Karizmatik yalanlara karşı konulmaz
Yine mi fazla mesai? 

Belli ki bu dizide herkes yalan söylüyor, önünü alamıyoruz. Fark ettim de, yalan söylerken hepsi de ayrı bir karizmatik. Bir de bu karizmatik yalancılara duygusal bir şey hisseden varsa eğer, rüzgarlarına kapılıp gitmeleri daha kolay oluyor. Tıpkı avukatlık ve stalkerlıkta engin tecrübesi olan, 'ben adamı gözünden anlarım' havalarında dolaşan Annalise'in, kocasının bir işler çevirdiğini anlasa da duygularının zaafıyla ona güvenmeyi tercih etmesi gibi..

Kanka bi de böyle yandan, haberim yokmuş gibi

Annalise'in kime karşı ne hissettiğini anlayan var mı, elleri görelim? Yok mu, hiç mi yok? Aaaa, çok enteresan bir sonuç gerçekten(!) İş hayatında bu kadar dobra ve korkusuz olan bir kadının aşk hayatına baktığımızda karşımıza son derece tutarsız ve güçsüz bir kadın profili çıkıyor ve haliyle Sam'in gerçekleriyle yüzleşemiyor. Yoksa Annalise, Sam'in kökünü kurutur mu, kurutur! Hatunların efendi adam yerine eeehh, cısss, pis (küfür etmemek için girilen çabalar) adam tercihinde de piyango Nate'e vuruyor belli ki, Annalise onu sıkıldıkça başvurulacak love-buddy (diğeri değil, love tabii) pozisyonuna iteledi. Ben şimdi 'Nate'in dengesizliği' diye ayrı bir başlık açardım ama henüz üçüncü bölüm ve Nate biraz daha sürprizli, canlı, janjanlı duruyor..

Utanır insan, böyle güzel olunur mu?

Konu karizma olunca; herkes maç saatinden en az iki saat önce kale arkasında koltuk kovalarken o, VIP kombine ile istediği saatte yerini alır. Kimden mi bahsediyorum? Tabii ki Connor Walsh! Vurdumduymaz, narsist tavırlarının kaybolduğu tek an o meşhur Şenlik Ateşi gecesi olabilir. Wes'in liderliği, soğukkanlılığı ele alıp yürüdüğü o gecede Connor'un haddinden fazla gergin oluşu göze çarpıyor.

Ben de bu flash-forwardlar ile her bölüm bize tatlı tatlı spoiler vermelerine bayılıyorum. Şenlik Ateşi sahnelerini her bölüm gözümüze sokacaklar ve sıkılacağımı hiç sanmıyorum. Zaten HTGAWM'daki etkileyici faktörlerden en temeli, gittikçe merak unsurunu tavan yapmaları bence. Lila cinayeti esas vukuat ve bir yandan buna kafa yorarken bir yandan hikaye, bir ağacın dalları gibi açılıp saçılıp meydana gelen diğer olaylarda da bizi içine alıyor. Sahi, Rebecca ne halt yiyor?

Etkileyici bakmaya çalışırken yayık ayran gibi bakan insan (temsili)

Hiçbir şeyden çekmedim, şu kokainman Rebeccagiller'den çektiğim kadar.. Wes, sana söylüyorum, damat adayları siz anlayın; aradığınız ideal kız Rebecca modeli mi gerçekten? Marjinal kızlar için, evinde çorba yapan, havuçlu-tarçınlı kekte master degree olan kızları üzdünüz beyler. Anlaşılan Wes, beyninin iki lobunu da uyku moduna almış. Ortada boylu boyunca yatan bir ceset varken ne yapmaları gerektiği konusunda ''Heey guys, hadi yazı tura atalım?'' demesinden bunu anlamalıydım zaten. Fakat bu çocuk çıkıp her hafta böyle yürekli bir tirad atacak ve gözümüze girecek. Harry Potter'da da Gryffindor (google'a bakmadan yazdım) takımındaydı, mangal gibi yürek var yani bıdıkta. Hal böyle olunca yaptığı en akıllıca şey; sahte akredite kartı çıkarıp Rebecca ile görüşmesi olabilir. Rebecca ile görüşmesi akıllıca değil tabii ki, akredite kartı fikri gayet zekice. Ben bunu sık kullanılanlara ekliyorum, lazım olur.

Günahkar mısın be adam!

Merak, beyin fırtınası, heyecan güzel tabii de Annalise'in arada menopozlu ağlamaları olmasa duygusal bir şey göremeyeceğiz diyecektim ki Frank geldi, laps diye dikildi şimdi. Hoşlandığı kızı gizlice takip eden, sonra onu başka bir erkekle görünce tribe girerken tam bir Türk erkeği değil miydi? Sessiz sedasız içinde fırtınalar koparken, bir kadeh rakı koyup Müslüm Gürses dinler gibi bir surat ifadesi var. Siz Connor Walsh ile geyiğe devam edin, ben Frank ile uzaklara dalıp gitmek istiyorum. Hayaller FBI, hayatlar Annalise'in asistanlığı be Frank.. Neyse yüzün güzel. Yan rollere kaptırma furyam tüm hızıyla devam ediyor..

Komikli bir şeyler barındırmak iyi bir fikir ama Asher karakterinde potansiyel olmasına rağmen bir Recep İvedik filmi tadında. Gittikçe zorlama oluyor; el şakasına falan geçti adam, fazla kromozomlu gibi davranıyor. Gülmeyelim ya sorun değil yani.

Hadi tamam, ben biraz duygusal iki kelam edeyim. Artısıyla, eksisiyle izlemedikçe özler oldum bu ekibi. Ben bir diziyi özlüyorsam, iki haftaya çılgın atmaya başlarım. HTGAWM'nin kadrolu izleyicisiyim artık! 

BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER