How to get away with murder, How i met
your mother? Oldu o zaman, teşekkürler. Dolu dolu, ağza yakışan,
içten bir küfür edercesine, telaffuzu ne kadar güzel diziler var
değil mi? Yoook canıım, hangi diziyi izlemem gerektiğine karar
verirken aradığım tek kriter bu değil tabii ki. Arka Sokaklar
izleyip polis olmaya özenen, Doktorlar izleyip her türlü ameliyata
cerrah olarak girebileceğini sanan gençler, biraz da HTGAWM
izleseler çözemeyecekleri dava kalmaz. (bizim avukat merkezli
dizimiz yok herhalde?) İşin arkasında ABC'nin Acun'u
diyebileceğimiz Shonda Rhimes, başrolde de ''Queen'' Viola Davis
olunca bu dizi dikkatleri üzerine çekmeyi başarıyor. Bakalım,
hakkını vermiş mi?
Öncelikle, net olarak söylüyorum;
ayık kafayla izleyin. Kurgu gayet tempolu ve çok fazla diyalog
içeriyor dizi. Hukukçu değilseniz muhtemelen çok yabancı
olduğunuz terimlerle de karşılaşacaksınız. Dikkatinizi
dağıtacak en ufak başka bir aktivitede bulunmayın yani. ''Aaa
abur cubursuz olmaz, biraz cips tırtıklayayım'' diyorsanız;
sakın! İpin ucunu kaçırdınız mı, yandınız.
Shonda Rhimes'in tarzı belli, tutuyor
mu tutuyor ama. Öğrenciler arasından kıvılcım saçanları
seçmek ve stajyer ayağına bir ekip kurmak. Sonra gelsin olaylar
olaylar.. Tıpkı Grey's Anatomy'deki gibi. Annalise'in ''Size hukuku
teoride değil, gerçek mahkemelerde öğreteceğim.'' diyerek
öğrencilerini gazlaması tam da bir profesörde aradığım
özellik. Beni tek bir replikle kaptı hikaye.(Yine eğitim
sistemimizden yakınıyorum, bu gidişle anarşik belleneceğim..)
aldanma çocuksu mahsun yüzüne
İlk iki bölümden anladıklarımı üç başlıkta toparlıyorum:
1-Kime güveneceğim la ben?
Suç dramasında herkes suçlu, herkes
yalancı olabilir tamam ama 20-25 yaşındaki üniversite
öğrencilerinin de yüzünden 'seri katil' imajı akıyor. Fakülteye
başlayalı üç ay olmuş sadece, çocuklar gidip en belalı
profesörlerinin kocasının cinayetine karışmışlar. En ezik, en
süzme nitelendirebileceğiniz Wes; flash-forward'larda bir
atar-gider işlerinde, grup lideri olma peşinde..
Ahlak, hukuk ve vicdan kelimelerini de
bir arada kullanamıyoruz zaten. İyi-kötü müvekkil ayrımı yok;
Vincentler gibi deli psikopat bir aileyi de savunmak zorunda
kalıyorlar mesela, çünkü onların işi bu. Ekmek parası ne
yapacaksın..
''hepinizi toplasam bu heykel etmezsiniz cahiller''
2-What goes around comes around
(Timberlake, nasılsın bebeyim?)
'Ne ekersen, onu biçersin'ciler
FAV'lasın çünkü bu dizi tam size göre. Kim kimi aldatıyor
çözemedim ama bunu bir besin zinciri gibi düşündüm, dönüp
dolaşıp birinin başına patlayacak yani. Annalise işinde çok
başarılı, tuttuğunu koparan, herkesin korktuğu, baskın bir
kadın karakter olarak karşımıza çıktı ilk bölümde. Fakat bu
bölümde gördük ki; Annalise de doğru ve yanlışlarıyla, zaaflarıyla, hırslarıyla karşımıza çıkabilecek en gerçekçi
yazılan başrollerden biri. Çünkü bu güçlü maskesinin altında
yatan zaaflarının sebebi; her başarılı kadının arkasında
duran 'o erkeği' burada bulamayışımız. Çocuğunun olmayışı,
kocasını evli bir adamla aldatması ve aslında kocasının da onu
aldatıyor olma ihtimali, Annalise'in evliliğini bir cinayet ile
finalleyeceği doğrultusunda yol gösteriyor bize. Öyle ki;
aldatıldığı ihtimalini kafasında iyice kurup temellendirdikten
sonra, kocasıyla konuşup gerçeklerle yüzleşmesi gerekirken gidip
kocasıyla sevişen, 'güvenmeli miyim lan acaba?' triplerine giren zayıflıkta
bir kadın kendisi.
7 numaralı hepinisden tiskiniyorum bakışı
3-Yakışıklıya sokulurken gay olma
ihtimalini unutma
Hemcinslerim olarak esas sıkıntımız
bu, vallahi ya. Şu sorunu bir çözsek Nirvana'ya ulaşacağız
hayırlısıyla. Connor Walsh bu erkeksilik ve seksilik ile nasıl
gay çıkar?? İş bitireceğim, fakültede derece yapacağım diye
davalara referans olacak tüm erkeklerle ilişkiye girerse ben
yıkılırım.. Ben ateşler içinde kavrulurum.. Ben.. Böbreğim..
Tertemiz adamı yoldan çıkarır müptezel
Rebecca gibi piercingli, hapçı, otçu
tipler yüzünden tahsilli, helal sütü emmiş kızları üzdün
Wes. Komşu kızına yürümenin en ufak romantikliğini
yaşayabileceğini sanmıyorum Rebecca ile olan ilişkinde.
İticiliğinizi sezon içinde azaltırsınız umarım. Yoksa
Annalise'in gazabında cayır cayır yanın!