Tuna nerelerde mi? Hastaneden çıkışı verildi. Doktoru "İyileşmeye giriş yaptın derken ilaçlarını ve kontrolünü unutma!" diye ekledi. Tuna ise hayatı Deniz’e benzeterek sesli düşündü. Unutmaya çalıştığı Deniz vardı bir de tanımaya çalıştığı Simya. Sahiden Simya’yı beğendi mi? Hoşlandı mı? Âşık oldu mu? Oluyor mu? Ben pek inanamadım henüz. Mesela Simya ile İrem Tuna ziyareti yaparken. Mesela Tuna Simya’ya eşlik edeceği sırada…

Çöplükteki Simya ve Tuna’yı gördüğümde yerlerini beğenmedim. "Neden burası?" dedim. İlla öpüşme sahnesi olacaksa zabıtadan kaçarken mi olmalıydı? Ki buraya gelmeden zabıta kısmı da ayrı bir olay. Çöplükten eşya alırken zabıta mı peşimize takılıyor? Sonuçta orası çöp ve geri dönüşüme kazandırılan eşyalar durumu çok hoş. Onun yerine ikisi atölyede olsaydı da yine gözlemlerini konuşurken öpüşüyor olsalardı daha içten olmaz mıydı? Hem zabıta kaçışı hem de dışarının soğukluğu olmazdı. Çünkü ben Tuna Simya’yı öperken içimde hep "Denizi mi hayal ediyor?" diye geçirdim. Öyle ya hemen unutmak aşkı kalbe gömmek zordur. Hele ki hayatı "Deniz" merkezli yapmışken… Tuna’yı delirtmiş olabilirsiniz, hatta sevdasını da bölmeye çalışmış olabilirsiniz. Yalnız Tuna o kadar iyi oturttu ki kendini yıkamazsın. Bunun en önemli noktasını T.İ.Y (Tuna- İrem- Yiğit) toplantısında gördük.
 
Yiğit’in istedikleri normal mi? Tuna bekârlığa veda gecesinde ne dediyse aynısını yineledi. "Ben bu oyunda yokum!" Çünkü Deniz’i kandıramazdı. Üstelik Yiğit nasıl seviyor kuzum? Böyle aşk mı olur? Sevdiği kadını, ona âşık adama iteleyen bir Yiğit istemiyorum. Ben bu oyunda yokum arkadaş. ‘’Aşk Oyunu!’’ Sadece Keremcem ve Yasemin Ergen’in yıllar önce oynadığı diziydi. Böyle derken detayına bakınca türünün komedi-dram olduğunu, senaristlerinin yine Rüya İşçileri olduğuyla karşılaştım. Tesadüfler mi? Tercihler mi?

Veee İrem Gündoğan. Kardeşim dediği Deniz’in sevdiğine âşık olmak, arkasından Deniz’i bıçaklamak ve şimdi Yiğit’in yalanlarına ortak olmak. Gerçekten bu kadar sevdin mi İrem? Yoksa amacın herkesin öve öve bitiremediği Deniz’in elinde olan aşkına sahip olmak mı? Hatalarına her daim yenisini ekliyorsun. Sevemiyor kalbim seni, seveceğimi de sanmıyorum.

Sevmek derken? Diziyi, müziklerini, rejisini beğeniyorum. Senaryosunu da yer alan hatalar zaman zaman "Neden?" diye çıldırtsa da merakla bir sonraki haftayı beklediğim doğrudur. Dizi sürelerinin gittikçe arttığı ülkemizde her haftaya bir bölüm yetiştirmenin ne kadar zor olduğu da aşikâr. Bunları da göz önüne alarak izlediğim, olaya etraflıca baktığım da doğrudur. Üstelik bu pazar kalabalık bir şekilde daha çok Tuna severler ve daha çok Yiğit severler olarak izledim. Tepkiler, kahkahalar, tribünvari izleyişten aldığım keyfi anlatamam. Oyun içinde oyundan kim ne sonuçlarla çıkacak hep beraber göreceğiz.

Yarını düşünmeden bulunduğunuz anın tadını neşesini doya doya çıkarın.

Sevgiler :)
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER