Dünyanın en ortak acısı
Canım bu yüzü unutmazsan, çünkü daha çok karşına çıkacak. ^^

Sevinç Hanım'ın vefatı Egemen Yalısı'nı derinden sarsarken, Çamkıran Ailesi'nin de yavaş yavaş yalıya ulaşan giriş kapıları genişlemeye başladı. Zira zaten Fazilet Hanım için mevzubahis yalıysa, gerisi teferruattır; kapıdan giremese, bacadan girebilecek durumda. 

Egemen Ailesi'nin her bir üyesinin birbirinden avam olduğuna karar verdim, Yasemin'i tenzih ediyorum. Aile içerisinde herkes birbirini aşağılayarak, çeşitli kombinasyonlar oluştururken, Yağız bu hakkını Hazan üzerinde kullanmayı seçti. Evet biliyorum, onu bu eyleme sürükleyen Sinan'ın Hazan'ın annesini kendisine çok yanlış tanıtmasıydı. Amma velakin babasının has oğlu ilan edilen Yağız'ın, Sinan'a inanacak aklından öpmek gerekir; deli misin sulu musun arkadaşım? 

Nitekim Hazan, bugün Yağız'ın yüzünde bıraktığı izi, yakın zamanda kalbinde de bırakacaktır diye düşünüyorum. "Bu izi unutma!" diyen Hazan'ın da henüz bundan haberi olduğunu pek zannetmiyorum. Üstelik Hazan, şu an hayalini kurduğu, deli gibi hoşlandığı Sinan'la farketmeden yakınlaşmaya başlamışken, dönüp de kendisine kötü imalarda bulunan birisiyle aşk yaşayacağını düşünemez zaten. Beni, Yağız ve Hazan'ın aşk yaşayacağına kim inandırdı ben de bilmiyorum; ama hep öyle olur zaten. 

Bazı acılar ortaktır. Hayat bu ya... Yüzüne bakmayan, seni bir türlü fark etmeyen insanla seni birleştiren şey bir ölüm acısı olabilir. Kalp ağrısını çeken bilir; kas ağrısına benzemez. Geçmez. Veya Hazan'ın da dediği gibi kabul edemez insan, sadece bununla yaşamaya alışır, bir süre sonra. Ve günün sonunda kalp ağrısı, kas ağrısına da dönüşebilir elbet; bakınız alkollüyken araç kullanmanın zararları. 

Egemen Ailesi'ne geri döneceğim önce, Selin'i saçlarından çekerek sürüklemek istiyorum, mümkünse yalının merdivenlerinde! Efendim, utanır insan bu kadar şımarık olunur mu? Belli ki Yasemin kötü, fitne, fesat ve benzeri sıfatlara layık bir eski iç çamaşırı mankeni gelinimiz. Evet, Selin onunla kavga ettiği için annesi en son onu azarlayıp, odasına gitmesini söylemişti. Ve yine evet, bu Selin'in annesini son görüşü olduğu için, Sevinç Hanım'la araları bozuktu. İyi de bu Yasemin yüzünden mi, yoksa Selin yüzünden mi? Açıkçası buradan baktığım zaman, Yasemin'in tüm hareketlerinin altında, kendisine sürekli imayla bakan, onu ezmeye ve dışlamaya çalışan gözler görüyorum. Yani siz Yasemin'i kışkırtmasanız, o belki böyle davranmayacaktır, olamaz mı? 

Ayrıca Yasemin yine de böyle davransa bile, Selin'in ona cenazenin ortasında tokat atması kadar saçma bir şey daha yok, bunu onun acısına veriyorum. Lakin, Egemen Ailesi fertlerinin ortak sorun, kendilerinde her hakkı bulmaları. Buna "hala" da dahil. Yasemin, aileye yakışmayan gelin de Sinan'la Selin aileye pek bir yakışan evlat mı? Geçen hafta, Nil'e söylemediğini bırakmayan birisi olarak yazıyorum; dün acımı beş kadınla paylaştım da ne demek? Arsızlık, yüzsüzlük, edepsizlik. Bir tanesi cenazede geline tokat atar, bir tanesi cenaze evinde masaları devirir; gelin de durur mu bas bas bağırır da kayınvalidesinin zaten hasta olduğunu babalarının bildiğini söyleyiverir işte. Fazilet Hanım'ın da dediği gibi, bizim mahallede böyle olay yok vallahi. 

Ne yalan söyleyeyim, Sinan'a kanım ısınmaya başladı. Züppe, deli, çılgın, edepsiz falan ama kendisinin bir şeytan tüyü olsa gerek, ileride Hazan'a olacak aşkından örnek evlada dönüşeceğine inanıyorum. Nedense bana Bir İstanbul Masalı'ndaki Demir Arhan'ı hatırlatıyor; o bu kadar edepsiz değildi gerçi, neyse. Egemen Ailesi'nin evlat aldığı bebeğin kim olduğu da ayrı bir merak konusu, muhtemelen Gökhan'dır diye düşünüyorum. Fakat Yağız'sa daha büyük bir ters köşe olur, sevinirim. Ailenin en sevildiği zannedilen oğlu bir Egemen değilmiş, şok şok şok! Güzel olurdu gerçekten de. 

Yazı devam ediyor...

BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER