Oysa hikayemiz yeni başlamıştı Bahar...
Korku: Eli kolu bağlayan...
“Korkmayı hiç kimse sevmez.” demişti Küçük Hülya bir zamanlar… Korkmayı sevmezdi Hülya. Cesurdu, hem de ne cesur. Sonra bir gün Cem, cesaretini kırdı Hülya’nın. Korkar oldu Hülya. Korkmayı hiç kimse sevmezdi ama korkmaktan da kaçmak o kadar kolay değildi.

Hülya’nın en büyük korkusu Cem’in ona dokunması. Cevher malikanesinde Cem’i görünce nasıl irkilmişti öyle. Hülya’nın en büyük vicdan azabıysa Bahar. Hülya’yı yeniden korkusuz kılacak olan da.

Bir anne, bebeğinin gözyaşına nasıl kayıtsız kalır? Kalamaz. Hele ki o anne Hülya'ysa.

Hülya’nın Cem’in Bahar’ı kaçırdığını öğrenip de kendini sokaklara atmasının altından birçok neden çıkarabilirim. Fakat hiçbir neden bu yaptığını mantıklı kılmaz. Ne diyordum, Hülya’nın en büyük vicdan azabı Bahar. En büyük eksikliği, kaybolan anıları, yarım kalan hayalleri… Hülya’nın Bahar’ı kurtarmaya koşmasını anlayabiliyorum bu yüzden. Ama karşısındaki Cem gibi biriyken, hele ki 18 haftalık hamileyken tek başına hareket etmesi açık ve net bir şekilde ihmal. Hele ki Mahir gibi bir can dostu varken. Ama diyorum ya mantıklı olmasa da anlayabiliyorum. Bazen, bazı şeyler mantık dışı olsa da o an yapılabilecek en doğru şey gibi görülebilir. Hülya da bebeğinin gözyaşına kayıtsız kalamazdı. Kalmadı.

Kalbim sızladı.

Hülya’nın Cem’den kurtulmak için eline geçirdiği taşı Cem’in kafasına geçirmesi ise o anda yapabileceği en mantıklı şeydi. Daha önce Cem’in tecavüzüne uğramışken, orada Cem’den kaçma ihtimali yokken başka bir şey yapmasını beklemiyordum. Korktu, geçmişini anımsadı ama Bahar’ı nasıl bulacak orası muamma.

Nefesim kesildi. 

Hikayeye girdiği andan beri oynayamadığı için eleştirdiğim Recep Güneysu’nun oyunculuğu kesinlikle gelişti. Hülya ve Cem sahnesinde Cem’in tam bir pislik olduğuna inandım. Hülya, kendini kurtarmasa gözünü bile kırpmadan tekrar tecavüz ederdi Hülya’ya. Recep Güneysu’nun performansının gittikçe iyileşmesi beni mutlu ediyor. Umarım Hayat Şarkısı’ndan sonra tam kendine göre bir karakter çıkar karşısına ve oyunculuk kariyerine başarıyla devam eder.

Önce Bahar'ı, Bahar'la birlikte kendini bulacaksın Hülya.

Hülya’nın metruk eve girişi, koridorlar arasında dolaşması, ışığı, rengi, her şeyiyle Cem Karcı’nın ‘imza’ sahnesi olmuş. Sahneyi çok beğendim, devamı için de sabırsızlanıyorum.

Hülya, değişiyor… Hülya, bir yandan Bahar’la, bir yandan Düğme’yle değişiyor… Düğme, artık 18 haftalık oldu. Bu saatten sonra Düğme koparsa kuşkusuz ki daha çok can yakacak. HülKer’in ortak acı çekmesini istesem de, kalbim de dayanmıyor bir yandan haliyle. Fakat Hülya’nın rüyasında Bahar’a 'Birtanecik kızım' demesi, Mahir’in '3 çocuk' vurgusu, Hülya’nın yeniden sahalara dönecek oluşu kafamı kurcalamıyor değil.

Kerim Cevher, bulutların ardındaki dünyana şimşekler düşmesin...

HülKer’in her zamanki gibi tatlı tatlı sürüp giden aile hayatı Kerim’in kıskançlıklarıyla bir dalgalansa da yeniden duruldu. Kerim Cevher, sen muazzam bir adamsın! Varsın hiçbir şeyden haberin olmasın. Sen bu Dünya’ya çok fazlasın. Hülya’nın dudağına kondurduğu öpücüğün Melisa’dan geldiğini sanıp gösterdiğin tepkin, Burçin’in söylediklerinden sonra Hülya’ya çıkışıp gerçeği öğrenince şaşırman, aileni korumak için kendini tutman ve dahası. Sen ne güzel adamsın Kerim. Dilerim bu güzel rüyan kabusa dönmez. Dilerim her şeyi Hülya’dan duyarsın, dünyan başına yıkılmaz. Dilerim sen hep temiz kalırsın, hep böyle özel kalırsın. Sen Hülya’nın hayatında da bir şanssın Kerim, sarıl Hülya’na, onu yalnız bırakma…

Hülya ise Mehmet için bir şans. Ceren’in suçiçeği çıkardığını öğrenince yataktan fırlayıp Mehmet’e koşması güzel yüreğinin bir yansıması. Mehmet’i Filiz’e götürmesi de.

Düğme: Bakalım annem bu hafta hangi maceraya atlayacak?

Hülya’nın en büyük hatası sevdiklerini korumak için düşünmeden hareket etmesi oluyor. Sevdiklerini korumak istemesi, koruması en sevdiğim huyu olsa da biraz düşünse yapmayacağı şeyleri yapıyor olması da işlerin birbirine girmesine neden oluyor. Filiz’in hayatının kararmasına neden oldu Hülya. Şimdiyse umudu oluyor. Hülya’nın yaptıklarından pişmanlık duyabilmesini, vicdanının sesini susturmamasını seviyorum ama ya bir gün geri dönülmez bir olaya sebep olursa? Ya Filiz oracıkta hayatını kaybetseydi mesela? Madem değişiyorsun Hülya, biraz daha sakin adımlar atmanın zamanı gelmedi mi? Sana zarar, Düğme’ye zarar, size zarar…

Bir nevi 'Cevher' savaşı mı desek?

Hülya’nın kafeyi satışa çıkarması da yine bir anda aldığı kararlardan biriydi. Bu kararını ise sevdim. Melek’e “Seninle savaşacağım.” dedi, Melek’ten de yanıt gecikmedi. Melek’in Hüseyin’i devreye sokması da olası bir Kerim- Hüseyin çatışmasının da fitilini ateşledi bence. Melek ve Hüseyin’e birazdan uzun uzun değineceğim, zira orada söylemek istediğim çok şey var. Hülya’dan devam edelim şimdi.

Hüseyin’in Hülya’nın hayatıyla ilgili her şeyi bilmesi Hülya için iyi bir şey. Fakat ‘kısasa kısas’ mantığına başvuran Hüseyin, Hülya’nın Melek’le savaşında da elini kolunu bağlayabilir. Ama Hüseyin’in unuttuğu bir şey var. Hülya, ne isterse yapar. Nilay’ın iki ay boyunca Melek’i ayrı, Hüseyin’i ayrı doldurmuş olması akla zarar. İkisine de üzüldüm.

Nilay’ın tutunduğu her şey o kadar mantıklı ki, patavatsızlıklarına istesem de kızamıyorum. Nihayet Hülya gerçekleri yüzüne vurdu. Sanıyorum ki yakında Nilay ve Mahir’in yakınlaştığını görebiliriz. İster miyim? Hayır.

Mahirler üzülmesin...

Mahir’in Burçin’le ilişkisinin bitmesine bir yandan üzülsem de eğer ki Mahir Burçin’siz daha mutlu olacaksa Burçin’in arkasından su dökme görevini seve seve üstlenirim. Zira Mahir, eski Mahir değil ve bu durum beni çok üzüyor. 

Mahir, Hülya’nın can dostu. Mahir, dostluğa inandıran, çok güzel bir insan. Üzülmesin o. Ve artık ait olduğu yere, ailesine, Hülya’nın yanına dönsün. Mahir ve Hülya dostluğu, Hayat Şarkısı'nın en önemli dinamiklerinden biri. Bu konuda hassasım.

Mehmet, Hülya'nın umuduydu. Şimdi ise Filiz'e umut oldu. 

Mahir’in Filiz’in yanında olması, üzerine titremesi ne güzeldi. Filiz’in kalbindeki kırıklıklar ise cam oldu battı yüreğime. Zor, ona da zor. Keşke iyileşir iyileşmez sevebilse yeniden. Keşke kalbi atabilse. Mehmet’i gördüğünde ağzından dökülen “Oğlum.” sözcüğü “Teyzecim.” olup gözyaşları içine akarken bir kez daha diledim bunu. O “Oğlum.” sözcüğüyle  irkilen Hülya, sana da kıyamam hiç… Ne güzel sahneydi, ne kadar değerliydi…

Yazı devam ediyor..
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER