Aşkıma kek yapma keyfisi <3
Tam istediğim gibi, İsmet babaanne Lale’nin şirkette çalışabileceğinin sinyallerini verdi. Bunun gerçekleşmesini acayip istiyorum. Onur, şirkette birlikte şahane vakit geçireceklerini Lale’ye anlatırken, Lale’nin kendi kendini kıskanması kalp ben! Kahkaha attım resmen. (Bölümün tekrar tekrar izlenilecek sahnesine burayı not edelim.) Lale duygularını artık özgürce belli ediyor ya, -arada geri vites yapıyor ama olsun- acayip mutlu oluyorum. Onu, Onur’a ve duygularına sahip çıkarken izlemesi çok keyifli. Ve Onur’un da dediği gibi: “Kıskanmak bir insana bu kadar mı yakışır?” 

Lale’nin yemek yeme sahnelerinden ve tatlı krizlerini izlemekten acayip keyif alıyorum. 1. bölümden beri dile getiriyorum, Demet Özdemir abartabileceği yerlerde bile o kadar doğal ve inandırıcı oynuyor ki… İlk projesinden beri, katlanarak devam ediyor oyunculuğu. Umarım Altın Kelebek ödülünü de o kazanır.

Sevdiğim kadın yanımda, annem yanımda oh mis

Filiz, canımız Filiz! İstediklerimizi söyleyen, söylemekle kalmayıp şahane adımlar atan, üstelik Lale ve Onur ilişkisinin en önemli mimarlarından. Dizide de en çok aşağılananlardan aynı zamanda. Artık şu cinsiyetçi, şişman ve yemek konusu üzerinden yapılan esprilere bir an önce son verelim mi? Bu basit espriler, dizinin kalitesini düşürüyor. Bir de şöyle düşünün: Türkiye’nin %40’ı şişman, %10’u obez ve vücut kitle endeksine göre kaç kişi kilolu ve balık etli o konuya girmiyorum bile. Sizce insanlar, birinin yemeğe olan düşkünlüğü üzerinden yapılan esprilerden hoşlanıyor olabilir mi?

Filiz, Lale ve Onur’dan sonra mutlu olmasını istediğim ikinci insan. Erol’u çok seviyor ve sevgisinin karşılığını zerre alamıyor. Erol’un sürüm sürüm sürünmesini, Filiz’in değerini anlamasını o kadar çok istiyorum ki, bunu hangi cümlelerle ifade edeyim bilemiyorum. Hem de bunun Filiz değişmeden olmasını istiyorum. Filiz’in dış görünüşü değiştikten sonra, Erol akıllanırsa hiçbir anlamı kalmaz. Bir ilişkide de, dış görünüşün değil de; karakterin önemli olduğunu anlayalım istiyorum.

1943’te Madonna var mıydı ya?

Kurtuluş’un dediği gibi: “Seven kadın kıskanır.” Ve Nünü, deli gibi kıskanıyor Kurtuluş’u. Artık onun da Lale gibi, duygularına sahip çıkma zamanı geldi bence.

Bu bölüm ilk defa, Onur ve Lale’nin ‘biz’ olduğunu hissettim. O yüzden, sözleşmenin Lale ve Onur’u sarsacağını düşünmüyorum. Zaten bu duruma kızacak ve tepki gösterecek olan tek kişi Songül. Çok çok siniri geçene kadar Lale’nin Onur’la görüşmesini izin vermez. Lale de, Onur’suz duramayacağına göre; gizli gizli buluşur. Ve biz aşk kokan sahneler izlemeye devam ederiz.

Bana göre, No:309 ilk ciddi sınavını önümüzdeki hafta verecek. Çünkü Diriliş Ertuğrul başlıyor. Umarım, reytinglerini korumaya devam eder. Haftaya görüşmek üzere. 
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER