Haftalardır en büyük korkum Derin’in hamileliğiydi. Salonda
başı dönünce işareti almış ve iyice gerilmiştim ama korktuğumuza uğradık. Aslı
ve Ali’yi sarmaş dolaş görmenin öfkesiyle de kızımız hamile olduğunu Ali’ye
söylemez gider Yiğit’le evlenir. Ali de babasının kaderini yaşamaya başlar gibi
geliyor. Öykünün bu yola sapmasını hiç istemezdim; ne çare olan oldu, şimdi bu
berbat klişeyi farklı işlemeleri için dua etmekten başka yapılacak bir şey yok.
Yiğit’i bu bölüm az görünce ümitlenmiştim ama hikâyenin
saptığı sokağa bakarsak Yiğit’ten de annesinden de kurtuluş yok bize.

Sen yanımda durdukça attığım her adım bir öncekinden sağlam
basıyor yere.
Bu bölüm en hoşuma giden detaylardan biri de Nesrin ve Şahin
arasındaki etkileşimin su yüzüne çıkması oldu. Şahin için “Çayı koyu olsun,
yalnız!” uyarısı yapan, heyecandan elindeki anahtarı görmeyen, çiçekleri
görünce aklına sadece Şahin gelen Nesrin’i pamuklara sarıp yüreğimin
başköşesine oturttum.
Babasının Nesrin’e ilgisini fark edip “yemeğine” iddiaya
giren Ali’yi de alnından öptüm. Bakkalın önünde liseli genç gibi Nesrin’in
yolunu gözleyip onu görünce telaştan eli ayağına dolaşan Şahin’e de kocaman
kalpler gönderdim. Özetle ben bu ikiliye âşık oldum.
Âşık olduğum bir başka detay da Ali’nin “BABA” demeyi
başarması oldu. Bölümün başından beri onun her “Şampiyon” deyişinde benim için
sızladı. Hele lisans almaya gittiklerinde Şahin’in ona bakıp da “oğlum”
diyemeyişi kanattı yüreğimi. Düşünüp duruyordum, o ilk “baba” hitabı nerede,
nasıl gelecek diye? Beklediğimden de güzel, umduğumdan da anlamlı geldi. En
doğru zamanda, en hoş tonlamayla… O sahnede Kerem Bursin’in bakışına da
vurgusuna da duruşuna da kocaman alkışlar… O sözü duyan Gürkan Uygun’un
yansıttığı duygulara ise söyleyecek sözüm yok. Gözlerim fena buğulandı, o kadar
diyeyim.
Gerçek baba – oğul olma sevincinin en coşkulu anında
bitirdik bölümü. Yaşananlara bakılırsa aynı coşkuyu uzun süre korur muyuz,
bilemem ama artık Ali’nin yürekten “baba” deyişiyle sık sık karşılaşacağımızı
düşünmek yüzümü güldürüyor.