent'in her şeyden arınmış sözde kimliği beni çok rahatsız etti söylemeden geçemeyeceğim. İlk fırsatta gerçek yüzünü gösterecektir. Nazif Baba'nın tüm şartları zorlayan Songül'e attığı tokat bölümün önemli olaylarındandı. Tokadı yiyene değil ama atana şaşırmış olabilirim biraz. Nazif Baba bir kadına el kaldıracak biri değil elbet ama içinde olduğu şartları da düşününce hak vermiyor değilim! Songül'ün bu hallerinin başını daha da büyük bir derde sokmasından korkuyorum. Lütfen Osman'dan uzak olsun artık. Tek suçu sevmek olan bir insanın başına bunların gelmesi bile hiç adilce olmadı sanki. Unutmadan; büyük bir aşkla Mahir'in cenaze törenini bekleyen Sarı'nın cenaze namazı için hazırız değil mi?

Necdet'in Osman sebebiyle Mahir'e bilenmesi, Mehmet Saim'in Mahir'e dinmeyen öfkesi, Sarı'nın evi taratması… Hem çok, hem de güçlü düşmanları var artık Mahir'in. Bu olanlar bana Beyoğlu'nun En Güzel Abisi'nde okuduğum şu satırları hatırlattı; “Azrail'e koz vermek istemiyorsan, sevdiklerinin sayısını az tutacaksın bu dünyada!” Elinde tek sevdiği Feride kalan Mahir'in bundan sonra neler yapacağını hep beraber göreceğiz. Ama hemen hatırlayalım; tüm karanlık gecelerin sonunda güneş çıkacağını bilerek yaşıyoruz! Güzel günler için biraz karanlık, kar ve boran olabilir. Sanırım hazırız biz!

Yeni gelen yılın her şeyi gönlünüze göre getirmesi ümidiyle. Sağlığınızın olduğu, huzur ve mutlulukla geçecek güzel bir yıl diliyorum. İyi bir seneniz olsun inşallah güzel ailem.


BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER