Yaman’ın sağlığına kavuştuğu,
tüm dertlerin yerini mutluluğa bıraktığı, bol Yamira'lı 54. bölümle beraber, MedCezir hepimizden önce 2014’ü
geride bıraktı. Yeni yıl hediyelerinin ilki; Ranini.tv’den gelsin o zaman. Duyduk
duymadık demeyin: Üyelik sistemimiz açıldı! Sevdiğiniz dizilere oy verip, hediye
kazanma şansı yakalayıp, özel haberleri ilk siz duymak istiyorsanız, sayfanın
en üstünden kayıt olup bize katılmaya, bakılır mı? Bakılsın o zaman!
Gelelim yılın son MedCezir’ine… Geçen hafta sırtından
aldığı kurşunla, kanlar içinde Selim’in kollarına yığılan Yaman’la, biz de kendimizi
oradan oraya atmıştık. Çatışmayla başlayan bölümde, Cengiz-The Bıyıklı silahı
çenesine dayayıp, kendini öldürdü, herkes kurtarıldı. Bol hastane sahnesi,
bolca gözyaşı izleyeceğiz diye, içim bayağı kararmıştı ama tüm bunlar çok
dozunda kurgulanmıştı. Geçen sezon Tan Yaman’ı kaçırdığında, Mira’nın çaresiz
çırpınışlarını hatırlarsınız. O sahnelerde Serenay Sarıkaya’nın performansına
hayran kalmıştım. Bu bölüm de onları aratmayacak kadar harikaydı Serenay Sarıkaya,
onun bu performanslarını izlemekten aldığım zevkle, hani neredeyse Yaman’ın
başına sürekli bir şeyler gelsin de, Mira böyle kalbimi titretsin isteyeceğim.
Tamam tamam, Yaman’a ben de kıyamam.
Bir işkence biçimi olarak ameliyathane kapısı bekleme
Geçen bölüm pavyonda bıraktığımız
erkek tayfası, Orkun ve kızlar tarafından kurtarıldı. Tabi Orkun’un bu
kahramanlığı, Yaman’ınkinin yanında çok sönük kaldı. Yaman komadayken herkes, Yaman'ın Selim'in hayatını kurtarmasıyla onu kahraman ilan ediyordu. Yaman'ın kahramanlığı eksiksiz tüm Altınkoy'u dize getirdi, artık herkes bunu kabul etti, işte bu son Altınkoy bükücü Ya-men! Yaman'ın vurulduğu haberi alanlar,
hastaneye koştu. Dünyanın en zor bekleyişlerinden biri, ameliyathane kapısı
bekleyişidir. Hani ameliyat olacak kişinin, herkesi ve her şeyi bırakıp sedyede
ameliyathaneye girerkenki ruh hali ile, ameliyat sırasında kapıda bekleyenin ruh hali
kapışır. Neyse ki kısa sürede iyi haberler geldi, geriye bir tek Yaman’ın
uyanışı kalmıştı.

"
Ama bu oda, bu fakirlik, bu saç, Allah'ım Tozludereli Yaman'a dönüşmüşüm yine!"
En sevmediğim klişelerden
biri, komada görülen kâbuslardır. Yaman’ın kâbuslarına ilk başta mızırdansam
da, paralel evren muhabbetini sevdiğimi söyleyebilirim. Yaman’ın kendini
sıradan bir hastane odasında bulmasıyla, bunun rüya olduğunu anladık hemen… Aynada
Tozludere saçını görüp şaşıran, Yaman’ın halleri çok eğlenceli değil miydi?
Yaman’ın koma rüyası, Altınkoy’da hiç yaşamadığı bir paralel evrende geçiyordu.
