Malumunuz Frozen,
Hans Christian Andersen’ın Snow Queen
kitabından esinlenmişti. Yapımcılar Let
It Go şarkısını duyduktan sonra Elsa’yı kötü karakter yapmaktan
vazgeçtiklerini açıklamışlardı. Hikâye ile film arasında çok fark var elbette
ama filmde göremediğimiz Snow Queen’i Once
Upon a Time sağ olsun, ete kemiğe bürünmüş halde karşımızda bulduk. Robin
Hood’un dünyalar sevimlisi oğlu Roland dondurma isteyince fırsat Snow Queen’in
(Elizabeth Mitchell) ayağına geldi. Kimsenin Snow Queen’den haberi yok,
dolayısıyla Marian’a yapılan büyünün Elsa tarafından yapıldığına Charming
ailesi dışında herkes ikna olmuş durumda. Karlar Kraliçesinin amacı ne, neyi
bekliyordu yavaş yavaş öğreneceğiz. Zaten bu bölüm bir geçiş bölümü
sayılabilirdi.
Hans'ın Anna'nın donduğu gibi donması kalp ben
Neyse, baştan
başlayacak olursak; geçmişte Arandelle’de işler karışık. Anna’yı arama
çalışmaları hızla sürerken Hans’ın (Tyler Jacob Moore) ve 12 abisinin bir
orduyla Arandelle’in üzerine geldiğini öğrendik. Hans’ ın amacı belli. Elsa’yı
etkisiz hale getirip, Arandelle’in başına geçmek. Ama Kristoff var, Elsa yalnız
değil. Ve hatta Hans’ın salaklığı yüzünden hiç yalnız değil. Elsa’yı ‘’sen bir
canavarsın’’ diye kapatmak istediği kap mı desem, küp mü desem bilemediğim
şeyin içinden Snow Queen, nam-ı diğer Elsa’nın teyzesi çıktı. Gerçekten teyzesi
mi, değil mi, öyleyse bile amacı ne bilmiyoruz. Elsa ise kendi gibi birini bulduğu
için çok mutlu.
''Oh, baby, I'm the queen''
Bu arada Elsa-Kristoff sahnelerine bayılıyorum.
Oldukça iyi bir kimya tutturmuş gibi görünüyorlar. Anna’nın yokluğu özellikle
bu bölüm hiç görünmediği için çok hissediliyor ama Kristoff’un tatlılığı, Elsa’nın
yavaş yavaş ona ısınması, atışmaları nefes aldırıyor. Geçmişin de geçmişine
gitmeden imkânı yok ama üçünün de olduğu bir sahne görmek istiyorum, hemen
istiyorum.
Storybrooke’a dönersek; Mary Margeret annelik ve
belediye başkanlığını birlikte yürütmeye çalışıyor. Gururumuzsun Snow! Ancak
kasaba halkı için iki çift lafım var. Bu kontrolsüz öfke nereye kadar sürecek
bilmiyorum ama ben sıkıldım. En ufak olayda anlamadan, dinlemeden hemen bir şikayetlenmeler,
bir ayaklanmalar. Hala hafızalarını kaybetmiş halde olsalar anlaşılabilir. Ama
değiller, herkes kim olduğunu hatırlıyor. O halde neden geçmişte olduğu gibi
sorunları birlikte çözmek yerine daha da sorun çıkartıyorlar? Karakter
katliamına kadar gider bu aman dikkat.
Operation mongoose!
Henry’nin Emma’yla geçirdiği o kadar zamanı şimdi
Regina ile kitabın yazarını arama operasyonunda geçirecek olmasına acayip sevindim.
Regina bunu hak etmişti. Henry diye diye ne kadar değişti kadın be…
Belediye toplantısı Snow Queen’in Marian’a yaptığı
büyü etki edince yarım kaldı. Marian yavaş yavaş donmaya başlayınca,
Storybrooke’da başın sıkışınca gideceğin iki kişiden biri olan Regina ofisine
döndü. Elsa’nın önerdiği gerçek sevgiye dayanan bir hareket -bu durumda gerçek
aşkın öpücüğü- işe yaramayınca, Regina eski yöntemlerine döndü. Marian’ın
kalbi, dolayısıyla canı şimdilik güvende. Regina’nın kalbi de güvende çünkü
Robin Hood Marian’ı öpünce işe yaramadı. Bu da tek bir şeyi işaret ediyordu.
Robin’in aşk itirafı ise beklediğimden erken geldi.
''Emma tuşuna basıyorum, genelde cevap veriyor''
Emma ve David henüz ne olduğunu bilmedikleri izin
üzerindeyken; Robin Hood’un çetesinden ayrılmış, OUAT’ın spin-off’u Once Upon
a Time in Wonderland izleyenlerin hatırlayacağı Will Scarlet (Michael
Socha) ile karşılaştılar. Onun yönlendirmesiyle dondurma dükkânındaki garipliği
fark ettiler. Aynı anda Hook ve Elsa da Emma’nın sözünde durmayarak, Gold’un da
yardımıyla –daha doğrusu şantajla- Snow Queen’in peşine düştü. Hook az kalsın
ölüyordu ki Emma ve David yardımına yetişti. Emma’nın sihirli güçlerini
kullandığını pek görmeyiz. Snow Queen’i şimdilik durdurdu ama onun gibi bizim
de aklımızda şu soru kaldı. Hadi Elsa’yı anladık ama Snow Queen Emma’yı nereden
tanıyor? Bölüm sonunda olası bir Mr. Gold- Snow Queen ittifakının işaretlerini
aldık. Açıkçası Gold’un o ne yapacağının belli olmadığı, kimin tarafında
olduğunu kestiremediğimiz hallerini tekrar izlemek için sabırsızlanıyorum.