Zaman ne kadar çabuk geçiyor! Yılbaşına sayılı günler kala Kertenkele’nin 10. bölümünü geride bıraktık. Geçtiğimiz hafta reytinglerde ikinci sırada yer alan Kertenkele, bu hafta tekrar birinciliği ele geçirdi. Dizinin karşıtlarının savı, dizi ilk çıktığında Diyanet’in çıkardığı tartışmanın diziye yaradığı ve reytingleri kabarttığı yönündeydi. Fakat onuncu haftada da zirveyi bırakmayan Kertenkele’nin izleyenlerin kalbinde yerini sağlamlaştırdığı belli oluyor.
Dizinin orijinal yönetmeni Kartal Çidamlı’nın yerine geçen Metin Balekoğlu, ilk bölümünde biraz bocalasa da, bu bölümle beraber diziye iyice hakim olduğunu hissettiriyor. Bununla birlikte, Kertenkele son dönemde daha çok durum komedisi öğeleri barındırmaya başladı. Proje ilk çıktığı zamandan beri taşıdığım en büyük endişe klasik Türk dizileri gibi saat doldurmak için gereksiz uzatılan sahneler olmuştu. Şu anda dizi bu bakımdan adeta arafta duruyor. Zehra ile Selin’in gereksiz uzayan “evlensem mi, evlenmesem mi? Ama Kara Faruk :(” muhabbetleri, Komiser Ünsal’ın, Levent’e karşı artık abartı hale gelen agresif tavırları, en saçma durumlarda Kertenkele’yi yakalayamadan elinden kaçırması, Ekrem beyin bitmek tükenmek bilmeyen Zehra hasreti artık yavaştan kabak tadı vermeye başladı ama bunların kattığı mizahî öğeler diziye özgün bir hava da katıyor. Yine de dram/komedi dozunu iyi tutturduğunu söyleyebiliriz. Her hafta iki saati doldurmak zor. Buna rağmen her bölümde çok fazla, çok eğlenceli enstantaneler izliyoruz.
Gerçek Komiser Ünsal apartmandan aşağı düşüp vefat etmiştir. Onun yerine geçen Yossi Kohen Kertenkele'ye teslim olmuştur. Bu kadar boş bulunacak ne vardı?
Komiser Ünsal ve Kertenkele’nin maceraları, Looney Tunes’daki Coyote ve Road Runner hikayesine benziyor git gide. Kertenkele’nin adeta dokunulmazlığı varmış gibi, iki polis tarafından silahla tehdit edildiği bir durumda, ikisinin de maskesine uzanmaya çalışmamasını hayretle izledik. Maskesini yanında getiren Kara Faruk’un, sesini değiştirmeden Komiser Ünsal ile konuşması ise oldukça garipti. Komiser Ünsal da Levent de daha önce, daha ilk bölümde, Kertenkele’nin konuşmasını duymuşlardı. En azından Kara Faruk’un bu bölümde omzu yırtılıp dövmesi gözükmedi, yegane tesellimiz bu oldu. Daha önce Komiser Ünsal, Şevket ve Levent bir arada bulunmuştu. Şevket’in zaten Levent’in polis olduğunu bildiğini biliyoruz. Buna rağmen Komiser Ünsal’ın, Levent’i Şevket’i takip etmeye gönderirken defalarca “kimliğini belli etme” demesi de anlam veremediğim bir başka konu oldu. Mahallede herkes Levent’in kimliğini biliyor.
Geçen hafta, dizi artık karakterler arası daha fazla tesadüfi bağlantıyı kaldırmaz demiştim. Bu bölümde sinirleri hoplatacak şekilde bir de Deli Kenan’ın Selin’e aşık oluşunu izledik. Daha doğrusu Selin, Deli Kenan’ın eskiden sevdiği bir kadına benziyormuş. Ama kadın Deli Kenan’ı aldatmış. Deli Kenan herhalde birden fazla kez aldatılmış olacak ki, “bir daha aldatılmayı kaldıramam,” dedi. İlk bölümde çerçeveli fotoğrafını gördüğümüz kadın Selin’e hiç benzemiyordu, umuyorum burada bir devamsızlık hatası yapılmaz.
Dizinin vazgeçilmez anlarından olan, Ziya hocanın hocalığının sınandığı anlardan bu bölümde de gördük. Daha önce cenaze namazı, imam nikâhı gibi konular işlenmişti. Bu sefer de sünnet için mevlit okumasını istediler hocadan. Bu sefer durumu Hicabi’nin kurtaramaması yeni bir soluk oldu macerada; Kertenkele çok zekice bir planla sünnet olacak çocukları kaçırtarak yırttı mevzudan. Öte yandan, diziyle ilgili en çok beklediğim sahnelere dönüştüğünü belirtmeliyim bunların. Bakalım gelecek bölümde nasıl bir şey bekliyor bizi?
Herhalde mahkeme kararıyla resmi yaşını, estetik ameliyat vasıtasıyla göründüğü yaşı küçülten Semih. Normalde kabaca Ferruh yaşında olması gerekiyordu.
Bu bölüm konuyu genişletmek için diziye eklenen Semih karakteriyle tanıştık. Kendisi hiç de gerçekçi durmayan bir şekilde Ekrem beyin en sevdiği arkadaşlarından birinin oğlu olup; Zehra, Selin ve Melis ile aynı liseye gitmiş olması beni hayrete düşürdü. Ekrem bey yaşlılıktan öleyazan bir dede; çok erken yaşta kaybettiği arkadaşının ise, Ekrem beyin torunu yaşında çocuğunun olması mantıksız. Öte yandan Semih dizinin ilk kötü adamı Çağatay’ın aksine hem çok daha yakışıklı, hem de kötülüğü nispeten daha ılımlı, daha sevecen. Ama iki lafından üçü abartı ve laubali iltifatlar olunca çok derinliği olmayan bir karakter izlenimi veriyor. Malikaneye kapağı atmaya geldiği belli, Zehra’nın da içine düşecek neredeyse. Zehra’nın ablası Hale’ye bile Halecik diyor. Dizide uzun soluklu olacağını sanmıyorum; eğer olacaksa da biraz daha normalleştirilmesi gerekir. Yine de, belki de bilmediğimiz başka bir amacı vardır, kim bilir?
Semih (!)
Komiser Ünsal ve Levent’e korkmadan kendi sesiyle konuşan Kara Faruk, bu sefer de Zehra’nın karşısına çıktı, aynı ses ve aksanla. Ne gariptir ki, bunca muhabbet ettikten sonra bile Zehra sesini tanımadı. Sesini bırakın, üzerindeki pardösüyü, yürüyüşünü, boyunu posunu bile tanımadı.
Dizinin yapımındaki çalkantılar durmuyor gibi. Daha önce yönetmen değişikliği vardı, geçen bölüm de mekan değişikliği söz konusu olmuş. Malikane değişmiş, epey daha mütevazı, ve fakat çok daha klasik görünen bir mekana geçilmiş. O kadar bölümün ardından bir anda bu kadar büyük bir değişikliğin sebebini henüz keşfedemedim ama, bu dertlerin bu güzel ekibin peşini bir an önce bırakmasını diliyorum. Henüz konuya da, oyunculuklara da doymuş değiliz zira :)
"Uzamıyor burası, uzamıyor!" – Tülin
Daha önce dört bölümde sakalları uzayan Timur Acar bu bölümü de takma sakalla geçirmek zorunda kaldı. Öte yandan Yıldırım Memişoğlu’nun tıraş olması Deli Kenan’ın korkunç çehresine çocuksu bir hava katmış. Daha çok gülerken de izleyince kendisini, azılı bir mafya babası olduğunu unuttuğumuz anlar oldu.
Dizinin onuncu bölümü, Kertenkele’nin fantastik bir şekilde Komiser Ünsal’ın evine girmesiyle bitiyor. Dışarıda her türlü ortamda Kertenkele’yi elinden kaçıran Ünsal, kendi evinde bile kaçırıyor. Kertenkele eliyle koymuş gibi kardeşinin dosyasını buluveriyor ve sonunda, onuncu bölümde, kızkardeşinin mahalledeki çocuk doktoru Betül olduğunu keşfediyor. Önümüzdeki bölümde bu ikilinin birleşmesi en büyük temennim. Ayrıca Semih biraz hal ve tavırlarına dikkat etse iyi olacak. Zehra’yı tavlamaya çalıştığını anlıyorum fakat bunun da bir adabı var. Deli Kenan Selin’in peşini bırakmayacak gibi duruyor. Hale’nin Kara Faruk’u fark etmesi önümüzdeki bölüm Kertenkele’nin başına dert açabilir. Öte yandan Kara Faruk’un Zehra’nın aklını Ziya’ya yönlendirmek için girişeceği oyunları da izleyebiliriz. Melis, Semih’i tavlamak için uğraşacak, Tülin ise ardından “almıyo’ burası, almıyo’” hareketi yapmaya devam edecek :)
Ne olursa olsun, önümüzdeki hafta güzel bir bölüm daha göreceğimize eminim. Haftaya tekrar görüşmek üzere, esen kalın!