Dolayısıyla Mert, Eylül’le hiç konuşamamış, anti-sosyal hayatına devam ediyor,
Ender Selim’i aldatmış, araba kazasını Sinan’la geçirip hayatını kaybetmiş ve
en bombası Selim Sedef’le evlenmiş. E demek ki Yaman, içten içe Selim’in duygularını
fark etmiş ya da bir şeyler hissetmiş, ama henüz kendine bile dillendirmemiş, bilinçaltı da koma haliyle, ona bunu fark ettirmeye çalışıyor.

"
Çok tatlısın, acaba gitmesen mi?"
Yaman’ın paralel evreninde
saçları farklı olan sadece kendisi değildi. Paralel Mira da, onu aldatan
sevgilisi, ailesinin ayrılığı ve annesiyle konuşmaması sebebiyle bunalım içinde,
taktığı siyah perukla, bunalım saçı denemeleri yapıyordu. Yalnız bu paralel
evren 80’lerin moda akımından kurtulamamış olmalı, Mira’nın giydiklerini ancak
böyle açıklayabiliriz sanırım. Yaman, Paralel Mira’ya en güzel anılarını,yaşadıkları yerleri gezdirerek anlatırken, bize de hoş bir
nostalji yaşattı. Orada birkaç saat daha geçirse kesin bu Mira da ona aşık
olacaktı, sonra Mira olsun mu sana bir Olivia Dunham (bu arada bu Fringe'i anarak Çağatay Ulusoy –
Joshua Jackson benzerliğini fark ettim. Tamam biliyorum bizimki daha yakışıklı:)). Neyse ki paralel evrendeki mutsuz Mira, “ben gün
yüzü görmedim, bari paralelim mutlu olsun” diyerek, Yaman’ı ait olduğu yere
gönderdi. Tabi Yaman’ın, Mira’sını anlatırken, aşkını bir kez daha ispatlaması
tatlılığını da es geçmeyelim.
"Yaşasın! Altınkoy!"
"Son Altınkoy bükücü Ya-men"
Komadan şarkı söyleyerek uyanan ilk kahraman Ya-men’in, uyuduğu saatlerde
namı, tüm Altınkoy’u sarmıştı. İlk ayağa kalkışının şerefine hastanede tabiî ki
parti düzenlenecekti, Altınkoy ruhunu hala öğrenmeyen var mı? Üstelik bu
partiye yalnız gençler değil, bir üst kuşak Altınkoy’lular da, üstlerinde Ya-men
tişörtleriyle katıldılar, evet Sude-Asım Şekip Kaya çifti bile.
"Yaaa, ama öpemeyecekmişiz!"
Gerçekten Mert’in de dediği
gibi, artık Yaman’ın havası binbeşyüz, kimse onu geçemez. Orkun’cuğum bile bu
yenilgiyi kabullenmiş, kalkmış gelmiş, herkes gibi Ya-men tişörtü giymese bile
elinde tutuyor. Bu arada; Mira’nın doktor talimatları bahanesiyle, Yaman’ı
Elif’e öptürmemesi > Elif’in terli olduğu bahanesiyle Murat’ın öpücüğünü
geri çevirmesi. Elif de ne yancı çıktı, her ortamda herkesten önce o beliriyor,
sanırsın yedi kuşak Altınkoy’lu. Yılbaşı kutlamalarını kaçırması içine oturmuştur, kesin!
"Yaman ailenin parçası da ona, Mira'dan dolayı damat mı, Bay AŞK'tan dolayı torun mu, yoksa Kenan'dan dolayı kaynım mı desem?"
Yaman’ın sırtından giren,
kalbine yakın kurşun sonrası, bir hafta içinde ayağa kalkışı, tabi ki sadece
Altınkoy evreninde mümkün olabilir, şikâyetçi miyiz, hayır! Selim geçen
haftadan beri Yaman’a her “oğlum” deyişinde, içimiz şöyle bir titriyor zaten,
kutlama konuşmasında da bunu sürdürdü. Yalnız Selim “ailelerimizden bir parça
oldun” derken, Sude’nin akrabalık ilişkilerini sorgular gibi bir hali vardı: “Şimdi
Yaman benim; Mira tarafından damadım, Kenan tarafından kaynım, Bay Aşk
tarafından torunum…”
"Aşk; komadan çıkan sevgilinin yanında popon boşlukta kalacak şekilde uzanmaktır."
