Yalanları üst üste istiflersen,
gün gelir tependen aşağıya yıkılıverir. Yalanı bolca stoklayan Efsun ve
Nuran’ın hanesinden, bu hafta bir çift yalan silindi. Bilimin ışığını es geçip
hamilelik gibi saçma bir yalan söylersen, diğer esaslı yalanın da hibe olur
tabi!
İntikam mı?
"Parmaktan sonra"!
Efsun’un, kimsenin ispat dahi edemeyeceği, Bahar’ı Ateş’ten uzak tutmak
için tek kozu olan “O gece” yalanının mumu da bu bölüm söndü. Efsun’un foyasını
meydana çıkarma konusunda fitili ateşleyen isim Seçil. Fakat biliyoruz ki Seçil
de bunu “adalet yerini bulsun” diye yapmadı. Efsun onu kırdı, üzdü diye, ondan
intikam almak için yaptı. Ben hikayelerde çıkar çatışması yaşayan insanların
birbirlerini harcamalarına pek üzülmem. Seçil’in bu yaptığının yanına
kalmayacağı çok belli. Çünkü Efsun intikam andını içti bile. Geçmiş olsun! Bu
arada Efsun’un kavgacı, gürültücü, görgüsüz ve hırçın tavırları bu bölüm beni
yordu. Argo konuşması ve haftalardır devam eden kelimeleri yanlış söyleme
ısrarı da artık çok gözüme batıyor.
Başın öne eğilsin!
Bahar’ı üzen tek şey yalanlar değil, gerçekler
de onu çok sarsıyor. Bir yanda Ateş’in masumiyetinin ispatlandığı gece, “aşk” ı
için sevinirken, diğer yanda annesi ile kardeşinin kurduğu çirkin ittifakla
sarsılıyor. Çünkü en çok “kardeşlik” lerinin yara almasına üzülüyor. Efsun’la
kardeş olmadıklarını öğrenene kadar buna üzülmeye devam edecek.
Bu sefer gerçekten
ayakları yerden kesildi aşıkların.
Bu sarsıntıdan
doğrulmayı Ateş’in aşkıyla başarıyor ve aşka sarılmak ona iyi geliyor. İtiraf
ediyorum Ateş ve Bahar bu bölüm her zamankinden daha tatlı, sahici ve sıcacık
gözüktüler gözüme. Yaşadıkları onca olaya rağmen iyi kalpli ve mis gibi kalmayı
başardıkları için ikisini ayrıca seviyorum. Her sarılışları yaralarına ilaç
niyetineydi ve her seferinde çok güzel sarıldılar birbirlerine. Kötü zamanlarda
her insanın sığındığı yer, çocukluğundaki güzel “an”lardır. Ateş de Bahar’ı, o
çok özlediğini söylediği zamanlara götürerek mutlu etmeyi başardı. Belki
çoğumuza ( Ve de bana) bu sürpriz fazla çocuksu gelebilir ama Bahar için
biçilmiş kaftandı. Ateş CEO, holding sahibi, üniversite hocası olarak Bahar’a çok
güzel eşlik ediyor. Ondaki masumiyeti ve çocuksu yanı sevdiğinden tüm
egolarından, kimliklerinden arınmış bir şekilde aşkını yaşıyor. Fakat lunapark
sahnesinde iyi ki havai fişek patlattı. Yoksa insan “Bu çocuk bu kadar parayı
nereye harcıyor” diye merak ediyor haliyle! Bu romantik gösterişin beni rahatsız
etmediğini söyleyebilirim.
Hasret’in Nuran’a ağzının
payını verdiği dakikalar.
İclal Aydın’ı bu bölüm çok beğendim. İlk bölümlerde
rol ile arasında bir doku uyuşmazlığı olduğunu düşünmüştüm. Emin olmak için de biraz
bekledim. Şimdi görüyorum ki, arzu ettiğim gibi, Hasret olarak hikayedeki
etkinliği arttıkça, İclal Aydın olarak rolünü çok güzel besliyor. Ne yaptığını
bilen bir Hasret, İclal Aydın’a iyi gelmiş.
Hülya evde bahar
temizliği yapmış gözüküyor!
Bu hafta beğendiğim diğer oyuncu da
Ahu Sungur du. Efsun ile olan bol çatışmalı ve gergin ilişkisini yönetmeye
çalışırken müthişti. Bu bölümde Efsun’un kıyafetlerini camdan fırlatarak bir
nebze rahatladı ancak bu mutluluğu da kısa sürdü. Efsun’un Edibe Hanım’ın hareket
ettiğini tesadüfen görmesi, gelen tebligatı okuması yine dengeleri değiştirdi. Buna
şahid olan Hülya da neye sevineceğini ya da neye üzüleceğini bilemedi. Şimdi
zor bir seçimin eşiğinde . Ya annesinin artık hareket ettiğini söyleyip onun
cezaevine gitmesine neden olacak ya da Efsun’un eve dönmesi karşılığında bu
sırrı saklayacak. Bu sahnede içinde bulunduğu çaresizliği bize güzel anlattı.
Yaşlar bile başka türlü aktı gözünden. Hülya’yı bu zor seçimden belki de Edibe
Hanım kurtaracak, kimbilir?
Kim der ki birazdan
bağırıp, kıyameti koparacak?
Ne yapmaya çalıştığını anlayamadığım iki ebeveyn
var ki bunlardan biri Mehmet Emir diğeri Nuran. Mehmet Emir’in insanın kulak
zarını patlatan o bağırmasının ardından, kızının yüzünü görmek istemeyip evden
kovmasını anlamadım. Bununla neyi çözeceğini düşünüyor acaba? İnsan oturup “Ne
olacak bu kızın hali” deyip bir şeyler düşünmez mi? Kredi kartlarını iptal
etmekten başka planı olmaz mı insanın? Dürüstlük öğrensin diye annesinin yanına
yollamak da ne demek? Nuran ise Efsun’a “Bir insan kendi namusu ile ilgili
neden yalan söyler” diyerek, takılıp kaldığı nokta ile beni benden aldı. Bunun
cevabını Nuran bilmiyorsa kimse bilmez ki! Bu iki ebeveynden sonra, Hasret’in “Efsun’u
ben yetiştirseydim böyle olmazdı” lafına katılmamak mümkün değil. Kadın haklı
galiba. Gerçi o da Mehmet Emin’in kararlarını pek destekliyor ya neyse. 31.bölüm
itibariyle diziye Cem Kılıç “Cinayet Büro Amiri” rolüyle giriyor. Fragmandan anladığım
kadarıyla da epey merak uyandıracak bir şekilde giriyor. Hayırlı olsun diyelim.
Bunun yanında yeri gelmişken Ayten Hanım ve Onur karakterlerinin çok efektif
kullanılmadığını belirtmek isterim. Diziye gireceklerini duyduğumda daha etkin
olacaklarını düşünmüştüm açıkçası. Ayten Hanım’ın Fulya’ya evine döneceğini
söylemesiyle de Ayla Algan’ın diziden çıkacağı hissine kapıldım. Bu arada yeni
bölümün yayınlanmasına kaç gün var?!
* Başlık olarak seçtiğim cümle, bu bölümde Nedim Irmaklı'nın kurduğu bir cümledir.