Geçen haftadan daha az karışık ve daha akıcı bir bölümdü.
Açıkçası izlemekten keyif aldım. Damon’un Alaric planı işe yaradı ve o ekliptik
alet hiç yorulmasına gerek kalmadan eline kadar geldi. Onu ve Elena’yı 1994’e
yollayacak bir cadıya ihtiyaçları vardı ki bu konuda da Liv yardımlarına koştu
ve 1994’e gittiler. Bonnie’yi bulmak da hiç zor olmadı ve geri kalan uzun ve
sakin bir bekleyişti.
1994’de işler son derece yolunda giderken Kai’yi bir
taksinin arka koltuğunda görmeyi hiç beklemiyordum. Keyifli halini sahnenin her
anında yansıttı. Taksi ücretini ödeme tarzı da tam ‘Kai style’dı. Belki yolda
karşılaşmadılar ama Kai’nin günümüze dönmesi beni gerçekten de heyecanlandırıyor.
Artık Mystic Falls’da kimse güvende değil. Ortalık fena karışacak...
Abim duyarsa beni mahveder...
İlk iş Liv’i buldu ve bar taburesinde uzun uzun sohbet
etmeye çalıştı. Baş başa kaldıklarındaysa önce biraz Liv’in gücünden çaldı sonra
da avı başlattı. Tıpkı 1994 yılında olduğu gibi ve yine Liv’i koruyacak
birileri vardı. Tyler’in sporcu kişiliği sonunda işe yaradı. Aslında düşmüş ve
kendinde değilken onu öldürme fikri Tyler’e uzak olsa da Liv’e uzak olmaması
gerekiyordu. Nasıl bırakıp gitti aklım almadı. Nitekim bölüm sonunda Kai, Tyler’ı
bulmuştu bile...
Damon için diğerlerinin yanında oldukça sıradan bir gündü.
Önce kardeşiyle sohbet etti ardından Matt ile buluşmak için kafeye gitti.
Burada bir kaç bölümdür kendisini Salvatore olarak tanıtan kızla biraz muhabbet
etti ve kızı Enzo’dan kaçırmak için milkshake numarasını yaptı. Tabi Enzo’dan
kaçar mı? Kaçmaz...
Vampir hayatında tek eğlencesi başkalarının işlerine burnunu
sokmak kalmış Enzo yine eşelemeye başladı ve en sonunda kırıverdi sahte Sarah
Salvatore’nin boynunu. Vallahi daha iyi bir tek R.R. Martin, Game of Thrones’de bu kadar kolay
karakter harcıyor. Bu arada Enzo’da müthiş bir aksan var. İlk defa fark ettim.
Nereye ait olduğunu bilen varsa aydınlatsın lütfen.
"Hayır, önce ben doğdum. Lost'daki çocuk bana benziyor!"
Bonnie’nin gelmesine yarım saat kala birden Elena ve Damon
tekrar günümüze istemsizce döndüler. Tyler ve Liv son derece endişeliydiler ve
Mystic Falls sınırlarına dalarak Elena’nın hışmından da kurtuldular. Bonnie bir
kez daha orada kalmış oldu. Ben hala neden Liv geri getirdi anlamadım. Kai
kendisini öldürürse sonsuza kadar orada kalırlar diye mi acaba bilemiyorum.
Tüm bunlar yetmezmiş gibi Kai geri dönüş biletlerini de
ellerinden iki büyü hareketiyle aldı. Gelen vuruyor giden vuruyor. Aslında daha
çok Bonnie’ye... Bir hayal edin koca gezedende tek başınızasınız. Aman yok yok
vazgeçtim etmeyin. Sonra Kai ile empati de kurarsınız falan o iş uzar. Kötü
şeyler geldimi üç kere gelir demişler. Önce günümüze geri döndüler sonra Kai
dönüş biletini imha etti ve bir tane daha kalmıştı ki o da Alaric oldu. Zaten
müthiş vicdan azabı çeken Damon’a iki yumruk da o attı. Bi dakka, bi dakka! Aynı
Elena gibi Damon’u kolayca affeder oldum bende. Haketti Damon o yumrukları az
bile yaptı Alaric ona!
Gelecek bölümü gerçekten merak ediyorum. Matt ve Jeremy,
Enzo’nun peşine düşecekler. Birileri Kai’yi durdurmaya çalışıp beceremeyecek ve
Bonnie belki de bir bölüm daha oraya hapsolmuş şekilde bekleyecek. Damon ile
Elena aşkı mı? Hareket iyidir, aşkı alevlendirir. Hadi bakalım...