Sakın kesme bıyığını!

Gereksiz uzamış da, ratingler düşüyormuş da, hala beklenen bölümler gelmemiş de vesaire vesaire… Bunlar bizim 'Karadayı'mızı anlatan sözler değil. Bazen ben de şikayet ediyorum ama Mahir ve Feride’yi böyle bir aile gibi görünce her şeyi unutuyorum. Evet, romantiğim, hayalciyim kabul, onlardan başka hiçbir şey umurumda olmuyor kabul. Ama onlar da çok güzeller yahu. Sahi Mahir’i tıraş olurken gören Feride’yle birlikte “Sakın kesme bıyığını Mahir çünkü bıyık sana çok yakışıyor!” diye hepimiz söylemedik mi? Mahir’e bıyık, ikisine de gülmek çok yakışıyor. Bize de onların mutluluğuyla mutlu olmak düşüyor.

Sezon sonunda gördüğümüz mahkeme sahnesini zihnimizden bir an olsun çıkarabilsek, aslında gayet iyi bölümler izliyoruz. Tatlı atışmaları ve bol koklaşmalarıyla Mahir Feride sahneleri, şiddete karşı da olsam sonuçta dizinin adı Karadayı olduğu için Mahir’in iki adamı üst üste koyarak hakladığı dövüş sahneleri, herkes hoşlanmasa da benim sevdiğim Belgin-Mahir çekişmeleri, gerçekten kendini izleten sahneler. Yani yavaş yavaş da olsa üçüncü sezona ısınıyoruz bence. Bir kere Mahir ve Feride birlikte savaşıyorlar artık ve bundan daha güzel bir şey yok. Mesela o mahkeme sahnesini de Mahir ve Feride hiç birlikte olmasalardı yani Mahir sahte kimlikle adliyeye hiç girmemiş olsaydı işler nereye varırdı şeklinde bağlarlarsa eğer tadından yenmez. Tabii, şimdi bunları düşünmeye gerek yok. Kabadayı alemini alt etmeye çalışan bir cesur yürekli adam ve ömrünü ona adamış ahu gözlü Hakime’nin maceralarını izlemenin tadını çıkarmalıyız.

En sevdiğim, Mahir ile Feride'nin birlikte oldukları anlar dedim ya, ikinci en sevdiğim de Nazif Baba’nın olduğu anlardır. Hele de Nazif Baba, Mahir, Feride birlikte olduğu zamanlar en güzelleri. Feride’nin Nazif Baba’ya ta içten gelen “baba” deyişiyle gerçek baba nasıl olur görüyoruz. Babasının, Mahir’e tavrı için üzülüyoruz ama oğlunu çok sevdiği için, onu düşündüğü için böyle yaptığını da biliyoruz. Hem şimdilerde yavaş yavaş Mahir’i affetmeye başlıyor gibi. Feride’nin onun yanında olduğunu bilmek de eminim içini ferahlatmıştır. Çünkü Feride adaleti temsil ediyor ve ne olursa olsun Mahir’in çok yanlış bir şey yapmasına müsaade etmez. Ah bir de Mahir, Feride ve Nazif Babalı tam bile aile saadeti izlersek benim bütün beklentim karşılanmış olacak. 

Belgin hariç kabadayı dünyası en başından beri ilgimi çekmiyordu. Beş tane adamın (biri kadın) bir odada oturup, kumar oynayıp çok önemli işlerini halletmeleri gerçekten saçma geliyordu. Şimdilerde o dünyada da bir hareketlenmeler görülüyor. Mesela alemin Belgin’den sonra en renklisi Sosyete Yusuf, Ayten’i himayesine alıp ünlü bir ses sanatçısı yapmaya karar vermiş. Şimdilik Hansel ve Gretel gibi Ayten’i besliyor ama bu işten nasıl bir beklentisi olduğunu yakında göreceğiz. Belgin ise kırmızı geceliği içinde Mahir’den nasıl bir beklentisi olduğunu gayet açık etti ama ne yazık ki (şaka şaka şükür ki) eli boş kaldı. Tabii, bu vazgeçeceği anlamına gelmez. Ama biliyoruz ki ne kadar denerse denesin sonuç değişmez. Sonuç değişmez ama bu demek değil ki Feride kıskanmaz. Ne demişler sana güveniyorum ama etrafa güvenmiyorum.

Belgin eğlenceli ama güvenilmeyecek, tehlikeli bir kadın. Yine de Mahir’den beklediği dosyayı alamadığı halde onu kabadayı alemine ifşa edeceğini sanmıyorum. Bir kere bu Mahir’in sonu olur ve Mahir dizinin baş karakteri, ikincisi Belgin Mahir’den etkileniyor ve her şeyi anlatmak onu tamamen kaybetmesi demek ve bunu da istemeyiz değil mi? Zaten önümüzdeki bölümden spoiler fotoğraflarımız olduğu için Mahir’in bir şekilde o kabadayıların elinden kurtulduğunu biliyoruz. Son olarak da içimdeki dizi izleyen teyzeden geliyor “Mahir’e vuran elleriniz kırılsın!”

Diziden bağımsız birkaç şey söylemek istiyorum. Ben çok eğlenerek yazıyorum. Siz de yazılanlara katılıyor ya da katılmıyor olabilirsiniz. Sitemize üye olabilir ve yazıların altında bizimle birlikte yorumlar paylaşabilirsiniz. Belli mi olur belki üyeler için sürpriz etkinlikler bile düzenlenebilir.