Dertler tükenmez, azalır.
Hakan’ın dertlerine dönecek olursak… Onun dertleri bir sarmal halinde zaten, hepsi birbirini etkiliyor. Bu noktada Fiko’ya gerçekleri anlatması beni de rahatlattı. Sibel’in bu noktadan sonra hikayede nasıl konumlanacağının ipucunu da aldık. Dünyanın en klişe sahnelerinden biri olarak biraz keyfimi kaçırsa da Sibel’e başka bir yol açılmasının da imkanı yoktu bence. İleride Kıvanç’la birlikte reklam çekimlerinden oynarlar mı ne dersiniz?

Kıvanç’ın elindeki kozların tükenmesiyle birlikte hikayeye babasının girmesi de dizinin ‘kötü’ kontenjanı açısından mantıklı bir hamle olmuş ki, Gürol Bey gelir gelmez icraatlere başladı zaten.

Makus talihlerini yenmek için başları dik bir şekilde yola çıkan takımın o maçtan galip ya da mağlup ayrılmasından daha önemli bir şey vardı ki o da kardeşlikleri. Ama ilk bölümden beri tahmin ettiğimiz gibi maçı kazanarak finale yükseldiler. Finalin adı ilk bölümde yazılmıştı zaten, eğer ki yola Erdal Beşikçioğlu ile devam edilseydi finalden de galip ayrılacakları bence kesindi ama şu noktada ne olur tahmin yürütemiyorum. Gönlüm elbette ki Yalıköy’ün kazanmasından yana.

Yine damlara çıkmayacaksın değil mi Fiko?

Maça kalabalık bir seyirci topluluğuyla gidilmesinden, bestelenen marşa kadar çok keyifli ayrıntılar vardı. Bomba ise illa ki patlayacaktı. Bu hafta birden fazla karakter yol ayrımına geldi. Tarık, okuldan kovuldu. Bu demek oluyor ki kızlarını da -yeniden- kaybedecek. Seçil’in hissettikleri Bahar’ın elinde, ki Seçil Melis’e de meselenin ucunu gösterdi. Bu kadar kardeşlik vurgusu yapılan bir bölümden sonra, Hakan ve Fikret’in durduğu nokta ise tam bir bıçak sırtı. Fiko’nun ne kadar duygusal ve heyecanlı biri olduğu malum ama yine de bu durumu Hakan’dan duyması tam da olması gerektiği gibi bir şey oldu.

Gelecek hafta neler olacak, karakterlerimize neler getirecek meraktayım. Haftalardır sönmüş olan heyecanım dirildi, umarım bundan sonrasında da hep bu çizgide yürür hikayemiz. Herkesin emeklerine sağlık… 
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER