Hayat da böyle değil midir? Tam umudunu kesersin, öyle bir
şey olur ki ne yapacağını bilemezsin. Elin ayağına dolaşır mutluluktan,
kalbinin atışını hissedersin, öylece kalırsın olduğun yerde. Gülmekle ağlamak
arasında bir yerlerde dolanır ruhun, sonra birkaç damla gözyaşı akar belki.
Mutluluktan… Şaşkınlık sarıvermiştir dört bir yanını. Çünkü mucizeler hiç
beklemediğin bir anda gelir. Ve mucizeler hayatın ta kendisidir.
İnsan bakmaya doyamıyor.
Mehmet, Hülya’nın mucizesiydi… Neşesi elinden alınan bir
kadının yaşama sevinci oldu Mehmet. Gözlerinde ışık, dudaklarında kahkaha oldu.
Öyle güzel bir zamanda, öyle güzel geldi ki nefesi oldu Hülya’nın. Mehmet
yokken kendini kaybetti Hülya, Mehmet’i kaybetme korkusu yok olma korkusu gibi
sardı bedenini. Mehmet’le kendini buldu, Mehmet’le yeniden ‘iyi’ oldu.
Siz birbirinize aitsiniz. Konu kilit. Hülya, kaybettiklerinin yerine Mehmet’i koydu. "Sanki
onun yerine geldi. Öyle kabul ettim anladın mı? Öyle inandım." derken
Mehmet’i rahmine yatırdığı günler geldi aklıma. Mehmet’i orada taşımayı ne çok
istediği geldi. "Keşke onu ben doğursaydım. Eğer bir gün bir çocuğum
olsaydı onun Mehmet olmasını isterdim…" dediği an belirdi zihnimde. “Tamam,
sen 9 ay karnında taşımış olabilirsin ama 10 aydır benim koynumda uyudu o.”
derken hissettiği acıyı hissettim bedenimde. Hülya’nın acıları gözümün önünden
film şeridi gibi geçerken mucizelerin peşinden koşmayı diledim tüm kalbimle…
“Bağ kurmak yok!” dediği bebeğini gizli gizli seven Hülya,
şimdi saklamadan okşa karnını, çekme elini bebeğinin üzerinden! O senin
bebeğin, o senin canın; tıpkı Bahar ve Mehmet gibi. Kitaplar oku, müzikler
dinlet, yürüyüşe çık, etrafı anlat ama en çok da ne yap biliyor musun?
Kerim’in, Mehmet’in elini karnına koy, huzuru hissetsin bebeğiniz; aile olmanın
huzurunu. Hayaller kur, sevginizi büyüt ve hep gül…
Gözlerinin maviliklerinde mucizelere kucak aç Hülya...
Hülya’nın hamileliği hakkında sayfalar dolusu yazabilirim.
Hülya’ya sayfalar dolusu iyi dilekte bulunabilirim. Her ne kadar yine canı
yanacak olsa da, her ne kadar kaybettiğini sandığı bebeğinin acısı, pişmanlığı,
hüznü kalbini dağlayacak olsa da HülKer bebeği onlara çok iyi gelecek. Çünkü
mucizeler, herkese iyi gelir…
Hülya ve Kerim’in aşkını bu saatten sonra hiç kimse
bitiremez. Tartışırlar, kavga ederler belki ama kalplerindeki aşkı kimse söküp
atamaz. İkisine de güvenim sonsuz.
"Cesaret aslanım!" Kerim Cevher.
Kerim, soğukkanlı Cevher prensi, canımın içi! Sen ne
güzelsin Kerim! Bebeğini aldı, kulağına cesareti fısıldadı ve geldiği gibi
kolları dolu çıktı Filiz’in evinden. Memo, canım Memo! Sen annenin en büyük
yardımcısısın biliyorsun değil mi?
Hülya, Kerim ve Mehmet’i kahkahalar atarken görmeyi çok
özlemişim. Kerim’in Hülya’ya şımarmasını, Hülya’nın ona bebeğiymiş gibi
davranmasını, Mehmet’in anne babasının aşkına eşlik etmesini çok özlemişim.
Memo! Seni yiyeceğim! Sen ne güzel çocuksun! Allah, sizi nazarlardan korusun
Poyraz & Rüzgar, şahanesiniz…
Nazarlardan uzak...
Memo’nun mimikleriyle annesine eşlik etmesine on, yüz, bin,
milyon kalp!
Siz hep böyle güzel kalın.
Nasıl ki Hülya’nın en kıymetlileri Mehmet ve Kerim’se, bir
kişi daha var ki Hülya’nın bugüne kadar karşılaştığı bin kişiye bedel! Mahir
Duru, sen ne güzel yürekli bir dostsun! Attığın o tokat, Hülya’nın canını
yakacağına yüreğine su serpti bir nevi. Sen ona o tokadı atmasaydın belki de
Hülya çok daha büyük hataların peşinden gidecekti.
Senin gibi birini nasıl üzüyorlar Mahir? Seni nasıl
incitiyorlar? Umarım Burçin, kendini affettirecek bir şey yapar da senin de
yeniden güldüğünü görürüz. Geceden sabaha bir kenara çöküp acı çekmek nasıl
yakışıyorsa Mahir’e, aşkını doya doya yaşamak da yakışır.
Mahir’in Cevher malikanesi yakınlarına yaklaşması da ne
güzel oldu. Umarım yakında evin içine girip, o sofraya oturur. Bayram Cevher’le
karşılıklı sahnelerini izlemeyi sabırsızlıkla bekliyorum.
Yazı devam ediyor...