Parti sonrası Yaman ve
Mira’nın hastane odasında konuşmalarının ilk konusu, tabiî ki Yaman’ın Mira’nın
hastalığının nüksettiğini biliyor olduğunu Mira’nın bildiğini öğrenmesi oldu(
Friends sevenlerin Joey’in “bildiğini biliyor” karmaşısını hatırlayanlar olarak
çok tatlıyız). Bu meselenin kriz yaratmamasından yana derin bir oh çekebiliriz.
Bu arada bu konuşmada verilen sözler, edilen laflardan yana bir tık
endişeliyim. O kadar büyük sözler vardı ki; korktum vallahi. En son Mira, ben
seninle evleneceğim bile dedi. Tabi ki, Yamira aşkının en başından beri, ilk
adımları atıp, sonuna kadar savaşmaktan hiç vazgeçmeyeni olarak, evlilik
sözcüğünü ilk telaffuz eden Mira olacaktı. Yaman’ın da kendine güveninden yana
mutluluğumuzu ise, tarif edecek söz bulamıyorum sevgili okuyucu! Bugünleri
görmeyi ne çok istedik, şükür kavuşturana! Yalnız ne yalan söyleyeyim, tüm bu
mutluluk tablosu, bilinçaltımdaki “çok mutluyuz, kesin bir felaket olacak”
kısımlarını ateşledi. Tamam şimdiye kadar yaşananlar büyük felaket zaten de,
biz bu kadar mutluluğa, bu kadar sorunsuzluğa alışık değiliz, yani tek
sorunumuz Turunç Nadir şu anda, hatta onun da defteri dürülmek üzere…
Bıyıklı’nın intiharıyla derin
bir nefes alan Turunç Nadir, özgürlüğüne kavuştu. Bu defa Leyla’yı kesin
harcayacak. Leyla da Bıyıklı’nın B planı olduğunu hemen Nadir’e yumurtladı,
canım bir sussaydın da adam önlem almasaydı istersen, sen ne zaman bu kadar
saflaştın? Bıyıklı’nın B planının, bölümün son sahnesinde, tüm delilleri
Selim’e göndermek olduğunu öğrendik, bu defa Nadir’den kurtulacağız gibi, hadi canım
inş. Bu arada Bıyıklı’nın kutusunun tesliminde, güvenliğin kargoyu kimin
gönderdiğine dair bir bilgi almadan kutuyu alması? Hayır, ben bu kadar
olay yaşamış olsam, kapıya x-ray cihazı falan ne varsa yığarım.
Sed-Sel is loading...
Geçen hafta aramıza katılan
ve Selim’in korktuğum o duygularını da ortaya çıkaran Lance’i, bu hafta
uğurladık sanırım. Ağzını şapırdata şapırdata yediği çekirdekler ve Sedef’i
üzmesi sonrası, onun hakkında geçen hafta yaptığım “Orkun’un abisi” yorumum
için çok utanıyorum. Orkun’un yanına bile yaklaşamaz, olsa olsa ucuz bir
çakması olur. Orada Sedef varken, gitmiş başkasına aşık olmuş, Sedef’i
söğüşleyip ona gidecekmiş. Neyse ki adalet savaşçısı Selim Serez, onun da
foyalarını ortaya çıkardı. Sedef’cim zaten bunalım içinde, bir de bunu
öğrenince “kimse beni sevmedi” diye hepimizin yüreğini sızlattı. Eh tabi bu
arada da Selim-Sedef yakınlaşmalarını içimize sindirebilmemiz için gerekli olan
temel sağlandı. Hep dost, hatta kardeş gibi birbirlerine destek olan Selim-Sedef
ilişkisinin, temelleri atılan bu yeni boyutundan, bu hafta daha az nefret ettim.
