Eskiye özlem
"İnsanlar hep yeni bir hayata başlamak isterler, biz seninle eski hayatımıza kaldığımız yerden devam edelim Ayşegül.."
Yeni başlangıçlar, tertemiz beyaz sayfalar, bir şeylere başlarken taşınan "Bu kez daha iyi olacak." hissi hepimizin umudu. Yeni yıl mesela... Kararlar almak ve bu kez uygulamak için kendimize seçtiğimiz bir eşik. İnsan kendine hep bir eşik hep bir bahane arıyor sevgili okur. Sanırım bizi yaşamdan koparmayan en temel içgüdü, yarının daha iyi olabileceği ihtimaline inanmak. Yeni olanın karşı konulamaz çekiciliği karşısında boynumuz kıldan ince elbet ama peki ya eski olan?

Ne olursa olsun eskiye sonsuz bir özlem duyuyorum. Bu duyguya üç gramlık eski görmüş 22 yaşında bir genç olarak kapılmam ne kadar doğru, Poyrazcım beni görse "Hepsi manyak bunların!" der mi bilemiyorum. Ancak durum böyle. Eskiyi seviyorum, bilmiyorum belki tanıdık olmasının getirdiği güven duygusundandır ama yine de seviyorum. Yine bir başka insan içgüdüsü olan alışkanlıklar da dahil bu sevgime. İnsan alışıyor; bazen bir kafeye, bazen komşusuna, bazen de izlediği diziye ve hatta o dünyada geçen evlere... Çok sevdiğimiz bir ağabeyimizin de dediği gibi bazen alışmak sevmekten daha zor geliyor. Velhasıl,kendimizi eskinin sıcak ve güvenilir kollarına bırakmak istediğimiz şu günlerde, en azından bir yerden eskiye varmak içimi huzurla doldurdu...

Albayım ile komşuculuk oynadığımız evi, bu hafta ne yazacak diye yakın plan girmesini beklediğimiz duvarı çok özlemiştim mesela. En az acıları kadar Poyraz'ı Poyraz yapıyordu o ev. Ne güzel oldu, taa ilk bölüme gittik, eskinin bilemediğimiz kıymetini bir kez daha anladık. Bahri Baba ve üç kafadar nezdinde bize çektiği nutukları da çok özlemiştim mesela. Hazır "eskiye özlem" damarından yürüyorken biraz daha devam edeyim. Zülfikar ve Meltem'in eski hallerini de özlemiştim. Nicedir böyle keyifli atraksiyonlara girmiyorduk ki Zülfikar ve bir türlü evlenme teklif edememesi bölümün tadı tuzu oldu. Karayel kardeşlerin evlilik teklif etme konusunda epey farklı tarzları varmış, bir kere daha anladık.

Eskinin yad edilip özlem giderilmesi için bu uzun geceyi seçtiğin ve bana bir parça huzur verdiğin için; teşekkürler Poyraz Karayel...

Kısa kısa

Ayşegül'ün evde gördüğü besleme muamelesi yetmezmiş ki bir de bu son yaşananlar iyice tuz biber oldu. "Hiç şüphesiz ki vazolar, istenmeyen olayların yaşadığı sahnelerde bir savunma aracı olarak yaratılmıştır." sözünü bir kez daha hatırladık. Neyse ki bu kez bizi üzmeye kıyamadılar -en azından bu yolla- Ayşegül'ün büyük çaresizliğini en net Poyraz'ın kollarında ağlarken hissettim. Özlemin dinmesini hem de böylesine naif bir şekilde olmasını yine çok sevdim. Zaten ne zaman güzel ve naif olmadılar ki?


"Açaydım kollarımı gitme diyeydim" vol 2.

Çınar'ın mızmız tavırları ne kadar şaşırtmadıysa, Ayşegül'ün gerçekleri anlatmasının ardından, Nevra'dan görüntüleri alması ve Ayşegül'e gitmesi için fırsat vermesi bir o kadar şaşırttı. Ayşegül- Çınar hikayesi bu kadar tasasız bitemez derken, kucağımıza bombayı yine Nevra bıraktı. Enayi yerine konulduğunu ve aldatıldığını düşünen Çınar'ın artık eskisi kadar mızmız olacağını düşünmüyorum. Nitekim bölüm sonundaki bakışları da artık eski mızmız Çınar'ı geride bıraktığımızı kanıtlar nitelikteydi.

Bu cümleyi kuracağım için bir miktar şaşkınlık bir miktar da pişmanlık duysam da bu kez -sadece bu kez- Allah iyiliğini versin be Mümtaz!  Demek ki neymiş; huylu huyundan, Mümtaz haysiyetinden vazgeçmezmiş. (Eskiyi bu seferlik unuttum.) Uzun zamandır bir twiste bu kadar sevindiğimi hatırlamıyorum. Allah iyiliğini versin be Mümtaz!

En sonunda Nevra'nın da fire verdiği, artık bir yere bağlanması gereken Orhan Solmaz meselesinin kucağımıza düştüğü, Ayşegül ve Poyraz'ın yakalandığı, Taş Kafa'nın faka bastığı, kısacası dört bir koldan sıkıştırıldığımız bir finalle bölümü bitirdik. Poyraz'ın geri dönüşünden sonra üçüncü sezonun en heyecanlı finalini, genel olarak da en güzel bölümünü bize sunarak bu uzun geceyi anlamlandıran tüm ekibin emeğine sağlık.

En büyük derdimizin tutmayan boyalar, çatalla savaşan pirinçler olduğu günlere geçmek -ya da eskiye dönmek- dileğiyle. 

BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER