“Ben
senin; sevgilin, eşin, baban, ağabeyin, arkadaşınım. Biri bitse, biri kalır.
Seni hiç bırakmayacağım.”Cemal Süreya’nın en sevdiğim dizelerinden
birkaçını okudunuz şu an. Biriyle sevgili olduğunda, evlendiğinde, bu dizelerdeki
gibi olmalı diye düşünüyorum. Eğer bunların hepsi bir aradaysa, imkansızı
başarmışsınız demektir bana göre. Evlilik sadece kağıt parçasından, aynı evi
paylaşmaktan ya da bir adamın soyadını taşımaktan çok daha fazlası olmalı. Ve
en temelinde de; bence sevgili olmak olmalı.
Lale ve Onur’un birbiri için heyecanlanmaya, bu
yollardan sırayla, en baştan, sindire sindire geçmeye çok ihtiyaçları vardı. Bu
durumdan acayip memnunum. O yüzden Pınar Bey’in verdiği kararı pek
sorgulamadım. Çünkü eğer sorgulamaya başlarsam, bir terapist çevrenin etkisinde
bu kadar kalabilir mi, diye düşünmeye başlarım. Yıldız ve Songül’ün iyi niyeti
vardı neticede ama, Erol ve Betül’ün amaçları bambaşkaydı. Elbette sadece Erol
ve Betül yüzünden vermedi bu kararı Pınar Bey. İyi gözlem yaptığını ve geçen
hafta dediği gibi, “Doğal yollardan evlilik aşamasına gelebilecek misiniz,
göreceğiz.” demesini haklı buluyorum. Neticede sadece, “Biz geçmişi unuttuk,
yeni sayfa açtık.” demekle düzelmiyor bazı şeyler. Halının altına süpürmeden,
sorunları yok saymadan, kavgaların sonunda belki daha da sağlamlaşarak ve en
önemlisi bu sefer gerçekten birbirlerini tanıyarak, yollarına devam edecekler
diye ümit ediyorum.
Her şeye rağmen birbirlerine aşkla bakan Nilüfer-Kurtuluş Yorulmaz <3
Betül ve Erol’un bu sefer yaptıkları, Lale ve Onur’u
birbirinden ayırmayacak, aksine çok daha sağlam ve baştan beri oturtulamayan
şeyler rayına oturmasına sebep olacak. Elbette bu süreç içerisinde onlar boş
durmayacaklar ama; umut ediyorum ki; bu sefer bizimkiler adım adım mutluluğa
ulaşacak. Bizim 1.bölümden beri beklediğimiz “sağlam, güçlü” ilişki profili işte
şimdi gerçek olacak. Ve yeni bir LalOn doğacak. Onur için hiçbir şey demem de,
Lale’yi böyle izlemek için çok bekledim. Onur için, ilişkisi için çabalamasını
çok bekledim. Bu bölüm Lale’nin o kıvama geldiğinin hissiyatını tam almıştım
ki, “Onur bana kaza sonrasında kötü davrandı. Ay hemen eridik.” tarzında cümleler
kurmaya başladı. Lale gerçekten hatalarından ders çıkartamıyor galiba. Seni
hemen affetmemesi ve süründürmesi gereken Onur’du Laleciğim. Senin devreler bir
gitti geldi yine.
Vallahi, Yenilmez sisterslar iki dakika birbirlerini
gaza getirdiler ve Lale “Ay acaba hızlı mı gidiyoruz.” vs demeye başladı. Nünü
de onun peşine. Umarım bu flört ve en baştan başlama döneminde de, Onur’un
sabrını sınamaya kalkmaz. Sadece Onur’un mücadele etmemesi gerektiğini, hiçbir
şeyin tek taraflı olmayacağını bilerek hareket eder. Yoksa, bizim aylardır
hatta bir yıldır beklediğimiz “sağlam ilişki” gerçekten bu sefer hayal olur. Bu
sürecin kıymetini bilsinler çok istiyorum. İzlemediğimiz, onların yapmadığı her
şeyi izleyelim, birlikte sosyal aktiviteleri olsun istiyorum. Sanıyorum ki, bu
sefer başaracağız.
Hayaller Lale, hayatlar kaktüs :)
Kurtuluş’un Nilüfer’ yeniden başlayalım demesi kalp
ben. Bu en baştan başlama mevzusunun, Nilüfer ve Kurtuluş için de geçerli
olacağına acayip sevindim. Biliyorsunuz her zaman söylüyorum, onların
kendilerine has bir tarzları var. Kendileri gibi olsalar yeter, başka bir
şeylere ihtiyaç yok diye. Ve Nilüfer’in de, heyecanlanmaya, yaşamadıkları
yaşamaya, hatta yaşadıkları güzel şeyleri de en baştan tekrar yaşamaya
fazlasıyla hakkı var.