Geçtiğimiz gün Ranini.tv yazarları olarak yorumladığımız dizilerin "En iyi 5 bölümü"nü seçtik. Meğerse en iyi bölüm hiç yayınlanmamış olanmış. İki haftalık bir rölantiden sonra kayıtlara "unutulmaz" olarak yazılacak bir bölüm izledik.
Buradan açık açık, başta Uğraş Güneş olmak üzere tüm Ulan İstanbul ekibine sesleniyorum:
Böyle bölüm olur, arkadaşım? Yılbaşı bölümü dediğin bol şarkılı, yüksek dozda
eğlencesi, limitsiz goygoylu olur. Tamam, bunların hepsi vardı hem de Selami
Şahin’li. Ama siz ne yaptınız? Sezon finali gibi bir finalle, 2015’e meraktan
patlayacak şekilde girecek olan Duygu yarattınız? Böğrümdeki büyükbaş hayvan
ile soruyoruz: #şimdinolcak ?
Bi’
milyonumuz var be abi!
Hatırlarsak Dayımız Dodo’nun ölümünün ardından
Nevizadeler, Dodo’nun toprağın altına gömdüğü gibi o bir milyonu da ciğerlerine
gömüp küllerinden yeniden doğmuşlardı. El-Zeker, Tefeci Bindal, Kutalmış,
Sevilay Karam, Rıfat Kulunç, Karhan Hanut, Eflatun, Haldun Kunt ve son olarak
Hürberk Alagöz’den aldıkları yüz bin lira ile Ali Rıza Kaptan’ı kurtarmak
için gerekli olan bir milyon toplanmış oldu.
Para toplandı, avukata verildi. Belgeler, imzalar vs. derken:
Arkadaşlar hazır mıyız? Kandemir’in dediği gibi adaletli çalarak adaleti
kazandılar. Ali Rıza kaptan artık ÖZGÜR!
Böyle güzel anları ölümsüzleştirmek lazım.
Üstelik Zeynep de gitti, ohhh! Bugün benim bayramım(dı).
Kaptan artık hapishanede değildi. Bu durum, Hayati’nin
potlarına rağmen, kazasız belasız tamamlandı. Kaptan, ilk önce Derya’sına ardından
da denizine kavuşmak üzere Bodrum’a uğurlandı. Buraya kadar her şey çok keyifli,
çok normaldi.
Hırsız
vaaaar!
Bu altınların Hayati’nin başına bir dert açacağı
kesindi de acaba neredendi? Şimdi Hayati’ciğim, her şeyden önce Nevizadeler’in
o altınları gerçekten işe yarasaydı sana verirler miydi? Sen daha altınları
nakde dönüştürmeden ne demeye o kadar açıldın? Para seni çok bozdu. Hem sen, elin
tanımadığın kadınını neden getiriyorsun ki evine? Nataliii, Nataliii.
Kandemir’in bir işe yaramayacağını anladığı için Hayati’ye verdiği altınları,
Natali de Hayati'nin evindeyken bir güzel çantasına atıp, kaçtı.
Bu şarkı benden Hayati’ye: Ellerim bomboş, yüreğimde
bir sızı...
Tamam, eyvallah, her şeyi anlıyorum da sen neden “Hırsııız
vaaaar!!!” diye bağırıyorsun? Hırsız var diye bağırmak kaç seneden başlıyor,
senin haberin var mı? Neyse, Hayati, sen tam bir tatlişkosun özellikle İsmail abiye
çaktığın selamla kalbimizi yine yeni yeniden fethetmeyi başardın. 2015'te kendini toplaman ümidiyle...
Dur, İsmail abi nereye?! Sen daha bizden gidemedin ki.
My
name Ban, ŞehriBan!
Geçtiğimiz bölüm Şehriban, Derya’yı birisiyle
öpüşürken görmüştü. Gördük ki Derya'nın öpüştüğü çocuğun Ferdi olduğunu anlamamış. Bu
öpüşmeye sevinsek mi üzülsek mi bilemedik.
Baskın basanındır. Yardırın
Şehriban ve Fatmiş.
Bu bölüm ise Şehriban bir James Bond, bir Sherlock
Holmes gibi Derya’nın peşine düştü. Kıyamam ben ona ya. Sonuçta üzülecek olan
biricik oğlu, Ceyhun. Esra’ya sordu olmadı, Derya’yı konuşturmaya kalktı,
olmadı. En sonunda Derya’yı takip etmeye başladı. Kafede, Derya’yı bir adam
ile, ki kendisi Ali Rıza Kaptan’ın avukatı olur, konuşurken gördü. Adam kimdir
necidir derken izini kaybetti. Ama Dünya küçük, İstanbul daha da küçük!
İstanbul
ile hesap kapamacılık
Hesaplara geçmeden çok kısa bir şeyden bahsedeceğim. Hayati’nin
altınları, Şehriban’ım dedektifliği derken bu mahallede hiç mi iyi şeyler
olmuyor diye sorabilirsiniz. Gerçekten oluyor. Türk kadının bilinçaltı Maşuka,
kuaför dükkânını açtı. Hadi hayırlı uğurlu olsun, Allah utandırmasın.
Şakşuka Kuaför herkese
fönlü günler diler.
Bu kısa aradan sonra konumuza dönersek: Ali Rıza
Kaptan artık özgür olduğuna göre artık son İstanbul turları da başladı.
Kandemir’in talimatıyla herkes İstanbul ile olan hesaplarını kapatmaya gitti.
Hoş, Yaren ve Kandemir dışında kimsenin kapatacak büyük bir hesabı yok. Ferdi,
çocukların ihtiyaçlarını karşıladı, Karlos dev, büyük, süper yılbaşı sürprizi
için harekete geçti. Yaren ise annesine gitti. Malumunuz, 7 yıl önce Yaren’in
bıçaklanmasında Karlos’u sorumlu tutmuş, ona yar olursan hakkımı helal etmem
demişti. Yaren, annesinin yattığı rehabilitasyon merkezinin kapısına kadar
gitti. Haydi, bi’ gayret derken kapıdan döndü. Her şerde vardır bir hayır
Yaren’im.
Kandemir cephesinde durum bir tık daha karışık. Şöyle
ki: Tezgâh bittiğine göre artık kızı Elif’in kime baba dediğini, o Ahmet
Yılmaz’ın kim olduğunu öğrenebilirdi. Tuncer ve Bahadır’ı alıp kızının yaşadığı
eve gittiler. Hemen bir alçı, bir kamera oyunu. Kızının odasına ve eve
kameraları yerleştirdi. Bakalım, görelim kimmiş bu Ahmet Yılmaz? Yoksa her
taşın altından çıkan Firuz muymuş?
O
gece hayat sokaktaydı!
Goygoyun kralı Nevizadeler 2015’e sessiz sakin mi
girer sanıyorsunuz? Herkes ailesiyle hindisini pilavını yedikten, yeni yıl ile
ilgili güzel mesajlarını verdikten sonra sokağa çıktılar. Çünkü o gece hayat
sokaktaydı. Hayattan kastım hayatta olan her şey. Aşk, müzik, kıskançlık,
hüzün, umut, sırlar, kaçış… Her şey işte yahu!
"Son kez" derken? Artık
eğlenemeyecek miyiz? :(
Ve parti başladı. Ortamdı, müzik derken Karlos’un dev,
büyük, süper sürprizi arabadan iniverdi: SELAMİ ŞAHİN! Selami baba ilk önce Özledim’i ardından da Başımın Tatlı Belasını seslendirdi. (Özledim sırasında ve sonrasında,
yaklaşık on dakika kendime gelemedim. Özlediğim ne varsa hepsi birden gözümün
önünden geçti. Tövbe!.. )
Sen de olmasan bu gönül
işlerimizi kimle paylaşacağız?
Selami Şahin ile Alın Teri Sokak sakinleri bizden iki
gün önce 2015’e girdi. Heyyy, sakinler! 2015 nasıl? Güzel mi? Değilse biz hiç
zahmet etmeyelim oralara kadar.
Herkes için eve dönüş zamanı. Allah aşkına kim
hoşlanır vedalardan, hele ki arkanda bıraktığın sevdiğin ise… Derya, kutlamanın
ardından otobüsle babasının yanına doğru yola çıktı. Muhteşem bir türkü
eşliğinde: Bir Fırtına Tuttu Bizi. (Üstelik Sevtap Özaltun'un kendi sesinden.) Kendisi,
rakının alkol oranını arttıran türkülerdendir. Gözleri yaşlarla doldurur,
sağlam sinirle dinlenilmesi tavsiye edilir.
"Gelicen dediysem, gelicen."
Geldi. Bu da sonucu:
”O biz kavuşmalarımız, ah
yârim, mahşere kaldı!”
Gecenin sonunda Ceyhun, Şehriban ve Maşuka da evlerine gittiler.
Şehriban adeta dut yemiş bülbül. Dedim ya dünya küçük, İstanbul daha da küçük!
Yılbaşı partisinde, Derya’yı takip ederken konuştuğu adamı görüp peşine
takılmıştı. Yoksa, durumlardan habersiz avukat her şeyi döküldü mü? Ceyhun, ne
oldu diye sıkıştırınca… Gerisini biz de bilmiyoruz. Adamı konuşturdu mu? Konuşturduysa
adam ne dedi? Ceyhun neden yılbaşı gecesi paldır küldür karakola ardından operasyona gitti?
Derya’yı yolcu eden Nevizadeler için de kaybolma
zamanı geldi. Eee ne demiş şair: Artık demir almak günü gelmişse zamandan, Meçhule giden bir gemi kalkar bu
limandan. (Sessiz Gemi – Yahya
Kemal Beyatlı) Mahallelinin hediyelerini bırakıp yola koyuldular. Birden acı
bir fren ve o içimize oturan anons: Nitelikli dolandırıcılık ve organize suç
çetesi kurmaktan tutuklusunuz!
Nasıl yani ya?
Peki, ama kim? Şehriban, avukatı konuşturdu da
gerçekleri öğrenip Ceyhun’a mı anlattı? Yoksa Firuz mu? Hayati’nin altınları? Off
çok kafam karıştı. Bu kafa karışıklığı, heyecan ve merak beni 2015’e kadar
idare eder artık.
Yılbaşı
Köşesi
Adettendir. Yeni yıla girerken her şeyin en güzeli
dilenir, güzel umutlarla başlanır. Aynen, hiç bozmuyoruz kendimizi. İnanıyoruz
ki her ne olursa olsun Nevizadeler bu sefer de yırtacak.
Ben de, naçizane, 2015 yılının: Sevdiklerinizle olan
mesafenin aklınızla başınız arasındaki mesafe kadar yakın olduğu, tarzların
farzlarıyla, farzların tarzlarıyla buluştuğu, sevinçten yüz üstü gömün beni
diye çığlıklar attığınız, Hayati gibi tatlişko, Şehriban gibi şevkatli, Maşuka gibi neşeli, Servet abi kadar gibi tatlı dilli, Yaren gibi güçlü, Karlos gibi
yürekten seven, Ferdi gibi korkusuz, Derya gibi tuttuğunu koparan, Bahadır gibi dahi,
Kandemir gibi yol gösteren, Ceyhun gibi içi iyi niyetlerle dolu ve Nevizadeler
gibi adaletli bir yıl geçirmenizi dilerim.