İki ay herkes için su gibi geçmişken Hüseyin ve Melek cephesinde kavgalar içinde geçmişti. Hüseyin ve Melek’in evliliğinin senaryo için güzel
bir adım olduğunu daha önce de yazmıştım. Fakat Hüseyin’in neden bir anda
değiştiğine anlam veremiyorum. Tanıdığımız, bildiğimiz Hüseyin Cevher bu kadar
kısa sürede değişmemeliydi.
Hazırlan Nilay, teyze oluyorsun.
Melek’in hareketleri yeni çizilen imajına bakıldığında ne
kadar tutarlıysa, Hüseyin’inkiler o kadar tutarsızdı. Hüseyin Cevher, bir
gecede değişecek bir adam değil. Ailesine rezil oldu, kızı hastayken Melek ilgi
istedi, Melek’in hırslarını gördü, anlıyorum ama Hüseyin bir gecede değişemez.
Hüseyin Cevher olmanın tabiatına aykırı bu.
Evliliğin sorumluluğunu alamayacaksa evlenmeyecekti. Melek,
o gece eve gelmese Hüseyin hemen ertesi gün ailesine evliliğini açıklayacak
mıydı? Hayır. Anlıyorum, onun hayatı da zor ama madem aşkının peşinden gitti
neden şimdi Melek’in yüzüne bakmıyor? Zeynep’in ‘meleklik’ oyunu tamam da
Hüseyin Cevher, böyle bir oyunun peşinden koşacak bir adam da değildi. Kızı
hastayken umursamayıp nikah kıyan adam, kızı bir şey anlatacak diye üst kata
çıkmaya lütfetmeden evden çıkıyor. Tüm bu değişimleri bekliyordum ama bu kadar
çabuk değil. Bu durum Hayat Şarkısı’nın hızlı akan hikayesine göre bile hızlı
kaldı. Burada ciddi bir tutarsızlık var üzgünüm. Hüseyin'i tanıyamıyorum ve yeni Hüseyin'den hiç memnun kalmadım.
Çıldıranlarda bugün.
Melek'in hamileliği aralarındaki ilişkiye nasıl bir yön verecek meraktayım. Tabii, hastane hamileliği öğrenmek için çok güzel bir yer olmadı ama Melek önceki akşam hamileliğini söyleyecekken yanına bile uğramayan Hüseyin'e bu kadarı da yeter.
Ahmet Mümtaz Taylan! Başka söze gerek yok...
Hüseyin ve Melek eve bombayı bıraktığında şok olan ev
ahalisi durumu öyle güzel idare etti ki. Herkesin tavrı, duruşu çok güzeldi.
Evde duramayıp torununun peşinden hastaneye giden Süheyla Hanım, ağzından kötü
bir laf çıkmasın diye kendini sıkan ve sonra rahatsızlanan Bayram Bey, acısını
daha fazla içinde tutamayıp -etrafına göre- garip tepkiler veren Hülya ve
kırgınlığını gözyaşlarıyla sessiz sessiz ıslatan Zeynep. Çok güzel sahneydi.
Öptüm ellerinden annem, dayan annem...
Hülya’nın Bahar’la vedalaşması ise kalbimi sızlattı. Yine,
yeniden…
Cevher malikanesinin tatlı kargaşasında suçiçeği geçiren
Bayram Baba’ya, evlilik peşinde koşayan Hatice Hala’ya, koro hevesine tutulan
Süliş’e, olgunlaştığı her halinden belli olan Bade’ye, Bade ve Arda’nın özel
dersine yer verdik bu hafta. Şarkımızın en keyifli notaları olarak tat verdiler
hikayemize. Her ne kadar damat adayı beyfendi Bayram Cevher'i tanımıyor olsa da Süheyla Cevher'in kocasını çok iyi tanıdığını biliyoruz. Süliş'in egosu okşandı farkındayım ama damat adayı ile girdiği anlamsız muhabbeti sevmedim.
Sohbetlerinin satır aralarına hayran olduklarım...
Bir de Bayram Bey’le Kerim’in dertleşmesini gördük. Baba-
oğulun dertleşmesi öyle hoşuma gidiyor ki. "Hayatı değişirken dar bir
geçitte sıkıştı kaldı." dedi ya Kerim, Hüseyin için; dilerim o dar
geçitten hepiniz geçersiniz.
Kendi dar geçidinden geçmeye çalışırken nihayet kendi için de bir şey yapan Hülya, canımsın. O web tasarım kursundan yıldızlı pekiyi ile geçersin sen, ha gayret.
Hülya'ya baba olan Bayram Bey, Bayram Bey'e evlat olan Hülya... Bu hikayenin en sevdiğim kısımlarından biri de bu.
Safların belirlendiği, sınırların çizildiği, yüksek tempolu
32. bölümden sonra hikayenin oturduğu, görece daha yavaş bir bölüm izledik.
Elimizde bir sürü soru var, en önemlisi ise elbette Bahar’ın nerede olduğu.
Canım Hayat Şarkısı ekibinin emeklerine sağlık. Dilerim
emeklerinizi kat kat aldığınız bir reyting listesiyle karşılaşırız. İyi ki
varsınız…