Hassas noktam Sedef’cim tabiî ki, o öyle tatlı bir kadın ki, sırf sevilip mutlu
olsun diye Selim’in aşkını kabullenmeye çalışacağım. Durumun aşk olmadığını
savunan yoktur artık herhalde değil mi?
"Banane, yılın en güzel çifti Yamira işte" by June:)
Tüm yaşananların herkesin
üzerinde yarattığı yorgunlukla, Atınkoy’da gelmiş geçmiş en sakin yılbaşı
gecesi yaşanmıştır herhalde. Gerçi ikinci kuşak Altınkoy tayfasının, o sıradan
havai fişekleri, büyük heyecanla izlemesi, aslında hayatlarının ne renksiz ve
sıkıcı olduğunu göstermiyor mu? Havai fişek gösterileri artık o kadar sıradan
ki, ben bizim buradakilerde, gürültüsünden rahatsız olmamak için camları
kapatıyorum.
Yılbaşı gecesinin yıldızları: Sedef'in imajı ve yanında bir kızla gelen Orkun (Tabi kızın, yıldızın kendi olduğunu sanması çok doğal)

"
Yok canım ne gözüm kalacak" by Yaman
Gençlerin gecesi ise mütevazı
bir başlangıçla planlanmıştı, henüz ortamlara akma kısmını göremedik. Partinin
en renkli kısmı tabiî ki Sedef’in imajıyla, Orkun’un yanında bir kızla
gelmesiydi. Ben Eylül’ün bayılması kadar bayılmadım kıza yalnız. Orkun’cum o
kadar güzel ki, yanındaki kız kim olursa sönük görünüyor gözüme, Mira’yı o
kategoriye sokmuyorum tabi. Gerçi Orkun’un, Mira saplantısından kurtulmasına DEV
sevindim, ama sanırım Orkun’un yanında göreceğim kızlar için, bir süre daha, görümce
kafasıyla takılacağım.
Herkese böyle bir aşk dileğiyle...
Tablo tadında karelerle
yılbaşı gecesinde de mutluluklarına ortak olduğumuz Yaman ve Mira, yılbaşını
hediyesiz geçirme kararı almış almasına da, ikisi de buna pek sadık kalmamış.
Yaman’ın “fakir çocuklar manevi değerli el aynası hediye eder” (bknz:geçen
haftaki Gönül İşleri bölümü) klişesine karşın, Mira maddi değeri olmayan ama
maneviyatta tavan yapan hediyesiyle sahnedeydi. Çünkü Mira olmak bunu gerektirir. Deniz’in yardımıyla yeni yılın
ilk dakikalarında televizyonda Yaman’ın bestesini çaldırdı. Bunu
yapabilmesinden ve yılbaşı programını Deniz’in sunmasından, o televizyon
kanalının hiç de öyle sandığımız gibi ulusal bir kanal olmadığını, hatta
Altınkoy TV falan olduğunu anlayabiliriz. Hangi kanal böyle bir şey yapar ki?
Neyse Mira bu tabi, Yaman’ın ona attığı güvenli adımları, elbette böyle
ödüllendirecekti. Ay ister misiniz Yaman şöyle ünlü bir besteci falan olsun!
Bıyıklı’nın hediyesiyle
atılacak adımları ve Turunç Nadir’in sonunu haftaya göreceğiz, bu sırada hepimize
tavsiyem; Selim-Sedef durumları için kendimizi hazırlamamız, ne kadar mutluluk
o kadar felaket fikirlerinden uzak kalmamız… Yeni bir yılda istediğimiz her
şeyle beraber Yamira’nınki kadar büyük aşkların hayatımızda olması dileğimle,
iyi seneler;)