Geçen bölüm "Servet'le Yılmaz'ın boşanma davasına kim geldi?" sorusuyla biten Gönül İşleri, beklediğimiz cevabı verdi: Gelen Bedir'di. Sonrasında salona ev ahalisi de yetişti. Servet'in "boşanmak istiyor musun" sorusuna bir türlü cevap verememesi nedeniyle hakim boşanma davasını erteledi, çiftimizi evlilik terapisine gönderme kararı aldı. Biz de derin bir nefes aldık.Yılmaz, Servet'in hamile olduğunu yine öğrenemedi ama olsun boşanmadılar ya, ona da şimdilik razıyız.

"
Şu salonun ortasına bir yıldırım düşse de bu boşanma olmasa" bakışlarımız
Ev ahalisinin hamileliği öğrendikten sonraki Servet'in üzerine titrer halleri çok tatlıydı. Hep diyorum ya, şimdilerde aksiyon olsun diye saçmalayan bir çok hikayenin aksine, kendimizden bir şeyler görmeyi de özlediğimi, ben Gönül İşleri'yle fark ettim. Sevda'yla Saadet çöpü çıkarmak için atıştıkça, Muzaffer Amca laf soktukça, Servet'le Yılmaz hırlaştıkça içim sıcacık oluyor. Ha bir de "ben olsam hayatta affetmezdim seni" diyen Nuri var, onun şekerliğini de unutmamak lazım. Bu arada Muzaffer Amca, bu haftaki bombalamasını da torununa isim seçerken yaptı: "Erkek olursa Geri, kız olursa Geriye, siz iki gerizekalının çocuklarına başka isim mi konur!"
Servet, geçen bölüm Yılmaz'ın kendisine iş kurmak için verdiği parayı Alev'den borç aldığını öğrenmişti. İlk işi, belediyenin toplu nikah töreni işini Alev'e devretmek oldu. Yılmaz'la gittikleri evlilik terapisi çıkışı Akdenizli olma üzerinden ettikleri kavga bile aslında birbirlerine sevgilerinin bir göstergesiydi, umarım şu terapist dişe dokunur bir şeyler yapar. Servet, Yılmaz'ın "Servet'im Servet'im" diye ortalarda dolaşmalarını görse, bayağı yumuşardı aslında, ama ah şu gurur! Söz konusu aşksa, gururu bırakıp sadece kalp sesinin yörüngesine uymak gerektiğini ne zaman öğreneceğiz?
Her şeye rağmen Servet'in babasıyla ettiği kavga sonrası, ilk Yılmaz'ı aramasına çok sevindim. Yılmaz'ın tam arayıp da bulamadığı şey bu. Beraberce Muzaffer Amca'yı buldular, biz de ilk kez kızların annelerine dair bir şeyler duyduk; Muzaffer Amca ile nasıl tanıştıklarını...
Her karanlık köşeden Asrın'ın fırlamasına artık Gönül İşleri izleyicisi olarak alıştık, hatta adeta bekler olduk. Gelmezse "acaba sevmekten vaz mı geçti" paranoyalarına bile kapılacak durumdayız. Hele o ettiği cümleler... Sadece saf Saadet'in değil başka kimin aklını başından aldığı belli sanırım:) Tüm bunlara alıştık da, Sevda'nın Asrın'ı görmesini beklemiyordum açıkçası. Saadet daha uzun bir süre, "kendi kendine konuşan sıyırmış kız kardeş" bakışına maruz kalır diye düşünüyordum. Sevda ile Saadet'in arasında geçen diyaloğa ise bayıldım.
-Hani kaçmıştı hani dünyanın bir ucundaydı?
-Geri gelmiş.
-Sebep?
-Benim için gelmiş.
-Ne yapacakmış seni?
Hahahaha, durum o kadar abuk ki, insanın gerçekten inanası gelmiyor, ta ki görünceye dek... Saadet'in de hastasıyım, öyle tatlı ki, dolayısıyla Selma Ergeç'in de...
"Bu sene Türk televizyonlarındaki bu "hırsız sevicilik" nedir Saadet, bari sen anlat?"
Romantik komiserimiz Kemal de bu arada, Asrın'ın kazıkladığı suç ortaklarından "Asrın Saadet'i seviyor, dönmüşse onun içindir" tüyosunu aldı. Kendi de bir gönül adamı olduğundan Saadet'i nereden vuracağını gayet iyi biliyordu, "Nereye kadar kaçmasını bekliyorsun, bir gün bir yerde Asrın'ı öldürecekler". Gizemli ve hoş tavırlarıyla çekicilikte sınır tanımayan Komiser Kemal şu ara, Saadet'i üzdüğü için kızgın bakışlarımla muhatap oluyor. Kızcağız ikidir "başka kadınlarla buluşuyorsun" diyor, sen bir ağzını açıp "yok öyle bir şey, onlar görev" demiyorsun be Kemal!
Teklifini tasarlamaktan aciz insan: Tibet!
Gönül İşleri'nin ilk müşterisi Asrın olmuştu hatırlarsınız, düzmece bir buluşmayla Saadet'i düğün salonuna kilitleyip, ikinci ilan-ı aşk'ını yapmıştı. İkinci iş; kendi gönül işlerinden arta kalan zamanlarda uğraştıkları toplu nikah töreni oldu, ama zaten Servet onu da Alev'e devretti. Üçüncü müşterilik de Tibet'e yakışırdı tabi... O da gönderdiği biri vasıtasıyla bir evlenme teklifi hazırlamalarını istedi. Hikayemiz evlenme teklifi üzerinden gidince, Yılmaz'ın Servet'e romantik teklifini öğrendik önce... Bu arada teklif için beraber çalışıp iddialaşmak da Bedir'le Sevda'ya düştü. Romantizm konusunda sıra Bedir'in marifetlerini görmeye gelmişti. O da bunun hakkını verdi ve yollarına güller serip, İlhan Şeşen'in Sen Benim Şarkılarımsın'ı eşliğinde romantik bir teklif hazırlayıp dediği gibi Sevda'yı ağlatmayı başardı. Başardı da onun teklifine kılkuyruk Tibet kondu. Ah Bedir ah, ne bitmez çilen varmış.
Son bakıştaki o gözler kaldı aklımızda...
Tüm bunlar olurken, Komiser Kemal'in başarılı hamlesiyle aklına girdiği Saadet de, Asrın'ı aradı. Durduk yere Asrın'la kaçmayacağını bildiğimiz Saadet, tabi ki Asrın'ın hayatını kurtarmak için onun yakalanmasını sağlayacaktı. Dükkanın mutfağına kilitlediği Asrın'ı, Kemal Komiser'e ihbar etti. Kızarmış gözleriyle sevdiğiyle vedalaşan Asrın'ı meğer son görüşümüz olacakmış neredeyse... Onu alıp ıssız bir yerde kafasına silah dayayan Kemal, tetiği çekmeye fırsat bulamadan, kim olduğunu bilmediğimiz adamlar tarafından kafasına bir darbe yedi ve Asrın kaçırıldı.
Bakalım haftaya Sevda Tibet'in teklifine ne diyecek, Asrın'ın akıbeti ne olacak?